Şampiyonluk değil kadınları kazanıyoruz
Faruk Eczacıbaşı ile filedeki başarılı Türk kadının toplumdaki yerini konuştuk.
Arif KızılyalınAslında ‘futbol dışındaki branşlarda başarılı olmak, uluslararası standartlara ulaşmak, Türk sporuna farklı bir cepheden bakılmasını sağlamak’ için kurulmuşlardı 1966 yılının ilk aylarında. Böyle açıklıyordu Türk ilaç sanayiinin devleri Nejat ve Şakir Beyler Eczacıbaşı’nın kuruluşunu o günlerde...
Bir şirket ciddiyetinde, doğru adımlar atılacak, voleybol, basketbol ve satrançta efsaneleşecekti
Eczacıbaşı ailesi...
Kuruluştaki misyonlarına ulaşmışlardı. Üstelik Eczacıbaşı’nın peşinden spor sponsorluğu da patlamıştı Türkiye’de.
Arçelikler, Efesler, Filamentler, Beslen Makarnalar, Çukurovalar...
Peki sonraki adım neydi?
1980’lerin sonu, 1990’ların başında Eczacıbaşı’nın üst yönetimi bir karar verdi: Sadece kadın voleyboluna devam edeceğiz...
Bu salt sportif bir karar değildi. Türk kadınının voleybol sayesinde toplumdaki yerini sağlamlaştırmak, günün birinde belki de mümkün olacak kadın-erkek eşitliğine sporla, voleybolla öncülük etmek?
İşte bu hassas konuyu Eczacıbaşı Spor Kulübü Başkanı ve Eczacıbaşı Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı’yla konuştuk.
Kadınların neler yapacağını gösterdik
Niçin kadın voleybolu?
Spora ilk adım Şakir Bey zamanında atılmış, 52 yıllık bir serüven bu. Spora girme kararımızla yola çıkılmış. O zamanlar temel hedefimiz Türkiye’de futbol dışındaki bazı sporların çıtasını yükseltmek, Avrupa seviyesine çıkmakmış; bu ilk adımdı. 20-25 yılda bu işlerde başarılı olduk, voleybol erkekler, kadınlar, basketbol ve masatenisinde bayrağı en önde taşıdık.
Örneğin 17 yıl üst üste kadınlar voleybolda şampiyonluğumuz var. Sonra rakipler çıktı. Ki, bence rakiplerin bize yetişmeye çalışması aslında bizim başarımızı ortaya koyuyordu. Bu noktada önderlik yaptık (burada bir süre tereddüt ediyor, diğer firmaları üzmek istemiyor belli ki). Rakipler çoğalınca her dalda mücadele ağır bir yük oluşturdu. Bu noktada misyonumuzu tamamladığımızı düşündük ve tercihimizi kadın voleybolunda karar kaldık.
Peki niçin böyle bir karar alındı?
Bizim sporun dışına taşan bir misyonumuz olduğunu düşündük. Türk kadının toplumda farklı bir noktaya çıkmasıydı bu. Voleybolla birlikte yeni misyonumuz bu oldu. Spor kanalıyla, voleybolla Türk kadınının neler yapacağını göstermek istedik. Kadın bir erkeğin yaptığını yapabilmeli, kadın kendine güvenmeli. Biz kadın voleyboluna ağırlık verirken bu noktada çok hassastık.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC’nin binlerce genç kıza voleybol oynama imkânı sunması ve kadınların spordaki varlığını artırmaya yönelik çalışmaları nedeniyle Eczacıbaşı’na verdiği ‘Dünya Ödülü’nün yansımaları nasıl oldu? Arjantin’deki törende neler hissettiniz?
Çok hoşumuza giden bir ödüldü. En büyük ödülü kazandık. Kadınların olduğu bir yapı içinde spor kulübü olarak, kurumsal olarak bu ödülü aldık. Bu bir ilk oldu dünyada. Demek ki olimpiyat camiası bizim kadın voleyboluna ve kızlarımıza verdiğimiz desteği çok iyi özümsemiş. Eğer TMOK bizi aday göstermeseydi, kadınlara yönelik ne kadar çaba harcamış olursak olalım bu süreç yaşanmayacaktı. TMOK’a çok teşekkür ediyoruz. Kadın kuruluşları dahil birçok kesimden tebrik aldık.
