Sanal arkadaşlık gerçek arkadaşlığın yerini tutabilir mi?

Son yıllarda ileri teknoloji, hızlanan kentleşme ve yüksek yaşam temposunun yarattığı koşullar, geleneksel arkadaşlıkların gözle görünür bir şekilde zayıflamasına neden oluyor. Hatta bazıları arkadaşların sonunun geldiğini söylüyor. Ancak sosyal ağlar üzerinden kurulan arkadaşlıklar bu öngörüyü boşa çıkartacak gibi.

cumhuriyet.com.tr

Bilim insanları geleneksel arkadaşlık kavramında büyük değişiklikler yaratan sanal arkadaşlıkların insanların dost ihtiyacını giderip gidermeyeceğini araştırıyor. Her koşulda gerçek dostlar kadar olmasa da sanal arkadaşların olumlu etkileri göz ardı edilmemeli.

Facebook 2004 yılında Harvard Üniversitesi’nde öğrencilerin kampustaki yaşamlarını kolaylaştırmak, aralarındaki ilişkileri zenginleştirmek amacıyla kuruldu. Microsoft Araştırma bölümünden Danah Boyd, Facebook’un hâlâ aynı amaca hizmet ettiğini, geleneksel arkadaşlığı yok etmek için değil, tam tersi biraz daha güçlendirmek amacıyla geliştirildiğini belirtiyor. “Bu yeni teknoloji, çağdaş gençlik kültürü ile birleşince arkadaşlığın dinamiklerini değiştirdi” diye konuşan Boyd, “Yeni teknoloji sayesinde ilişkide bulunduğumuz insanların sayısı önemli ölçüde arttı” diyor.

 

İNSAN BEYNİNİN BAŞ EDEBİLECEĞİ ARKADAŞ SAYISI

Los Angeles’teki Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları ortalama bir üniversite öğrencisinin sosyal ağlar üzerinden kurduğu arkadaş sayısının 2006 yılında 137 iken, 2009 yılında 440’a çıktığını belirtiyor. Geçen yıl Pew araştırmasının sonucunda tipik bir ABD’li ergenin 300 Facebook arkadaşının, Twitter’da ise 79 takipçisinin olduğu ortaya çıktı.

İnsan beyninin maksimum 150 arkadaşlık ilişkisiyle baş edebileceğini hesaplayan Oxford Üniversitesi Sosyal ve Sinir Bilim Araştırma Grubu Yöneticisi Robin Dunbar’a göre bu ekstra arkadaşlar “zayıf bağlar” olarak tanımlanıyor. Bu zayıf bağları lise ve üniversite arkadaşları, eski ve yeni iş arkadaşları, eski eşler, gezilerde tanışılan insanlar, arkadaşların arkadaşları ve geçici yabancılar oluşturur. Sosyal ağ sitelerinin yararı işte bu çekirdeğin dışındaki çevresel arkadaşlıklar ile ilişkiyi sürdürmede ortaya çıkar. Oysa Facebook ve Twitter gibi ağlardan önce bu uzak arkadaşlıklar zaman içinde yitip gidiyordu.

 

YENİ TEKNOLOJİNİN YARARLARI

Yeni teknoloji yalnızca zayıf bağlarla kurulan ilişkileri sürdürmeye yaramıyor; yeni bir araştırmaya göre bu uzak ve hassas ilişkilerin kalitesini de arttırıyor. Maryland Üniversitesi’nden Jessica Vitak, Facebook’un özellikle aralarında birkaç saat uzaklık bulunan arkadaşlıkları da güçlendirdiğini söylüyor. İki arkadaş birbirinden ne kadar uzak yaşıyorsa, bu sitelerden yararlanma oranı artar.

İnsanların diğer insanlarla internet üzerinden bağlantı kurmaları –birinin doğum gününü Facebook üzerinden kutlamak, Linkedin’de birinin terfisini “endorse” etmek, Instagram’da bir fotoğrafa yorumda bulunmak vb.- , maymunların birbirlerini tımar ettiklerinde aldıkları hazza benzer bir mutluluk hissi yaratıyor. Michigan Üniversitesi’nden Nicole Ellison bu mutluluğu şöyle açıklıyor: “Bütün bunlar ‘Ben seninle ilgileniyorum’ demenin bir yoludur. Primatların birbirlerinin pirelerini ayıklamaları gibi insanlar da karşılıklılık beklentisi içine girer. Birinin durumunu beğendiğimizde, onun da bizim durumumuzu beğenmesini bekleriz.”

