Sahneleri bıraktı müzik öğretmeni oldu
Müzikle küçük yaşta tanışan ve sahne alarak şarkılarını seslendiren Duygu Rüzgar, şimdi öğretmen olarak atandığı Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde müzik aşkını öğrencilerine aktarıyor.
cumhuriyet.com.trHenüz 3 yaşlarındayken ailesinin müzikle olan ilgisiyle şarkı ve türkülerle tanışan Sivaslı Duygu Rüzgar (33), yıllar geçtikçe müziğe sımsıkı sarılarak bu alanda eğitimler almaya başladı. Rüzgar, 15 yaşından itibaren çeşitli organizasyonlarda sahne alarak kendisini geliştirdi, öğrenimini ise 2007 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nden mezun olarak tamamladı. Ardından 7 yıl boyunca özel sektörde hizmet veren ve bu sırada gruplarla sahne almaya devam eden Rüzgar, profesyonel müzik hayatını 1 Ocak 2013 tarihinde çıkardığı albümle taçlandırdı.
Hayalindeki öğretmenlik için Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuran Rüzgar, 2014 Eylül atamalarında Hakkari'nin Yüksekova ilçesine atandı. Rüzgar, Yüksekova'ya gelerek TOKİ Anadolu Lisesi'nde müzik öğretmenliği görevine başladı. Çalışmaları ve ilçeyle ilgili düşüncelerini paylaşan Rüzgar, Yüksekova'ya ataması yapıldığında herhangi bir tedirginlik yaşamadığını, müzikle ilgilendiği için kültürlere açık olduğunu ve bu nedenle de ilçeye gönül rahatlığı içerisinde geldiğini ifade etti.
Geldiğinde ilçeyle ilgili olumlu düşüncelerinde haklı çıktığına sevindiğini kaydeden Rüzgar, halkı cana yakın, keyifli ve yardımsever bulduğunu, bunun kendi motivesini arttırdığını ve adapte olmasında yardımcı olduğunu vurguladı.
Rüzgar, şöyle devam etti:
"İlişkiler ve arkadaşlıklar konusunda hiçbir sorun yaşamadım. Gayet keyifli bir ortamda olduğumu düşünüyorum. Ailede herkes zaten müzikle ilgileniyor. 3-5 yaşlarındayken evde oturup şarkı türkü söylüyormuşum. 15 yaşından itibaren de düzenli olarak sahne almaya başladım. Kültürel açıdan bakıldığında ve evrensel olarak değerlendirildiğinde müzikten daha çok keyif almaya başlıyorsunuz. Yani başka yöreler, dünyada farklı yerleri ve kültürlerini öğrenmek istedim. İçerisine girdikçe daha fazla keyif almaya başladım. Yüksekova'ya gelişiminde nedenlerinden birisi budur. Öğretmenlik yaparken çocuklarla o duygusal beslenmeyi yaşıyorsunuz ama bir taraftan da kültürel bir tatmin söz konusu oluyor."
Sokakta yürürken türkü mırıldanan insanları ve türkülerini merak ettiğini, türkünün hikaye, ne zaman okunduğu veya yakıldığını öğrenmek istediğini anlatan Rüzgar, bölgede havaların ısınmasıyla köyleri gezerek bu türkülerle ilgili bilgiler toplamak istediğini söyledi. Hayatın kendisini sunduklarıyla yetinmediğini anlatan Rüzgar, "Müzikle ilgileniyorum diye popüler bir insan olmama gerek yok. Müziği yaparken çok fazla dayatılanın yerine hissettiğimi yaşamak istiyorum. Bunu da ancak kendi hissettiğim müziği yaparak yaşayabilirim. Eğer işin içerisine bir popülarite girerse ben gerçekten haz alamayacağımı düşünüyorum. İlgilendiğim, uğraştığım alan zaten popülarite ile yan yana olamaz. Mümkün olduğunca kültürel aktarım amaçlı müziğin içerisindeyim. Müzik öğretmenliğini de tercih etmemdeki en büyük neden bu" şeklinde konuştu. Öğrencilerine farklı müzikleri tanıtmaya, müziğin evrenselliğini anlatmaya çalıştığını aktaran Rüzgar, bu şekilde çalışmanın faydalarını görmeye başladığını, öğrencilerinin başka müzikleri duydukları zaman sevdiğini dile getirdi.
ALBÜMDEKİ PARÇALAR, ÖĞRENCİLERİN DİLİNDE
Rüzgar, okuldaki öğrencilerin dinlediği müziklerin belli bir standardı olduğunu, belli isimlerin dışına çıkamadıklarını fark ettiğinde bunu değiştirmek için elinden geleni yaptığını belirterek, öğrencilerinin farklı müzikler dinlediklerinde verdiği tepkileri ölçmeye çalıştığını ifade etti. Müziğin dili, dini, ırkının olmadığını fark eden öğrencilerin, ön yargılarından kurtulmaya başladığını da vurgulayan Rüzgar, şunları konuştu:
"Bu anlamda ne kadar çok öğrencimin algısını değiştirip, müzikal anlamda daha geniş düşünmelerini sağlayabilirsem o kadar başarılı olduğumu addederim. Çocuklara, şarkılar, marşlar söyletmek dışında kendi kültürlerine ait eserleri de birlikte çalışıyoruz. Mesela benim albümüm olduğunu biliyorlar ve albümümdeki eserleri ezberlediklerini gördüm. Bazen duygulanıp ağladığım bile oluyor. Bunun dışında bir nevi ablalık yapmaya çalışıyorum onlara. Onlarla sıkıntılarını paylaşıyorum. Bir ihtiyaçları olduğunda elimden geldiğince yol gösterici olmaya çalışıyorum. Sıkıntılarına ortak olduğum zaman ben de duygusal anlamda tatmin oluyorum."