‘Kendine güveni olan bireyler olacaksınız’
Minik evlatlar hangi evrelerden geçerek yıldız olur, kaç bin kişiden bir yıldız çıkar?
Sporculuğa adım anne ve babadan başlar. Bu aşama aşama giden bir süreç. Okul çalışmalarına rağmen spora vakit ayıran kız evlatlar geliyor, çok sıkışık zamanlar yaşıyorlar. Üst takımlara geçerken elenenler oluyor. 15-20 kişi sporcu olabilecek noktaya erişiyor. Her yıl 3 iyi sporcu çıkarırsak başarılı sayıyoruz kendimizi. Son yıllarda okullarımıza 3 bin kişi geldiğini düşünürseniz, binde bire denk geliyor.
Peki üst düzey sporcu olamayan evlatlar?
İşte Eczacıbaşı’nın Türk kadını için attığı adım burada başlıyor. Biz 3 bin kişi ile her yıl yola çıkarken bu işi Kovan şirketi ile yapıyoruz ve her çocuğa açılışta, aynı soruyu soruyorum, “Büyüyünce ne olmak istiyorsun” diye. İstisnasız “en iyi voleybolcu olmak istiyorum” diyorlar. Elbette bu imkânsız, ‘Hepinizin çok iyi voleybolcu olmasına imkân yok. Fakat siz burada, ileride herkesin gözüne bakarak konuşabilen, kendine güveni olan, hayatta sağlam adımlarla yürüyen bireyler olacaksınız. Sizi görmek istediğim yer orası. İlla voleybolcu olamayabilirsiniz, başarılı bir Türk kadını olacaksınız” diyorum.
Bir nevi özgüven yani?
Evet, o minicik kızlara özgüven aşılıyoruz. Karşınızdakinin çekinmeden gözüne bakın diyoruz, asansörde, metroda, vapurda kaç kadın karşısındakinin gözüne bakabiliyor. Bu durum, aman bana dokunmayın demek. İşte biz bununla mücadele ediyoruz. Toplumda varım mesajı veriyoruz. Amaç bu aslında. Bizim okullarımıza gelen kız evlatlar çok başarılı voleybolcu olamasalar bile bu özgüveni yakalıyor. Elbette çok az kişi dünyanın en iyi sporcuları arasında yer alabilir, ama toplumda yeri olan birey olmalarını sağlıyoruz.
Sporcuları rol model seçiyorlar
Eczacıbaşı kaç kızımıza değdi?
Bu soruya cevap vermek güç, ama toplumun her katmanındaki pek çok başarılı kadına dokunduk. Mesela deplasmana gidiyoruz, maçtan sonra bizim kızlarla fotoğraf çektirmek isteyen genç kızları görün; bu da bir dokunuş. Kendilerine rol model seçiyorlar Eczacıbaşılı sporcuları ki bu toplum için çok kıymetli bir kazanım. 50 yılda ablalarımız, akranlarımız, küçük kardeşler olmuş, kızlarımız olmuş, şimdi torunlarımızın voleybol oynadığını, onların başarılı olduğunu, toplumda ayakları üzerinde duran kadınlar olarak hayata atıldığını görüyoruz. 5 kuşak demeyelim, 4 kuşak diyelim (gülüyor, yaşımız ortaya çıkıyor diyor). Benim konuşmaktan zevk aldığım, çok başarılı insanlar.
Eczacıbaşı forması giymek için sportif yeterlilik şart mı, örneğin etik kurallara pek de uymayan bir oyuncu takımınızda yer bulabilir mi?
