Sahte Kahraman Petraeus...
cumhuriyet.com.trABD’li general, yüz kızartıcı eylemleri ve el attığı her işte türlü yanlışları nedenleriyle, istifasını beklemek yerine görevlerinden çoktan alınmalı, daha da öte azledilmeliydi.
CIA Başkanı Gen. David Petraeus olayını “kahraman bir askerin bir kadın nedeniyle zorunlu istifası” biçiminde değerlendirmek temelden yanlıştır. “Yazık oldu değerli adama!” yaftası, yalanlar dizisinin yanıltıcı ama yeni bir halkasıdır. ABD hükümeti, medyası ve seçkinlerinin böylesine sunumu yalnız yanlış değil, temel bir kuyruklu yalanı paylaşıp kamuoyunu aldatmaktır. Askeri giysisi Hollywood oyuncuları gibi parıltılı olan bu generalin mesleğinde dâhi, özverili kahraman ya da ABD’yi Irak’ta ve Afganistan’da düzlüğe çıkarmış olan becerikli yönetici olduğu koca bir palavradır. Bu Amerikan generali bir aktöre yoksulluk, yasadışılık ve beceriksizlik örneğidir. Tüm yaptıkları herkes için felaketler yumağıdır. Simgelediği ulusun adını çoktan daha da kötüye çıkarmış, gittiği yabancı ülkelerde türlü acımasızlıkların başını çekmiştir.
Asker olmak
Konuşulması gereken bir kadınla ilişkisi değildir. Asker olarak yaptıkları sıradan ama onurlu kişinin yapmaması gerekenlerdir. Bundan yalnız Kuzey Irak’ta subaylarımızın başına çuval geçirtmesini kastetmiyorum. Eşsiz Atatürk’ü yetiştirmiş olan asker ocağımızın bu onur kırıcı olaya daha o zaman gerekli tepkiyi göstermemesi bizim için de utanç vericiydi. Askerlikten istifa ettiği zaman bile Anadolu’daki İngiliz görevlilerinin tutuklanmasını ilgililere yazan Mustafa Kemal’in yaptığı gibi, aynı sayıdaki Amerikan askerini biz tutuklayabilirdik. Şanlı bir ulus olduğumuzdan, yabancının başına kuşkusuz çuval geçirecek değiliz. Onu uygarlıktan payını alamamış uluslar yapar.
ABD’li general, yüz kızartıcı eylemleri ve el attığı her işte türlü yanlışları nedenleriyle, istifasını beklemek yerine görevlerinden çoktan alınmalı, daha da öte azledilmeliydi. Bu adamın nesi “bulunmaz kurtarıcı”, yaptığı hangi iş “kahramanca”? Günde birkaç yüz sivil öldürtmesi, tutuklulara insanlık dışı işkenceler yaptırması, sürekli baskı uygulaması, savaş hukukunu art arda çiğnemesi ya da rüşvet dağıtması mı? Onun buyruğu altındaki bir keskin nişancının bir CNN televizyonunda “Dün Irak’ta 146 sivil öldürdüm” diye övündüğünü kulağımla işittim, gözümle gördüm. Irak’tan, ardında bölünmüş ve iç savaş ortamında bir ülke bırakarak, Afganistan’a gitti ve orayı da kendine benzetti. Orada Sovyetler bile kadınlara işler yaratılmasına, genç kuşakların okula yollanmasına öncülük etmişlerdi. Irak’tan ayrılırken kimi iyi birikimler kökten yıkılmış, yerlerine her gün patlayan barut fıçıları yerleştirilmişti. Petraeus’un mirası şu: Süren şiddet, kan gölleri, onarılmaz yıkım, iç savaş altyapısı sorunlu gelecek... Öne çıkarılmayan gerçekler Petraeus’un bunlardaki payı.
Yargılanmalı
Oysa, bu adam Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalı. ABD bu kapıyı da kendi suçluları için çoktan kapadı. Petraeus’un başka hiçbir yerde uygulanmaması gereken bu yaptıkları ancak yüz kızartır. Ama Obama artık adam akıllı yara almış küresel imparatorluğunu bu türlü canilerle sürdürmeye çalışıyor. Afganistan’da askeri de artırdı, Pentagon’a parayı da. Şimdi uğraşı uzaya silah yerleştirmek. Bu girişim ateşle oynamaktır. ABD’nin hiçbir gelişmiş silah üstünde tekeli olamaz. ABD iki sivil Japon adasını 1945’te atomla bombaladıktan sonra, Pentagon’un kurucusu Leslie Groves, “Ruslar daha 10-20 yıl atom bombası yapamaz” demişti. Oysa, Sovyetler bu sözden tam iki gün önce ilk bombalarını gizlice patlatmışlardı. Eski Başkan Wilson da “dünyayı kurtaracağını” söylemişti; kendini bile kurtaramadı. ABD Vietnam’dan da yenilerek çıktı; Afganistan’da da büyük ölçüde Petraeus’un sayesinde, insanlık dışı eylemlerle karmaşık ama yenik durumdadır.
Amerikan halkı da şimdilik bir şeylerin ters gittiğinin farkında. Hükümet ve medya bu tersliklerin ardındaki büyük gerçekleri gizlemekten başka bir şey yapmıyor.