Sahne kadınların
Piyanist, besteci ve vokalist Selen Gülün’ün ‘Kadınlar Matines’ iprojesi İstanbul Caz Festivali kapsamında bu akşam 19.00’da Zorlu PSM’de dinleyciiyle buluşuyor
Dilek ŞenBesteleri dünyanın pek çok orkestrası tarafından çalınan, piyanist ve vokalist Selen Gülün’ün “Kadınlar Matinesi” projesi İstanbul Caz Festivali kapsamında bu akşam 19.00’da Zorlu PSM’de dinleyiciyle buluşuyor. Gülün’ün projesi olarak 2011 yılında Donne in Musica Vakfı’nın, Türkiye’de kendi müziğini üreten kadın müzisyenlerin işlerinden derleme yapılmasını istemesiyle başlayan “Kadınlar Matinesi”, geçen yıl bir albüme dönüştü. Kadınların üretimiyle genişleyen repertuvarıyla kalıcı hale gelen proje ile, her konserde kendi müziğini seslendiren en az iki kadın müzisyen sahneye çıkıyor. Müzisyenlerin bugün artık tamamen kadın müzisyenlerden oluşması ise zamanla kendiliğinden gelişmiş. Gülün, kadın dayanışmasıyla günden güne büyüyen bu projeyi, “Projenin özü kendi müziğini üreten ve albüm yapmış kadınları sahneye taşımak. Yani ben alternatif müziği sahneme taşıdığımda kendi müziğime de bir şey katmış oluyorum. O kişinin yaptığı müzik benim kitlemle de buluşuyor böylece. Bunu ben önemsiyorum tabii, bir arada durmanın daha iyi bir yöntemi olamaz” sözleriyle anlatıyor.
‘Sahnede bağırarak şarkı söylemek’
Gülün, başlarda böyle bir derleme yapmak için yeterli esere ulaşamadığını söylüyor: “2011 yılında kendi müziğini üretmiş, kendi müziğini çalan kadın o kadar azdı ki! Seçkideki parça sayısı 7’yi geçemedi, biz de İtalyan müzisyenlerle çaldık. Sonra Türkiye’deki kadın ozanların üretimleri inanılmaz bir sayıya ulaştı. Bir kişiysen çok zor; ama üç beş olduğunda sayı artmaya başlıyor. Rol modeller artıyor, yalnız olmadığını görüyorsun.” Gülün, kadın üretimlerindeki çoğalmayı baskıcı ortamlarda kendi sözünü söyleme ihtiyacına da bağlıyor: “Sahnede şarkını bağırarak söylemek, bir kitabı bastırmaktan çok daha aktarımcı bana göre. Aktarmak için de artık ‘Yeter artık’ diyen bir pozisyona gelmeniz lazım.”
Değer Deniz’in anısına
Kadınlar Matinesi’nin bir projeden albüme dönüşmesi kararı ise müzisyen Değer Deniz’in 5 Mayıs 2015’te evine giren bir erkek tarafından katledilmesinin ardından alınmış. “Değer’le cinayetten iki ay evvel, 8 Mart’ta sahne yapmıştık. Çok heyecanlıydık, birlikte başka şeyler yapacaktık. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’yla çalışıyordum uzun süredir, tabii kendi evinden vurulacağını düşünmüyorsun. Kişisel olarak çok ağır bir sarsıntı geçirdim. Özellikle sonrasında konuşulan konular; zaten müzisyenmiş, zaten Beyoğlu’nda tek başına yaşıyormuş. Akıllara zarar bu söylemler ‘Şimdi değilse ne zaman’ dedirtti ve A.K. Müzik’in albüm fikri hayata geçti.”
‘Kadınlar Matinesi ismini bile eleştirdiler’
Kadın müzisyenin sahnedeki varlığının önemine vurgu yapan Gülün, albüm aşamasında yaşadıkları zorlukları da şöyle anlatıyor: “Albüm aşamasında da toplumsal baskı nitelikli şeyler oldu. ‘Kadınlar çalamaz’ başlığı altında direkt söylenmese de ‘A, siz bayağı çalabiliyorsunuz’ diyerek şaşırıyorlardı. Röportajlarla insanlara ulaştık, ama dinleyiciye ulaşmada zorluk çektik. ‘Kadın kadının kurdudur’ deyip ‘Kayıt esnasında kavga ettiniz mi’ diye sordular. Kadınlar Matinesi ismini dahi eleştirenler, değiştirmemizi isteyenler oldu, çünkü bunu bir aşağılama olarak aldılar. O algılara göre, matine en düşük eğlence şeklidir. Halbuki matine; kadınların bütün streslerini attıkları, bir araya gelip istedikleri gibi kendilerini ifade ettikleri bir ortamdır ve bu kültüre aittir.”