Sahi biz ne yiyoruz?
Son günlerin en büyük sorusu; "Ne yiyoruz?" İşte uzmanlardan yanıtları...
cumhuriyet.com.tr“Ne yiyoruz?” Bu soru önemli çünkü en temel ihtiyaçlarımızdan biri beslenme ve aldığımız gıdalara güvenimizi yitirdik. Her gün farklı bir haber alır olduk. Tavuklara hormon veriliyor, sebze meyvelerde kimyasal tarım ilaçları kalıyor, bal diye yediğimiz şey gün geçtikçe baldan uzaklaşıyor. Öyle ki bugünlerde işin ucu kaçmış durumda. Karnımızı doyurduğumuz ve beslendiğimizi düşündüğümüz bu gıdalar belki de her geçen gün daha fazla kuyumuzu kazıyor. O yüzden sağlıklı bir tarım politikası şart. Ancak aynı zamanda bilinçli bir tüketici olmak da gerekiyor. Ne yediğimizi bilmeli, neyi ne kadar tüketeceğimizi öğrenmeliyiz. Biz de son dönemden hareketle ne yediğimizi gıda mühendisi ve Gıda Güvenliği Derneği danışma kurulu üyesi Prof. Dr. Artemis Karaali ile yediklerimizin bize etkilerini de İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü'nden Prof. Dr. Pınar Saip ve Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Yavuz Dizdar’la konuştuk.
Anlattıkları oldukça ilgi çekici.
* “Ne yiyoruz?” son dönemde önem kazanan bir soru haline geldi. Artık hepimiz ne yediğimizi sorguluyoruz çünkü güven duymuyoruz. Peki yaşadığımız çağın getirdikleriyle aslında biz ne yiyoruz?
- Dünya genelinde birçok demografik ve sosyal değişiklik oldu. Hemen her ülkede kırsal kesimden büyük kentlere göçenler, tarımla uğraşmaktan ve gıdalarını evde üretmekten mecburen vazgeçtiler. Kadının çalışma hayatında daha çok yer alması, onu geleneksel “gıda üreticisi” statüsünden, artık hazır gıdaların tüketicisi konumuna getirdi. Ayrıca teknolojik gelişmeler, hayatımızda daha önce var olmayan “gıda ışınlama”, bitkilerin genetiğini değiştirme, hayvancılıkta ve bitki yetiştirmede verimin arttırılması amacıyla hormon kullanımı ve mikrodalgaların mutfaklarımıza girmesi gibi bir çok yeniliği de beraberinde getirdi. Elbette Türkiye de bu gelişmelerin dışında kalamadı. Modern teknolojilerle üretilen tarımsal ürünler, yepyeni kimyasal maddelerle daha dayanıklı hale getirilmiş besinler, her biri birer inovasyon sayılabilecek yeni yöntemler ve farklılaştırılmış formüllerle üretilen mamul gıdalar artık mutfaklarımızda.
* Bu değişimler neticesinde gıda güvenliği anlam kazanıyor. Nasıl tanımlamak gerek gıda güvenliğini ve önemini?
Günümüzde gıda sanayiinin geliştirdiği çok sayıda modern kalite yönetim stratejileri ve etkili gıda güvenliği uygulamaları, artık özellikle mikrobiyal besin zehirlenmeleri gibi gıdalarla gelen tehlikelerin gerçekleşme sıklığını çok azalttı. Ancak buna karşın bahsettiğim teknolojik yeniliklerin beraberinde getirdikleri ve daha önce tüketicilerin hiç bilip tanımadığı bazı yepyeni gıda riskleri de yeni yeni ortaya çıkmaya başladı.
* Nedir onlar?
- İnsanoğlu bildiğinden değil, bilmediğinden korkar. Yeni risklerin onlara gerekli düzeyde tanımlanmaması rahatsız ediyor. Tehlike ve risk kavramları farklı. Gıdalara ilişkin tehlikeler, sağlık bakımından olumsuz etki yaratma potansiyeli bulunan, biyolojik, kimyasal veya fiziksel etmenlerdir. Gıda riskleri ise, sağlık üzerinde olumsuz etkisi olabilecek herhangi bir tehlikenin, “gerçekleşme olasılığı” ile, “insan üzerinde olabilecek olumsuz etkisinin şiddeti” arasındaki fonksiyonel ilişki olarak tanımlanır. Gıda bilimi ile uğraşan bilim insanlarının, bugün var olduğu bilinen her bir tehlikeyi iyi tanımlayıp, her biri için olasılık ihtimali ve kişiler üzerindeki olumsuz etkilerinin şiddetini önceden tahminleme aşamalarından oluşan risk değerlendirmelerini yapma zorunlulukları var.
* Avrupa'ya ihraç edilen meyve ve sebzelerde yüksek oranda kimyasal çıkıyor, kimyasal tarım ilaçlarının meyve ve sebzelere etkisi konuşuluyor, balda sahtecilik, süt ve süt ürünleri, zeytinyağı, meyve sularında yüksek şeker oranı, tavuklardaki hormon ve aslında belki de bilmediğimiz pek çoğu. O yüzden sağlıklı veri çok önemli. Peki kimyasal tarım ilaçlarının kullanımını açıklamak gerekirse, nedir işin aslı?
- Tarımda kimyasal madde kullanılmasının gerekçesi, ürünün toprakta böcekler, küfler ve benzeri pestler tarafından telef olunmamasını sağlamaktır. Aslında gıda yeterliliğinin sağlanmasında çok önemli bir işlevi var. Ancak tarımsal ürünlerde doğru ilacın insan sağlığına zarar vermeyeceği toksikolojik testlerle kanıtlanmış dozlarda kullanımı gerekiyor. Bunları gözetmek için ülke genelinde Gıda ve Tarım Bakanlığı tarafından çeşitli izleme çalışmaları aslında rutin programlar halinde uygulanıyor. Ayrıca zirai ilaçların satışı da yeni yasalarla reçeteye bağlanarak bu konuda olumlu bazı gelişmeler sağlandı. Bu konuda tüketiciye düşen basit görev, izlenebilir ürün satışı yaptığını bildiği marketlere yönelmek.
* Tüm bu konuştuklarımız aslında belki de çok dile getirilmeyen yüzüydü madalyonun. Şimdi bu kadar konuşulur olması neyin göstergesi?
- Tüketiciler artık yediği içtiği ile ilgili karar verirken daha bilgili olmayı talep ediyor. İletişim kanalları çeşitli ancak burada bilimsellikten uzak olmamak gerek. Hiçbir şey siyah beyaz ayrımındaki kadar belirgin değil. Dolayısıyla gıda güvenliğini etkileyen konularda bilimsellik temel alınmalı, tüm paydaşlar tutarlı ve güncel bilgi sağlamalı. “Risk iletişimi”nde gıda bilimiyle uğraşanların yanı sıra, gerçek iletişim uzmanları da devreye girmeli.