Bu soruya sondan cevap vermek istiyorum. Nejat Bey’in bir sözü vardı, “meraklı insandan korkmayacaksın” diye. Siz bir konuyla ilgili, meraklıysanız ve iyi yapmaya çalışıyorsanız, kafanız farklı şeylere gitmez, Çünkü yaptığınız işten tatmin oluyorsunuzdur. Bu noktaya gelmek için çok çalışıyorsunuz demektir. Değerleri olan, vizyonu olan, engellerle mücadele eden bir profiliniz var demektir. Disiplinden, takım oyunundan, gezdiğiniz dünya coğrafyasındaki yerlerden etkilenirsiniz. Yukarıya, (A) takıma geldiğinizde bir şekle girmişsinizdir. Çok ters yapıda bir sporcuyu etik yapıya uymayan sporcuyu zaten tercih etmeyiz, altyapıdan gelen çocuklarımız da Nejat Bey’in tarif ettiği çizgiden geldikleri için formamızı layıkıyla giyer. Büyük bir yetenek de olsa, ortalığı birbirine katmış bir sporcunun Eczacıbaşı’nda yeri olamaz.
Kadın voleybolunda bir numarasınız, Eczacıbaşı grubunda kadın çalışanların oranı ne?
Bir endüstri şirketi ile bir reklam şirketinin çalışan profili bir değil. Ama bizim kadın çalışan konusunda beyaz yakalılarda yüzde 40’a yakın bir orana sahibiz, pozitif ayrımcıyız. Hedefimiz yüzde 50, bu zaten bir şirket politikası. İki eşit arasındaki tercih her zaman kadından yana.
Kulüpte aile içi veya toplumda şiddete rastladınız mı?
Ne yazık ki dönem dönem rastladık, direkt cevap vermek istemiyorum, ama yöneticilerimiz bu konuda çok duyarlı. Biz kolay bir iş yapmıyoruz, genç kızların eğitimi, sporu, bu işlere gönül vermek lazım. Üstelik de tam yoğrulma dönemlerinde bizlerle beraber oluyorlar. Detay vermek istemem ama farklı koşullardan gelenler var. Bu eğitimin sonunda Eczacıbaşı’nı kulübü, evi gibi görüyorlar, farklı bir sıcaklık sağlıyoruz. Bazen göz göre göre elden kayıp giden evlatlar oluyor, çünkü anne baba baskısı olabiliyor.
Günün birinde kadın erkek eşitliği gelirse Eczacıbaşı’nın rolü?
Kadın erkek eşitliğinde istenen noktaya varmak için herkes kendi etkili olduğu alanda nasıl adım attığını gösterir. Kadın atom fizikçi yetiştirmek gibi bir hayalimiz yok, halterci, yüzücü de yetiştirme amacımız yok. Biz faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda kadınları nereye taşıyabilirizi hedefliyoruz. Eğer, Türkiye’de günün birinde bunu yaşayacaksak Eczacıbaşı önemli bir yerde olacaktır. Cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmak için atılan tüm adımları destekliyor ve çabamız örnek teşkil ediyorsa bu bizim içingerçekten büyük bir onurdur.
BİR BAKIŞTA ECZACILI KIZLAR - 28 Türkiye Şampiyonluğu (17’si üst üste) |
Evellalah bizim kızlar sağlamdır!
Ailesinde alamadıkları eğitim ve birikimi mi kazanıyorlar?
O yaşta liderliği, takım çalışmasını öğreniyorsanız, rekabeti öğreniyorsanız, dayanmayı öğreniyorsanız, zaten birçok silahla donanmış oluyorsunuz. Tarih, coğrafya bilgisin ötesinde bir şeyler veriyorsunuz bu evlatlara; birey olma yolunda adımlar atılıyor.
Pek çok alanda başarılı olan kadınların röportajlarında ‘Eczacıbaşı altyapısında oynadık’ sözü karşımıza çıkıyor. Zaten hedeflerimizden biri de bu.
Bir de evellalah bizim kızlar sağlamdır. (Eczacıbaşılı voleybolcu dayak yemez diyoruz gülerek) Biz kadınlarımızın başarı öyküleriyle haber olmasını istiyoruz ve bunu da sağlıyoruz.