Sanatçı Ceylan Atuk’un, 5 yıllık çalışmalarının yer aldığı sergisi 44A Sanat Galerisi’nde görülebilir

Sanatçı, Ceylan Atuk, bu aralar son 5 yıllık çalışmalarından özel bir seçki ile karşımızda. Atuk’un yapıtları 14 Temmuz’a kadar 44A Sanat Galerisi’nde görülebilir.

Öznur Oğraşçolak

Atuk’un; görünmeyeni ön plana çıkararak, kadını ait olduğu konuma yerleştirdiği “Gizli Özne” ve “Zamanın bize sunduğu tek gerçek ‘an’dır ve an; ister uykuda ister uyanık olsun, bir insanı insan yapan ve onu biricik kılan düşlerle şekillenir” diyerek özetlediği “Düş Dünyam” fotoğraflarından oluşan sergisi kendi deyimiyle “özel bir seçki”...

Yapıtlarında, erkek egemen bakışın kadını koymak istediği yeri reddederek, tarihi bir yanılgıyı da tersyüz ederek, tüm oryantalist dünyada gizli kalan o özneyi, yani kadını ait olduğu noktaya, hayatın tam merkezine taşımaya çalıştığını vurgulayan sanatçı ile yapıtları üzerine konuştuk.

- Sergide yer alan eserler için beş yıllık özel seçki diye belirtiyorsunuz, bu özel seçkiden bahseder misiniz?

Daha önce münferit temalarda sergilerim oldu. Bu sefer son 5 yıllık çalışmalarımdan bazılarını bir arada sunmak istedim. O yüzden buna sergi yerine “seçki” dedik. Geçmiş yıllarda sergilediğim ‘Gizli Özne’ ve ‘Düş Dünyam’ sergilerimden bazı eserleri bir araya getirdik. Hem diğer sergilerimi kaçıranlar için hoş bir fırsat yarattık, hem de yeni sezonda hazırlanmakta olduğum büyük küresel proje için bana moral ve motivasyon oldu.

- Sergide yer alacak yapıtları nasıl belirlediniz?

Daha önceki sergilerimde benim çok sevdiğim, daha çok kendi hikâyelerimi anlatmaya çalıştığım eserlerin, 1. ve 2. edisyonlarını koymaya özen gösterdim.

- Sergide yer alan yapıtlarınızın her birinin bir hikâyesi vardır, bizimle birkaçını paylaşır mısınız? Özellikle terk edilmiş binaları seçiyorsunuz çalışmalarınızda neden?

Elbette, hepsini kendi hikâyelerimle ya da dünyada yaşanmış hikâyelerle süslüyorum. Terk edilmiş, köhne binaları özellikle seviyorum mesela. ‘Düş Dünyam’ serisinin fotoğraflarını böyle birkaç mekân ve farklı şehirlerdeki metruk binalarda çektim. Bazı binalara özel izinle gittim. Daha sonra photoshop,ta kendi çocukluğumu, gençliğimi, yaşadıklarımı, duygularımı anımsatan karelerle birleştirdim. O çalışmalarımı ayrıca severim. Hamamlar, tarihi eserler, eski dokular, gölgeler de beni çeker. ‘Gizli Özne’ fotoğraflarındaki fonları da Ayasofya ve o bölgedeki hamamlarda çekmiştim ağırlıklı olarak. Bunları kolajlar aracılığı ile, kadın hikâyeleri ve kadının gizli gücünü anlatmaya çalışan unsurlarla bir araya getirmiştim. Bu tarz birleştirmeleri, kadının duyarlılığı ve gücüne dair vurgulamaları seviyorum.

Erkek egemen bakışına bir başkaldırı...

- Neden ‘Gizli Özne’ ve neden ‘Düş Dünyam’?

‘Gizli Özne’ serisinde vurgulamaya çalıştığım, 19. yüzyılda erkek egemen bir bakışla yaratılan oryantalizme bir başkaldırı idi aslında. O dönemin resimlerinde kadının varlığı sadece bir aksesuvar, çoğunlukla da erotik bir imge olarak yer alıyordu. Kadını genel olarak harem veya hamam gibi yerlerde resmederek hem erkek egemen bakışı somutlaştıran hem de kadının ait olduğu yerlerin sadece buralar olduğuna işaret eden bu resimler, aynı zamanda şu anda bile tartıştığımız, kadının toplumdaki yeri konusundaki önyargılara açılan birer kapı da oldular. Ben kadını görünmez olmaktan çıkarıp, o oryantalist ortamların tam ortasına oturttum. Kadını edilgen değil, gözlerini gözlerimize dikecek cesarete sahip, bu toprağın hakiki, güçlü kadınları olarak vurgulamak istedim. Erkek egemen bakışın kadını koymak istediği yeri reddederek, tarihi bir yanılgıyı da tersyüz ederek, tüm oryantalist dünyada gizli kalan o özneyi, yani kadını ait olduğu noktaya, hayatın tam merkezine taşımaya çalıştım. O nedenle o sergimin adı ‘Gizli Özne’ idi. 

‘Düş Dünyam’da ise geçmiş ve gelecek arasındaki anılarımı, düşlerimi yansıtmak istedim. Anılarımızın ilkinden bugüne acı ve tatlı duygular bilincimize eşlik ediyor. Aslında benliğimizi kaplayan, bizi biz yapan, geçmişten zevk alan, geleceğe doğru hevesli bir halle sirayet eden düşlerimiz. Gelecek, aydınlık düşlerimize sarılarak mümkün olmuyor mu çoğu zaman?