Samast: Yüzde 21 suçluyum

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada yargılanan Ogün Samast, ''Dünya üzerinde kullanılan 5 model eşliğinde sunacağım savunma tezim ile bu olaydaki hata ve kusurumun yüzde 21 olduğu, yüzde 79 diğer etkenlerin hatalı ve kusurlu olduğunu ispat eden tezimin Anayasa'nın 38. madde 14. ilke uyarınca bilirkişiye gönderilip onaylanmasını Anayasal hakkım uyarınca talep ediyorum'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada mahkeme heyeti başkanı Celal Ünal, tensip zaptı ara kararı uyarınca Oktay Daşdan ile ilgili olarak Trabzon Emniyet Müdürlüğüne yazılan yazıya gelen cevapta, Daşdan'ın 15 Temmuz 2001 ile 31 Temmuz 2007 tarihleri arasında görev yaptığının ifade edildiğini tutanağa geçirdi.

Başkan Ünal, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinden, Ergenekon davasında Hrant Dink ile ilgili olan duruşma zabıtlarının onaylı örneklerinin istenmesine ilişkin yazılan yazıya cevap gelmediğini de bildirdi.

Söz alan müdahil avukatlarından Fethiye Çetin, Oktay Daşdan'ın bir mafya üyesiyle konuşmalarından dolayı kendisinin sorgulanmasının istendiğini belirterek, bu nedenle Daşdan'ın durumunun halen Hrant Dink cinayetine ilişkin soruşturma yürüten özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine bildirilmesini talep etti.

Çetin, olaya ilişkin dava dosyasında bulunan bazı görüntüler üzerinde açıklamalarda bulunmak istediklerini bildirdi.

Avukat Çetin, talebinin mahkeme heyetince kabul edilmesinin ardından, duruşma salonunda kurulan projeksiyon cihazı yardımıyla bir perdeye aktarılan olay yeri krokisi ve güvenlik kamerası görüntüleri üzerinde açıklamalarda bulundu.

Olayın geçtiği Şafak Sokak'taki bir kumaş dükkanının güvenlik kamerasının görüntüsünden saat 11.16'da siyah montlu bir kişinin telefonla görüştüğünün belirlendiğini, saat 12.48'de yakındaki bir kuru yemişçiden Ahmet İskender'in arandığını, saat 12.53'te Ogün Samast'ın bir bankanın güvenlik kamerasınca tespit edildiğini, aynı bankanın görüntülerine göre Samast'ın 12.58'de geri döndüğünü belirten Çetin, kuru yemişçiden Ahmet İskender'in 13.07 ve 13.15'de 2 kez arandığını kaydetti.

Kumaş dükkanının kamera görüntülerine göre Ogün Samast'ın 13.20'de internet kafeye gittiğini, 14.10'de Agos Gazetesindeki Yayın Kurulu toplantısının bittiğini, Samast'ın da 14.16'da yeniden kumaş dükkanın kamerasınca geri dönerken görüntülendiğini belirten Çetin, 14.20'de Ahmet İskender'in bir kez daha arandığını söyledi.

Çetin, Hrant Dink'in 14.40 sıralarında bir bankaya giderek sıra numarası alıp çıktığını, 14.51 sıralarında telefonla konuşan siyah montlu kişinin bankanın güvenlik kamerasınca tespit edildiğini, bu kişinin uzun süre banka önünde beklediğini, bu sırada gözlüklü bir kişinin kameraca görüntülendiğini, siyah montlu kişinin yanına gelen beyaz saçlı yaşlı kişinin bir şey söylemesi üzerine bulunduğu yerden uzaklaştığını, yaşlı kişinin yanına gelen gözlüklü kişi ile bir şeyler konuştuğunu anlattı.

Yaşlı kişinin buradan ayrılmaya hazırlandığı sırada siyah montlu kişinin geri geri eski yerine doğru ilerlediğine dikkati çeken Çetin, Hrant Dink'in tekrar bankaya gelmesi üzerine siyah montlu kişi ile gözlüklü kişinin hızla hareket ettiklerini söyledi.

Hrant Dink'in 14.57'de bankadan çıktıktan sonra Ogün Samast tarafından vurulduğunu belirten Çetin, kumaş dükkanının güvenlik kameralarında Ogün Samast kaçarken iki kişinin arkasından baktığını, Samast uzaklaştıktan sonra o sırada tadilat yapılan bir mağazanın kapatılan inşaat alanına girip kapıyı kapattıklarını anlattı.

Bu kişilerden birinin siyah montlu kişi olduğunu, diğerinin de Osman Hayal olduğunu savunan Çetin, olay yerindeki kişinin Osman Hayal olup olmadığının belirlenmesi için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince inceleme yaptırıldığını kaydetti.