Ellison ve Vitak’a göre Facebook’ta “pire ayıklamak” zayıf ilişkileri canlı tutma konusunda büyük yarar sağlar. Yakın ilişkide bulunduğumuz kişilerle duygusal bağımızı yüz yüze veya internet üzerinden güçlendirebiliyoruz, ama bu arada zayıf bağlantıları da ihmal etmemek gerekiyor. Çünkü bu ilişkiler insana yeni bakış açıları ve yeni fikirler kazandırır, iş bulma konusunda yol göstericidir, toplumun bir parçası olduğumuzu hissettirir.

Sosyal ağlar üzerinden duyguların da geniş bir kesim tarafından paylaşımının önü açılır. Kaliforniya Üniversitesi’nden James Fowler ve ekibi Facebook’taki binlerce iletiyi analiz ederek, insanların farkında olmadan yazılı yorumları ile olumlu ve olumsuz duygularını çok geniş bir çevreye bulaştırdıklarını ortaya çıkartmış. Fowler, “Böylece duygularımız da küreselleşiyor. Bugüne dek bu hiç olmamıştı. Dünya ne hissediyorsa, artık biz de hissedebiliyoruz” diyor.

 

İNTERNET İLE YAYILAN ALIŞKANLIKLAR

İçki, yemek, diyet yapma gibi alışkanlıklar da internet üzerinden yayılır. Ancak bu yayılma, daha çok güçlü bağların söz konusu olduğu ilişkilerde görülür. Başka bir deyişle yakın arkadaş ve akrabalar arasında paylaşım daha yoğundur. Aynı etki oy verme işlemlerinde de geçerlidir.

Fowler bu konuda şöyle konuşuyor: “Listenin en başındaki 10 arkadaş tüm sosyal etkileşimi tetikler. Eğer davranışlarda bir değişiklik yaratmak istiyorsanız, önce gerçek yaşamdaki ağlara yoğunlaşmanız gerekir. Öyle ki gerçek yaşamı daha yaşanılır bir hale getirmek için sanal ağlardan yararlanmalısınız.”

 

ARKADAŞLIKLAR DEĞİŞİYOR

Son 10 yıldır arkadaşlık kavramında büyük değişiklikler meydana geldi. Ancak bunun olumlu mu olumsuz mu olduğu konusu tartışmalı. Bazı araştırmalara göre diğer insanlarla internet üzerinden iletişim kurmak, psikolojik açıdan gerçek ilişki kadar yararlıdır ve değerlidir; kaygıların giderilmesini sağlar, insanın kendini iyi hissetmesine yol açar.

Ancak arkadaşlıkları internet üzerinden sürdürmenin getirdiği bazı riskler de var. “Dijital iletişimin doğasına bağlı olarak, iletişimdeki nüanslar kaybolur” diye konuşan Tasmania Üniversitesi’nden Rachel Grieve, “Arkadaşınızla bir kahve sohbetinde ağzınızdan kaçan anlamsız bir yorumun yanlış anlaşıldığını görünce anında düzeltirsiniz. Oysa internette bu yorum kalıcı olur ve yanlış anlaşılmalara yol açar” diyor.

Modern zamanların ürünü olan sosyal ağlara yöneltilen en ciddi eleştiri bunların narsisizm ve bireyciliği beslemesidir. Bugüne dek dünyaya gelmiş en bencil nesil olmakla suçlanan bugünün üniversite öğrencileri üzerinde son yapılan bir araştırma, narsisizm ve Facebook kullanımı arasında hiçbir bağlantının bulunmadığı sonucunu çıkarttı (Computers in Human Behaviour, vol 32, p 212)

Boyd, sosyal medyanın aşırı kullanımının bireycilik veya narsisizm ile bir ilgisinin bulunmadığını, bunun yalnızca arkadaş edinme arzusundan kaynaklandığını ileri sürüyor. Boyd bu konuda şöyle konuşuyor: “Ergenlerle yaptığım görüşmelerde hepsi gerçek arkadaşlıklar kurmaya can attıklarını, deneyimlerini birbirlerinin yüzüne bakarak paylaşmak istediklerini belirtiyor. Ama bir önceki neslin yaratmış olduğu korkutucu spekülasyonlar yüzünden bu çocukların gerçek dünyada arkadaşlık kurmaları zorlaştı. Dolayısıyla internette görüşmek daha kolay ve güvenilir hale geldi.”

