Sanata ‘Siyah Beyaz’ bir kan
Ankara’daki Siyah Beyaz Sanat Galerisi, Faruk Sade Sanat Fonu ile sanat alanında gençlere destek olmayı hedefliyor. Fonu ve geçen yıl 1 Ağustos’ta kaybettiğimiz Faruk Sade’yi kızı Sera Sade ile konuştuk.
Emrah KolukısaAnkara’nın ağır bürokratik atmosferinde bir vaha gibi karşılıyor Siyah Beyaz sanatseverleri. 1984’ten beri aynı yerde faaliyet gösteren ve bugün Türkiye’nin önde gelen galerilerinden biri olarak adını sağlamlaştıran Siyah Beyaz bundan tam bir yıl önce hayata gözlerini yuman Faruk Sade’nin bir eseri. Galerinin altında, müdavimlerinin yıllardır gittiği, Ankara’nın kültür sanat entelijansiyasının sosyalleşme merkezlerinden biri olan bar da yine Siyah Beyaz efsanesinin bir parçası. Efsane demem boşuna değil, burayı ve buranın müdavimlerini konu alan bir sinema filmi var. Adı “Siyah Beyaz” (2009) olan ve Ahmet Boyacıoğlu’nun yönettiği filmde Tuncel Kurtiz, Taner Birsel, Şevval Sam, Nejat İşler, Erkan Can ve Rıza Sönmez gibi oyuncular rol alıyor. Şimdilerde bu efsane gelecek kuşaklara omuz çıkmak adına yeni bir oluşuma imza atıyor: Faruk Sade Sanat Fonu. İlk kez Faruk Sade’nin aramızdan ayrılışının birinci yıldönümünde duyurulan fonla ilgili olarak Sade’nin kızı Sera Sade ile söyleştik. Ara ara lafa karışan sevgili Fulya Sade’nin de katkılarıyla keyifli ama yer yer hüzünlü bir söyleşi çıktı ortaya.
-Faruk Sade Sanat Fonu nedir, nasıl çıktı ortaya?
Sera Sade: Faruk için bir şey yapmak istiyorduk hep zaten. Sonra eğitim bursu verme fikri gelişti ve bunun üzerine yoğunlaştık. Nihayetinde bir fon oluşturalım ve bu fondan hem burs verelim hem de sanatçıların geliştirmek istedikleri projeleri destekleyelim dedik. Buradaki tek şartımız katılımcıların 35 yaşını geçmemiş olmaları. Onun dışında bir kısıt yok. Birçok projeye açığız. Yurtdışında artist rezidins da olabilir, eğitim de olabilir, bir sanatçı atölyesinde çalışmak olabilir, orada bir workshope katılmak olabilir ya da mesela bir sergi projesi, bir üretim sürecinde bir bütçeye ihtiyacı olabilir... Her şeye açığız o anlamda.
-Faruk Sade’nin böyle bir hayali var mıydı?
S.S.: Şöyle bir şey vardı, 92 - 93 yılında bu Türkiye’nin ilk artist rezidans programlarından birini başlatmıştı. Dünyada da bir ilk sayılayabilecek “RES-artist”le beraber bu artist rezidans programına 14 kurucu üyeden ülkeden biri olarak da Türkiye’den Siyah Beyaz kurucu üyeydi ve aslında o diğer yerlere baktığınızda devlet desteği ya da belediye desteği olmayan tek özel galeri Siyah Beyaz’dı. Bu aslında 10 yıl boyunca devam etti. Babamların Sultanahmet’te bulunan bir aile apartmanını bu artist rezidansa verdiler. Fransa’yla örneğin değiş tokuş yapılıyordu, Türkiye’den sanatçılar oraya gidiyordu, oradan ya da dünyanın başka bir yerinden sanatçılar da gelip Sultanahmet’te kalıyordu.
-Fona dönersek... Nasıl bir süreç işleyecek, başvurular ne zaman yapılacak?
S.S.: Başvurular 4 Şubat’a kadar yapılacak. Özellikle 4 Şubat olsun istedik çünkü Siyah Beyaz 4 Şubat 1984’te açılmıştı. Başvurular bittikten sonraki iki ay içinde de sonuçları açıklayacağız. Bunun için sadece galeri içinden oluşturulmuş bir seçici kurul karar verecek.
-Biraz da Siyah Beyaz’ı konuşalım. Galeri 33 yıldır açık. Bar da o zamandan beri var mı?
S.S.: Galeri 1984’te kurulduğu zamanlarda çağdaş sanat diye bir şey Türkiye’de pek bilinmiyor. Faruk, Paris’ten döndükten sonra burada bir çağdaş sanat galerisi açmak istiyor ve tabii yapmak istediklerini yapabilmesi için de bir gelir kaynağının olması gerekiyor. O dönemde de en olabilecek ikili kafe bar ve galeri oluyor. Birbirini destekleyen bir birliktelik oluyor aslında. Zaten ilk kurulduğu yıllarda 94’e kadar aynı katta, 94’ten sonra iki kat oluyor. Bar hep galerinin sponsoru niteliğinde aslında, yani galeriye hep yardımcı olmuş. Ve aslında o sezonun programını oluşturmaya çok destek oluyor. Satış kaygısı duymadan o sergilerin açılabilmesini sağlıyor. Fulya Sade: Faruk hep iki çocuğum var derdi... Bir kızım bir oğlum var derdi ve Siyah Beyaz’ı da oğlu olarak görürdü. Onun için dedik ki hani onun ismi yaşasın onun istediği şeyler olsun, bu fonu kuralım.
-Faruk Sade’nin eksikliğini nasıl hissediyorsunuz?
F.S.: En büyük danışmanımızı kaybettik... En yüksek merciyi kaybettik. Ama bizleri iyi eğitmiş.
S.S: Bir de, gelip böyle bu olmamış diyen biri yok artık. Faruk varken şöyle olurdu mesela: Sergi kurulur, sergiyi asarız, tam açılış sabahı gelir, “Bu böyle mi yapılır, bunu buraya mı koydunuz?”... Ya diyorum ki o zaman asılırken gel... Olmamış, kaldırın son anda.
Fona başvurmak için aşağıdaki belgeleri faruksadesanatfonu@ gmail.com adresine yollamanız yeterli. -Özgeçmiş (Türkçe ve İngilizce)
-Katılmayı önerdiğiniz etkinliğe ya da projenizin içeriğine dair belgeler, bilgiler
-Portfolyonuz ya da çalıştığınız disiplinde yaptığınız çalışmalar.
-Katılmayı önereceğiniz etkinliğin ya da projenizin sizde ne tür bir değişim yaratacağına inandığınıza dair bir motivasyon metni. (En fazla 2 sayfa)
-Eğer bir proje ile başvuruyorsanız, projenizin içeriği, bütçesi ve süresi.