Sahne sahne destan: CSO'dan 29 Ekim konseri

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konserinde, her bir nota çetin mücadelenin olduğu döneme götürdü.

SELDA GÜNEYSU

“Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet ile başlattığı “kültür devrimi”nin öncü kurumlarından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası da (CSO) 29 Ekim’e sayılı günler kala bir konser gerçekleştirdi. Ancak bu konserin, CSO’nun diğer konserlerinden bir farkı var. Dünyaca ünlü şair Nâzım Hikmet’in, 1900’lü yılların henüz başında, emperyalistlerin saldırısı altında bulunan Türkiye’yi, milletiyle karış karış anlattığı o ünlü ‘Kuvay-i Milliye Destanı’, ünlü yazar Turgut Özakman’ın ‘Kurtuluş - Cumhuriyet’ filmleri için bestelenen, ünlü besteci Muammer Sun’un imzasını taşıyan müzikleriyle birleşince, konserde, Anadolu’nun kurtuluş tarihi de sahne sahne canlandı dinleyicilerin gözünde.

Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçıları İpek Çeken, Sinan Pekinton, Gaye Filiz Alacacı ve Olcay Kavuzlu’nun, ‘Kuvay-i Milliye Destanı’ndaki, “Ateşi ve ihaneti gördük/ve yanan gözlerimizle durduk/bu dünyanın üzerinde./İstanbul 918 Teşrinlerinde/İzmir 919 Mayısında/ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar/Mayıs ortalarından/Haziran ortalarına kadar/yani tütün kırma mevsimi/yani, arpalar biçilip/buğdaya başlanırken/yuvarlandılar...” dizeleriyle bütün salonu adeta “mücadele dolu o yılların atmosferi” esir aldı. Şef Cem’i Can Deliorman’ın yönettiği CSO sanatçılarının enstrümanlarından salona yayılan her bir notada da izleyiciler, “yoksul, kimsesiz bırakılmış o Anadolu insanının kederli yüzlerini” gördü. Sun’un, “Kurtuluş - Yenilgi - Hüzün” bestesinin seslendirilişinde, Anadolu’nun İngiliz, Fransız, Yunan, İtalyan askerleri tarafından işgalini, o askerlerin üniformalarıyla Anadolu kentlerinde yürüyüşünü betimledi. ‘Kuvay-i Milliye Destanı’nda geçen ‘Karayılan Hikâyesi’nde hem hüzünlendi, hem ‘kızdı’ Bozkırı sahipsiz bırakanlara. Ankara Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından, soprano, Görkem Ezgi Yıldırım’ın sesinde, “kendisini buldu.” İşgale, haksızlığa, sömürüye çığlık atıldı...

‘Bozkırın sesi Atatürk’

‘Mavi Gözlü Dev’in, Sun’un “Cumhuriyet - Bozkırın Sesi” bestesiyle anlatıldığı anda ise salonu dolduran tüm sanatseverler tek bir yöne doğru çevirdi başını. Sahnenin tam ortasına... İki Türk bayrağıyla birlikte asılı duran Atatürk posterine... Sonra peşi sıra Nâzım Hikmet’in kalemiyle tarihi Amasya, Erzurum, Sivas kongrelerinde yaşananlar bir bir tasvir edildi. “Amerikan mandası” isteyenlere, “Kurtuluş - Denizlerin Şarkısı” ve “Kuvay-i Milliye - Manastırlı Hamdi Efendi” ezgileriyle “karşı çıkıldı.” Sonrasında ise “umuda yolculuk başladı; CSO salonundan, Anadolu içlerine yayılan.” İnönü Savaşları, Sakarya Meydan Muharebesi ve derken Büyük Taarruz geldi gözler önüne. “Zafer kazanan Anadolu”, konserin sonunda, “İzmir Marşı’yla” betimlenirken, salonu dolduranların coşkusu Nâzım’ın “Bu davet bizim” davetine eşlik etti