 

GERÇEK BİR DOST TEMASI PAHA BİÇİLMEZ

Arkadaşlık söz konusu olduğunda da her zaman olduğu gibi sayılar değil kalite ön plandadır. “Geniş bir sosyal ağ, ilişki kurmak ve bilgi edinmek açısından müthiş olanaklar sunar” diye konuşan Grieve, “Ama gerçek bir dost sıcaklığı ve aidiyet duygusu yaşamak istiyorsanız birkaç yakın arkadaşınızla fiziki olarak birlikte olmanız gerekir” diyor. Başka bir deyişle, interneti yaşamının merkezine oturtmuş genç nesil bilir ki gerçek bir dostluk, birinin kapısına dayanıp “Ben geldim” demek ve akıllı telefonları bir süreliğine erişime kapatmaktır.

Derleyen: Reyhan Oksay

 

 

http://voices.yahoo.com/social-networking-sites-like-facebook-enhance-our-7058674.html

http://harvardmagazine.com/2010/05/networked

 

 

ARKADAŞLIK NEDİR, NE DEĞİLDİR?

 

  1. İnsanların gerçekten arkadaşa ihtiyacı var mı?

 

Evet. Sosyal bağlantıları zayıf insanların, belirli bir süre içinde yaşamını yitirme olasılığı sağlam ilişkileri olan insanlara göre % 50 daha yüksektir. Sosyal yalnızlık sigara veya içki kadar zararlıdır. Bir araştırmaya göre yalnızlık, günde 15 sigaranın verdiği zarara eşittir; hatta obezite veya hareketsizlikten daha da zararlıdır.

Arkadaşlık ayrıca mutluluğu da arttırır. Ancak bu noktada belirleyici olan sayı değil, kalitedir. 423 üniversite öğrencisinin katıldığı bir çalışmada, dostluk kalitesinin insanların mutluluk düzeyini büyük ölçüde etkilediği, oysa sahip olunan arkadaş sayısının kayda değer bir etki yaratmadığı ortaya çıktı.

Ancak arkadaşlığın yararları kişiden kişiye değişir. Bu nedenle bazı insanlar en büyük mutluluğu yalnızlıkta bulur.

 

  1. İyi bir arkadaşlığı başlatan etmenler nelerdir?

İnsanlar kendilerine benzeyen insanlarla daha kolay arkadaş olur. Arkadaşlığa zemin hazırlayan 6 önemli kriter şunlardır: Dil, meslek, dünya görüşü (siyasi, ahlaki ve dini), mizah anlayışı, yerel kimlik ve eğitim. Bu noktada, kişiliğin kültürel tercihler kadar önemli olmadığı ortaya çıkıyor. Örneğin sevdiğiniz müzik grupları, komik bulduğunuz espriler, beğendiğiniz kitaplar gibi etmenler insanları birbirine kişilik benzerliklerinden daha fazla yakınlaştırıyor. Aslında bir yabancıyla arkadaş olup olmayacağınızı belirleyen en önemli etmen, aynı müzik türünden zevk almanızdır.

 

  1. Bazı insanların edindiği arkadaş sayısı niçin diğerlerinden daha fazladır?

Bu, tümüyle biyolojileriyle ilgili olabilir. Beyin görüntüleme tekniklerinden yararlanarak yapılan çalışmalarda, amigdala gibi bellek ve duyguların işlendiği bölgelerde daha fazla gri maddeye sahip insanların daha fazla arkadaşı olduğu saptanmış. Ancak bunun neden mi yoksa sonuç mu olduğu bilinmiyor. Ayrıca kültürel etkiler de söz konusu. Geniş ailelerden gelen insanların, kan bağı olmayan insanlarla kurduğu arkadaşlıklar, küçük ailelerden gelenlerden sayıca daha azdır.

 

  1. Normal cinsel tercihlere sahip kadın ve erkeklerin birbirleriyle yalnızca arkadaş olmaları mümkün mü?

Evet. Ancak bu, aralarında cinsel bir çekilim olmadığı anlamına gelmez. Çok sayıda araştırmada farklı cinsler arasındaki arkadaşlıklarda bu çekilimin önemli bir rol oynadığı anlaşılmıştır. ABD’li üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada, deneklerin yarısının, “Aramızda platonik bir arkadaşlık bulunmasaydı, cinsel ilişki söz konusu olabilirdi” dediği belirtiliyor.

Genç erkekler, kadın arkadaşlarına daha fazla ilgi duyma eğiliminde. Kadınların bu konudaki eğilimi, erkeklerden daha düşük. Ayrıca erkekler çekici buldukları kadınlarla daha kolay arkadaşlık kurabiliyor.

Kadınlar ise korunma ve kollanmaya daha meraklı.

 

  1. Kadın ve erkek arkadaşlığı arasında bir fark var mı?

Kadınlar, “en iyi arkadaşım” diyebilecekleri az sayıda kişiyle arkadaşlık ederken, erkekler daha çok grup arkadaşlığına öncelik tanıyor. Kadınlar arkadaşlığı duygusal bağ çerçevesinde değerlendiriyor. Erkekler birlikte ne kadar uzun zaman geçirdiklerine ve birbirlerini ne kadar süredir tanıdıklarına önem veriyor.