Çetin, bu görüntülerin cinayet mahallinde birden fazla kişinin var olduğunu ve organize şekilde hareket ettiklerini gösterdiğini bildirdi.

Olay yeri yakınındaki bir başka bankanın güvenlik kameralarının cinayet günü ve bir gün öncesinde bozuk olduğunun bildirildiğini belirten Çetin, yine olay yerine yakın metronun güvenlik kamerası ve Rumeli Caddesi'ndeki MOBESE kayıtları konusunda bir cevap alamadıklarını aktardı.

Müdahil avukatlarından Güray Dağ da, 4,5 yıllık sürecin bu cinayetin başından sonuna kadar planlanıp işlendiğini ortaya koyduğunu belirterek, yargılamada bir arpa boyu yol alınamadığını savundu.

Örgütlü suçlarda etkin pişmanlığın sanığın cezasında önemli oranda indirim öngördüğünü belirten Dağ, Samast'a olayın tüm safhaları hakkında bilgi vermesi halinde bu indirimden faydalanabileceğinin hatırlatılmasını istedi.

Dağ, bu durumun Samast için son bir şans olduğunu düşündüğünü ifade etti.

Samast'ın, ''etkin pişmanlık'' hükümlerinden faydalanması gerektiği talebi

İzlenen görüntüler ve avukat Dağ'ın beyanları konusunda diyecekleri sorulan Samast'ın avukatı Levent Yıldırım, görüntülerin net olmadığını belirterek, görüntülerin soruşturma aşamasında da ele alındığını söyledi.

Görüntülerdeki kişinin Ogün Samast olup olmadığının bile belirgin olmadığını söyleyen Yıldırım, inşaata giren kişilerin de işçi olduklarının soruşturma aşamasında belirlendiğini savundu.

Samast'ın soruşturmanın başından beri bildiği her şeyi anlattığını belirten Yıldırım, müvekkilinin zaten etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması gerektiğini söyledi.

Ogün Samast da, görüntülerden kendisini bile çıkaramadığını belirterek, bildiklerini daha önce anlattığını öne sürdü.

Talepleri sorulan avukat Levent Yıldırım, CMK'nın 250. maddesinin 4. fıkrası uyarınca özel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerine özgü soruşturma ve kovuşturma hükümlerinin çocuklara uygulanamayacağını savunarak, ''Bu hüküm sadece usule ilişkin hükümleri değil, tüm hükümleri ifade etmektedir. İş bu nedenle de terör örgütü üyesi olmak suçundan müvekkilimin yargılanmaması gerekir'' dedi.

Yıldırım, bu durum ve toplanan deliller ışığında TCK'nın 314. veya 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığının çok uzak görünmesi nedeniyle Samast'ın tahliyesine karar verilmesini istedi.

Müdahil tarafın bugün üzerinde anlatımlarda bulunduğu CD'yi dosyaya sunmasına karar veren mahkeme heyeti, bu CD ile Trabzon Emniyet Müdürlüğünden Oktay Daşdan hakkında gönderilen yazının, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliğine gönderilmesini hükme bağladı.

Samast'ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 23 Eylül 2011 tarihine bıraktı.

Samast: Yüzde 21 suçluyum

İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde ''terör örgütüne üye olmak'' suçuna ilişkin davanın duruşmasının tamamlanmasının ardından görülen ''Hrant Dink'i öldürmek'' ve ''ruhsatsız silah taşımak'' suçlarına ilişkin davanın duruşmasına, ''suça sürüklenen çocuk'' tutuklu Ogün Samast ile taraf avukatları katıldı.

Duruşmada söz alan müdahil avukatlarından Fethiye Çetin, bir önceki duruşmada Samast'ın avukatı Levent Yıldırım'ın görüntülerin net olmadığını, müvekkilinin de seçilemediğinin belirttiğini hatırlatarak, dosyada bu görüntülerdeki kişinin Ogün Samast olduğuna dair bilirkişi raporu bulunduğunu kaydetti.

Yıldırım'ın görüntülerdeki 2 kişinin inşaatta çalıştığını söylediğini hatırlatan Çetin, dosyada böyle bir tespit bulunmadığını, inşaatın sahibi ve bekçisinin bu kişileri tanımadıklarını söylediklerini öne sürdü.

Söz alan Yıldırım da görüntülerdeki kişinin Ogün Samast olduğuna dair bilirkişi raporuna daha önce İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz ettiklerini ve yeni bir rapor istediklerini belirterek, bu taleplerinin kabul edilmediğini söyledi.

