Salgında dijital platformların üye sayıları arttı
Karantina sürecinde dijital platformların üye sayıları arttı, sinema evde izlenmeye devam edildi.
Orhun AtmışKoronavirüs salgını nedeniyle evlerine kapanan insanlar, şu sıralar göremedikleri filmleri, takip edemedikleri dizileri dijital platformlar aracılığıyla izlemeye başladı. Öyle ki, Netflix’in ilk çeyrek raporlarına göre normal şartlarda bu yılın 3 ayı için 7 milyon yeni abone kazanmayı öngören şirket, bu beklentinin 2 katından fazlasına ulaştı.
Toplamda ise üye sayısı 183 milyon oldu. Diğer dijital platformların da üye sayılarını artırdığını tahmin etmek zor değil. Biz de bu süreçte dijital platform MUBI’de gözümüze çarpan, ilgi çekici, “yedinci sanat”ın etkileyici filmlerinden bazılarını sıraladık. İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın 10-21 Nisan tarihlerinde düzenlemeyi planladığı ama ertelenen İstanbul Film Festivali’nin (İFF) “Mayınlı Bölge” Tema Sponsoru MUBI’de 12 filmlik bir seçki yayımlanıyor şu sıralar.
MUBI’nin, kaçırmış olanlar ya da yeniden izlemek isteyenler için bir araya getirdiği bu özel seçki, festivalin ulusal ve uluslararası yarışmalarında Altın Lale, Jüri Özel Ödülü ve FIPRESCI Ödülü kazanmış filmlerden oluşuyor.
Ayrıca, bu seçkiyi izleyebilmek için “mubi.com/istanbul” adresinden 30 günlük ücretsiz deneme süresi de hediye ediliyor. Normalde 7 gün olan bu süre, İstanbul Film Festivali’ne özel olarak uzatıldı. Adrese girip üyelik işlemleri tamamlamak yeterli. Bu 30 günlük ücretsiz deneme üyeliği ayrıca Sinematek’in işbirliği ile getirildi.
MUBI’de vizyon benzeri bir sistem olduğundan filmler 30 günden geriye sayıyor, her gün yeni bir film listeye dahil olurken, 30. gününü dolduran film de listeden çıkıyor. İstanbul Film Festivali seçkisininde ilk yayımlanan filmlerin son günleri...
‘FRİDA’NIN 93 YAZI...’
Bahsedeceğimiz ilk film, 36. İFF Jüri Özel Ödülü’nü kazanan 2017 yapımı “’93 Yazı” filmi. Genç Katalan yönetmen Carla Simon’un Berlin Film Festivali’nde “En İyi İlk Film” ödülünü kazandığı ’93 Yazı, büyük ölçüde Simon’un kendi yaşam hikâyesinden yola çıkıyor.
Yönetmenin filmi annesine ithaf ettiğini görüyoruz... 80’li yıllarda ortaya çıkan ve 90’lı yılların başlarında halen daha hakkında çok fazla bir şey bilinmeyen AIDS, küçük Frida’nın ebeveynlerini de çekip almış.
Bu nedenle şehirdeki hayatını bırakıp kırsaldaki dayısı ve yengesinin yanında yaşamaya başlıyor Frida. Yaşadığı travma, onu haliyle biraz huysuz ve asi bir çocuk yapıyor, kuzeni Anna’yı çok kıskanıyor. Ebeveynlerinin AIDS’ten ölmesi, kırsal kesimde yalnızlaşmasına da yol açıyor. Frida’nın yeni ailesine uyum sağlama mücadelesini izliyoruz.
Gazetemiz sinema yazarı Sungu Çapan, “’93 Yazı” filmini şöyle özetliyor: “...Kırılgan Frida’nın 93 yazı boyunca süren iç burkucu dönüşümünü perdeye başarılı bir görsellikle yansıtıyor ’93 Yazı, en sıcak, canlı ve etkileyici tonlardan ve sevgi dolu bir atmosfer kurmanın üstesinden gelerek hem de...”
BİR BÜYÜME HİKÂYESİ...
Seçkideki bir başka büyüme hikâyesini anlatan film de “Şeylerin Boktanlığı”. 2009 yılı yapımı film, Cannes dahil birçok festivalden ödülle dönmüştü. Belçikalı başarılı yönetmen Felix van Groeningen’in üçüncü filmi, Belçika’nın taşrasında alkolik, serseri, tembel 3 amcası ve babasıyla birlikte yaşamaya çalışan 13 yaşındaki Gunther’in hikâyesini anlatıyor.
Bu film de yarı otobiyografik bir romandan uyarlama. Gunther’in, yaşadığı evde kalırsa onlar gibi olacağı apaçık ortada. Bu süreçten çıkma mücadelesinin nereye varacağını görüyoruz. İzlemesi çok eğlenceli bir film, ancak aynı oranda ağır ve rahatsız edici. Sungu Çapan bu filmin kritiğinde şunları söylüyor: “...Van Groeningen, Gunther’in hikâyesini, içerdiği insani özellikleri öne çıkararak, didaktik yavanlığa düşmeksizin anlatıyor...”
‘İŞE YARAR BİR ŞEY’
Yönetmen Pelin Esmer’in senaryosunu yazar Barış Bıçakçı’yla birlikte kaleme aldığı “İşe Yarar Bir Şey”, 2017 yapımı. Şair ve avukat Leyla ile oyuncu olma hayalleri kuran genç hemşire Canan, Mavi Tren’de tanışıyorlar. Leyla, 25 yıl sonra lise arkadaşlarıyla buluşmaya, Canan ise doktor üstünün verdiği bir görevi yerine getirmeye İzmir’e gidiyorlar.
Film, etkileyici tren sahneleriyle dikkat çekiyor. Öyle ki tren yolculuğu yapasınız geliyor. Yolculuğun sonunda Canan’ın bir insanın kaderini belirlemekle ilgili aldığı görevin yaşanma ihtimaline karşı koyamayan Leyla, Canan’ın peşine takılıyor... Sungu Çapan filmi şöyle anlatıyor: “...Kabaca iki bölümde geçen filmin belirgin bir atmosfer kurmanın üstesinden gelen ve usta yönetmen dokunuşları içeren tren bölümü, sinemamızdaki belki de en başarılı tren çekimlerinden oluşuyor. Yalın ve yer yer şairane bir üslup da tutturan filmin, edebi göndermelerle bezeli diyalogları da oldukça iyi ve ikna edici...”
MUBI’nin vizyonunda İstanbul Film Festivali seçkisi dışında da şu an çeşitli filmler bulunuyor. Bunlardan bazıları şöyle: “Kare” y: Ruben Östlund, “Laurence Anyways” y: Xavier Dolan, “Surf Nazis Must Die” y: Peter George, “Hoffmann’ın Sihirli Masalları” y: Michael Powell...