 

Kadın kadına arkadaşlıklar daha samimi ve içten. Ayrıca kadınlar arkadaş seçerken fiziksel olarak kendilerine benzer güzellikteki kadınları tercih ediyor.

 

  1. Bütün arkadaşlıklar sizin için iyi midir?

Hayır. Hem-dost-hem-düşman arkadaşlar (frenemy) sağlığınızı bozabilir. Bu insanlar sürekli olarak sizin moralinizi bozarlar ama siz bir şekilde buna tahammül edersiniz. Sosyal ağlar üzerinden arkadaş olduklarınızın yarısı hem-dost-hem-düşmandır. Ve bunların çoğu ailenizin bir üyesidir. Güvenilmez insanlarla iletişimde olmak gerginlik yaratır. Hem-dost-hem-düşman bir kişiyle birlikte olmak, hiç sevmediğiniz biriyle birlikte olmaktan çok daha sinir bozucudur ve tansiyonunuzu yükseltebilir.

 

  1. Yaşlandıkça arkadaşlıkların şekli de değişir mi?

Evet. Küçük çocuklar tek bir arkadaşa ihtiyaç duyar. Çok sayıda arkadaşı idare etme yeteneği 20’li yaşlara gelinceye kadar gelişmez. Ergenlerin arkadaşlarının etkisi altında kalma olasılığı çok yüksektir. Özellikle madde bağımlılığı, şiddete başvurma ve intihar konularında...

En güçlü ve en dayanıklı arkadaşlıklar ergenliğin son dönemlerinde ve erken 20’li yaşlarda kurulur. Bu, genellikle yoğun, duygusal bir deneyimin paylaşımı sonucu ortaya çıkar. Yetişkinler yaşlandıkça arkadaşlıklarının değiştiğine tanık olurlar. Bunun nedeni, arkadaşların kültürel tercihlerinin –müzik türü, kitaplar, espriler- zamanla değişmesidir.

Orta yaşlıların karşı cinsten arkadaşları, gençlere göre daha azdır. Bunun da nedeni aynı cinsten olan arkadaşlarıyla koşullara bağlı olarak –annelik gibi- daha uzun zaman geçirmeleridir. Yaşlılarda grup faaliyetlerine katılma eğilimi artar, fakat yakın arkadaşlarıyla olan samimiyetlerini hep korurlar.

Erkeklerin yaşlandıkça daha az sayıda arkadaşları olur ve yakın arkadaşa ihtiyaç duymazlar. Bu kadınlar için geçerli değildir.

 

  1. Facebook arkadaşlığı ile gerçek-yaşam arkadaşlığı arasında ne gibi farklılıklar vardır?

Oxford Üniversitesi Sosyal ve Sinir Bilim Araştırma Grubu Yöneticisi Robin Dunbar’a göre insanların kurduğu sosyal grupların büyüklüğü yaklaşık 150 kişi ile sınırlıdır. Dunbar’ın bulduğu bu sayı, internet dostlukları için de geçerlidir. Facebook 500 arkadaşa kadar izin verir, ancak kullanıcıların pek çoğu 150-250 ile kendini sınırlar. Kaldı ki bunların bir kısmı yabancı olarak kalmaya mahkûmdur.

Sosyal medyanın gerçek yaşamdaki arkadaşlıklara zarar verdiği yönünde herhangi bir bulgu söz konusu değildir. Facebook’ta fazla sayıda arkadaşı olanların gerçek yaşamda da çok sayıda arkadaşı olduğu tespit edilmiştir.

 

  1. Arkadaşlığı devam ettirmek için bir formül var mıdır?

 

Dunbar’a göre bunun için yakın arkadaşlarınızla gün aşırı ve bunların dışındaki en yakın 5 arkadaşınızla da haftada bir görüşmeniz gerekir. Bu görüşme yüz yüze olabileceği gibi elektronik ortamda da olabilir.

Bunun dışında kalan en yakın 15 arkadaşla ayda bir görüşmek yeterlidir. Bunun üzerindeki 50 kişi ile altı ayda bir; geriye kalanla yılda bir görüşmeniz arkadaşlığınızı sürdürmenize yetebilir. Bunun altında görüşmelerde arkadaşlıklar zamanın akışı içinde körlenir gider.

Buna tek istisna 20’li yaşların başlangıcında kurulmuş olan arkadaşlıklardır. Onlarca yıl sonra bile bu kişilerle karşılaştığınız zaman kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.