Yıldırım, bu konudaki taleplerini bu mahkemede tekrarladıklarını bildirdi.

Görüntülerdeki kişinin kendisi olup olmadığı sorulan Samast, ''Bana benzemiyor'' dedi.
Savunması sorulan avukat Levent Yıldırım, önce müvekkilinin savunma yapacağını söyledi.

Usul itirazı


Söz alan Ogün Samast, biri 8 sayfa, diğeri 4 sayfa olmak üzere hazırladığı 2 dilekçeyi okuyarak mahkemeye sundu.

Savcının mütalaasının Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğunu ve usulen hatalı bulduğunu savunan Samast, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararlarından örnekler verdi.

Samast, şunları söyledi:
''Dünya üzerinde kullanılan 5 model eşliğinde sunacağım savunma tezim ile bu olaydaki hata ve kusurumun yüzde 21 olduğu, yüzde 79 diğer etkenlerin hatalı ve kusurlu olduğunu ispat eden tezimin Anayasa'nın 38. madde 14. ilke uyarınca bilirkişiye gönderilip onaylanmasını Anayasal hakkım uyarınca talep ediyorum. Bu talebimin neticesinin de tarafıma Anayasa 141. maddesi uyarınca gerekçeli olarak sunulmasını arz ederim. Bu tezimin incelenmeden mütalaa hazırlanması usule aykırıdır ve AİHM Delcourt, Guincho, Wemhoff davaları ile bu maddeyi içtihatlandırmıştır. Bu Anayasal maddeler eşliğinde sunacağım son savunma tezim ile ilk baştan beri söylediğim kurban olduğum, medya ile yanlış yönlendirildiğim, baskı ve ağır tahrik altında suça sürüklendiğimi içtihatlar ve delilleri ile siz heyetime arz edeceğim.''

Mütalaadaki usul hatalarının düzeltilmemesi halinde Yargıtayda bozma nedeni olabileceğini belirten Samast, hukuk tarihine 18. yüzyılın ikinci yarısında giren ve Türkiye'nin de taraf olduğu ceza muhakemesi yargılama usul kurallarına göre ''hakikati araştırma safhasında'' bulunulduğunu söyledi.

Samast, şöyle devam etti:
''Anayasa 38. ve 141. maddeler ışığındaki taleplerim incelenmeden, karar verilmeden yapılacak yargılama 1945 Birleşmiş Milletler Kanunu, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, AHİM kararları, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Anayasa'ya aykırı olacaktır ve 18. yüzyılda geçerli olan 'Suçlunun cezalandırılması safhasındaki engizisyon mahkemesi yargılamaları, Berlin, Moskova, Vladivostok, Irak, İran ve Bosna'daki yargılamalar gibi hukuka aykırı olacaktır. Bu da Şem-u Ruşen'in dediği gibi bilinç taşeronlarının ekmeğine yağ sürecektir. Ama siz hünerli ve heybetli fenomen yargı mensuplarımızın böyle bir karar vermeyeceği aşikardır. Hukuk fenomelojisinin kurucusu Şem-u Ruşen, fenomen yargı mensuplarını şöyle tarif eder; 'Kumdan kurgulu temelleri yıkan mümkünün sanatcısı'. Siz mümkünün sanatçıları olan yüce heyetimizin 'Bilinç taşeronluğunu kural haline getirip, yasanın hem lafzını, hem ruhunu alaya alarak tüm bu yasal süreci karikatüre edenlerin önüne set çekeceğinize sonsuz inanç içerisindeyim.
Onlara göre dosya, bana göre ömrümdü. Uçurumun kenarında gözümün son gördüğüydü. Heybetli ve hünerliydi cübbeleri içinde. Heybetine sunduğum benim ömrümdü''

Samast, usul hataları düzeltildikten sonra son savunmasını sunacağını kaydetti.

Samast'ın avukatı Levent Yıldırım da savunmasını hazırlamak üzere verilen sürenin yeterli olmadığını belirterek, bu nedenle daha sonra savunma yapacağını bildirdi.

Yıldırım, ayrıca müvekkilinin tahliyesini istedi.

Samast'ın tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, avukat Yıldırım'a gelecek celseye kadar savunmasını hazırlaması için son kez süre verilmesine hükmetti.

Hrant Dink'in 19 Ocak 2007 tarihinde gazete binasının önünde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili hazırlanan iddianamede, Samast'ın olay tarihinde yaşının 18'den küçük olduğu gözönüne alınarak ''Hrant Dink'i öldürmek'' ve ''ruhsatsız silah taşımak'' suçlarından 18,5 ile 25,5 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor.