'Sakıncalı' sevgi
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın resimlerini çizdiği kartın üzerine ‘sizi seviyoruz’ yazan mahkûmun mektubu sakıncalı bulundu.
cumhuriyet.com.trCHP Avusturya Birliği’nin davetlisi olarak Viyana’ya gelen CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, katıldığı bir konferansta Türkiye’deki OHAL’in getirdiği hukuksuzlukları anlattı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL’in sürdüğünü ve ne zaman kalkacağını kimsenin bilmediğini belirten Yarkadaş, “AKP, Türkiye’yi OHAL adı verilen keyfiyet rejimiyle yönetmeyi ve iktidarı bu yolla elinde tutmayı düşünüyor” dedi. OHAL’in iktidarın uygulamaları yüzünden tam bir keyfiyet rejimine dönüştüğünü de belirten Yarkadaş, buna bağlı olarak cezaevlerindeki hak ihlallerinin arttığını da belirtti. Yarkadaş, konuşmasını verdiği bir örnekle sürdürdü: “Bolu Cezaevi’ndeki Ayberk Demirdöğen adlı tutuklu, işlerinden haksız ve hukuksuz bir biçimde atılan Nuriye ve Semih’in Edirne Cezaevi’ndeki avukatı Ergin Gökoğlu’na bir yeni yıl kartı yollamak istiyor. Tutuklu, kurşun kalemle Nuriye ve Semih’in resmini çizdiği kağıdın üzerine ‘Sizi seviyoruz’ diye yazıyor. Ve bu kart, cezaevi tarafından ‘sakıncalı’ bulunduğu için postaya verilmiyor. OHAL, her şeyi olduğu gibi insanların birbirini sevmesini de yasaklıyor.” Resmî çizen tutuklunun, ‘sakıncalı’ bulunan kartı TBMM’deki adresine yolladığını belirten Yarkadaş, “Bu kartı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e yolladım ve insanların birbirini sevmesinde hangi sakıncanın bulunduğunu sordum” dedi.
Amaç susturmak
Keyfiyetin ve yasa tanımazlığın devletin tüm kurumlarında hakim olduğunu belirten Yarkadaş, bunun son örneğinin AYM’nin Mehmet Altan ve Şahin Alpay’la ilgili verdiği tahliye kararının yok sayılması olduğunu söyledi. Yarkadaş, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Demokrasi ile diktatörlükleri birbirinden ayıran temel farklardan biri, demokrasinin denetlenebilir, diktatörlüğün ise denetlenemez bir rejim olmasıdır. Şu an AKP iktidarının uygulamalarını ve anayasaya aykırı eylemlerini denetleyebilecek bir kurum yoktur. Cumhuriyet Gazetesi çalışanları Akın Atalay, Ahmet Şık ve Murat Sabuncu aylardan bu yana tutuklu. Başka Cumhuriyet, Sözcü, Evrensel ve Birgün olmak üzere tüm muhalif yayınları susturmak istiyorlar. Çünkü halkın kendi gerçekliğiyle yüzleşmesinden korkuyorlar"
Dayanışma’yla dayanışma çağrısı
Nuriye ve Semih İçin Dayanışma dün İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla 4 Ağustos 2017 günü, açlık grevindeki akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça için yapılan eylemde gözaltına alınan ve haklarında dava açılan 33 kişinin yargılanacağı 19 Ocak tarihindeki davaya çağrı yaptı. Basın açıklamasını Nuriye ve Semih İçin Dayanışma üyesi Ülkü Gündoğdu okudu. Hak ve özgürlüklerle ilgili karanlık bir süreçten geçildiğini belirten Gündoğdu, bu gidişe cesaret ve kararlılıkla dur diyeceklerini söyledi. Gülmen ve Özakça’nın açlık grevinin 316. gününde olduklarını hatırlatan Gündoğdu, “Açlık grevinin 149. gününde Süreyya Operası önünde haftalardır süren yürüyüş etkinliğimiz polis kuşatması ile karşılaştı ve her hafta toplandığımız alan, bir işkence alanına dönüştürüldü. Polis saldırıları sonucunda 33 kişi gözaltına alındı. Polis şiddeti, işkence uygulamaları sokakta, polis otosunda ve gözaltında devam etti. Vatan Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldükten sonra 33 dayanışmacı serbest bırakıldı. Daha sonra arkadaşlarımız hakkında dava açıldı. 33 kişi 19 Ocak saat 10:00’da Anadolu Adliyesi’nde yargıç karşısına çıkacak. Herkesi bu duruşmaya bekliyoruz” dedi