Sanatçı ve koleksiyonerleri buluşturan Contemporary İstanbul’a sayılı günler kaldı
Contemporary İstanbul 11 yıldır Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen galerilerinin ve sanatçılarının, kurum ve kuruluşlarının yanı sıra, koleksiyonerleri ve sanatseverleri İstanbul'da bir araya getiriyor.
cumhuriyet.com.trÇağdaş sanatı odak noktasına olarak Türk sanatını dünya sanatıyla buluşturan Contemporary İstanbul, bu yıl geçtiğimiz senelerden farklı olarak Kasım ayı yerine 15. İstanbul Bienali ile birçok sanat kurumunun ve galerisinin sergileriyle eş zamanlı olarak 14-17 Eylül 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
İstanbul Kongre Merkezi ve İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Saray'ında düzenlenecek olan fuar, pek çok yenilikle yerli ve yabancı sanatseverlerin karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Fuara katılacak sanatçılardan Seval Özcan, tuval üzerinde farklı dokular ve katmanlarla soyut kompozisyonlar oluşturarak, tablolarında dünyanın ve insanlığın sessiz çığlığına tanıklık ediyor.
Kimi zaman eserlerinde hayatımızdaki geçişlere, kimi zamanda toplumsal problemlere vurgu yapmayı hedefleyen sanatçı, eserlerindeki siyah beyaz ton geçişleriyle karanlığın içindeki aydınlığa, aydınlığın içindeki karanlığa dikkat çekmek istiyor. Çalışmalarında uzay, gezegenler, dünyamız, insanlık, boşluk, ritim, devinim, derinlik, boyut gibi temaları işleyen Özcan, Haziran 1983 yılında İstanbul’da doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden mezun oldu. Ardından Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde yüksek lisansını tamamladı. Gama Art Gallery'nin bu yıl, fuar alanındaki standında farklı bir kurgu yaratan çalışmalar içinde Seval Özcan’ın tablolarını görebilirsiniz.
Sanatçının Contemporary’ye katılacağı eserlerle kısa bilgi:
“Dünyanın gözyaşları” adlı tablo insanlık için dökülen gözyaşlarıdır. Siyah beyaz ton geçişleriyle; karanlığın içindeki aydınlığa, aydınlığın içindeki karanlığa dikkat çeken ressam, en üst renk frekansını taşıyan mor ile dünyanın ruhunu sembolize ediyor. Önde yer alan küçük dairesel form yaşayan her bir bireyi, arkada yer alan büyük dairesel form ise Dünyayı yansıtıyor. Sanatçı, her bir bireyin; hayatındaki acılarının veya mutluluklarının projeksiyonuyla Dünya dediğimiz yüce varlığı nasıl doğrudan etkilendiğini gözler önüne sermek istiyor. Adaletsizlik, eşitsizlik, acımasızlık, çaresizlik gibi evrensel sorunları tuvalinde her yönüyle ele alan sanatçı, eserinde ilahi dengenin
yeniden sağlanacağına vurgu yapıyor. Dünyanın yüzünün gülmesi sadece üzerinde yaşayan insanların mutluluğuna bağlı…
"Şiddet" : Sanatçı, bu eserinde üzerinde kaygısızca yaşadığımız dünyamızı saran şiddet fırtınası ile ilgili korkulara dikkat çekmek istiyor. İyi ile kötünün, güzel ile çirkinin kıyasıya rekabeti tasvir ediliyor.
"Kıyamet" : Kıyamet isimli eserinde sanatçı hem içsel hem de fiziksel dünyasındaki mücadeleye vurgu yapıyor. Kıyamet aslında bir bilinç uyanışının sembolü. Sanatçı her sürecin bir sonu olduğunu, ama her sonun aslında yeni bir başlangıç olduğunu görselleştiriyor.
“Sukunet” : Bedenindeki ikiliklerin bir olduğu dünya, yeniden dengeyi ve sükuneti yakalıyor. Sanatçı barışın ve huzurun galip geldiği, iyilerin her zaman kazandığına dikkat çekmek istiyor.
“Merhamet” : Negatif enerjinin güç kaybettiği, pozitife ait olanın daha güçlendiği yarınlara olan özlemin betimlendiği eserde bağışlayan, affeden iyilik, kötülüklere üstün geliyor.