Safranbolu ve Çevresinde Gezilecek Yerler

Safranbolu’yu son ziyaretimiz üzerinden henüz bir sene bile geçmedi. Son ziyaretimizde Cumartesi sabahı bir kahvaltı sonrası aniden karar verip hafta sonunu geçirmek için Safranbolu’ya doğru yola çıkmıştık. Bu seferise önceden planlanmış bir programımız var. Safranbolu Belediyesi’nin davetlisi olarak Safranbolu’yu ziyaret edeceğiz. Hem de pek çok Gezimanya yazarı ve blogger ile birlikte : )

cumhuriyet.com.tr

Safranbolu’yu son ziyaretimiz üzerinden henüz bir sene bile geçmedi. Son ziyaretimizde Cumartesi sabahı bir kahvaltı sonrası aniden karar verip hafta sonunu geçirmek için Safranbolu’ya doğru yola çıkmıştık. Bu seferise önceden planlanmış bir programımız var. Safranbolu Belediyesi’nin davetlisi olarak Safranbolu’yu ziyaret edeceğiz. Hem de pek çok Gezimanya yazarı ve blogger ile birlikte : )



Seyahate gelecek yazar ve blogger arkadaşlarımız ile Cuma günü öğlen saatlerinde Gezimanya Ofisi’nde buluştuk. Herkes birbiri ile tanıştıktan sonra çıktık yola. Şoförümüz Can Bey bize oldukça konforlu bir yolculuk sağladı.

Bir de bu kadar gezmeyi keşfetmeyi seven ve bu konuyu kendine iş edinmiş arkadaşlar ile seyahat edince 415 kilometre olan İstanbul – Safranbolu yolunun nasıl geçtiğini anlamadan saat 18.30 civarı vardık Safranbolu’ya.


Müzekent olarak anılan Safranbolu 1994 yılında UNESCO DÜNYA MİRAS LİSTESİ’ne dahil edilmiştir. Unesco’nun koruması altında olan Cinci Han’da konaklayacak olmamız da çok hoş bir sürprizdi. Sanırım Cinci Han veHamamı’nın methini duymayan yoktur.

Bölgede yetişmiş olan Kazasker Cinci Hoca tarafından 1645’te yaptırılan han ve hamam burayı zamanında İpek Ticaret yolunda bir durak haline getirmiştir. 2 kat ve 63 odadan oluşan yapı günümüzde otel olarak hizmet veriyor. Alt katında bir restoranı, en üst katında ise çok büyük olmayan bir seyir terası var.

Safranbolu denilince akla ilk gelen Safranbolu evleri olsa da Safranbolu İncekaya Su Kemeri, Kristal Teras, Tokatlı Kanyonu, Yörük Köyü, Bulak Mencilis Mağarası gibi pek çok doğal, kültürel ve tarihi mirası daziyaretçilere sunuyor.
Biz gezimize Safranbolu’nun merkezine 8 km mesafede olan Bulak Mencilis Mağarası ile başlıyoruz.



Toplam uzunluğu yaklaşık 6 km olan mağaranın sadece 400 metresi ziyarete açık. Türkiye'nin 4. büyük mağarası olan Bulak Mencilis Mağarası’na girmek için öncelikle 150 basamak çıkmanız gerekiyor. Ancak içinegirdiğinizde 3 milyon yaşındaki mağaraya hayat veren ışıklandırılmış büyüleyici güzellikteki sarkıt ve dikitler ile karşılaşacaksınız.


Vaktiniz olursan mağara girişinde ufak bir çay bahçesi işleten Mehmet Bey’in yerinde soluklanıp bir kahve için.
Sıradaki yer Kristal Teras. Yerden 80 metre yükseklikte 3 cm kalınlıkta camdan bir 4 teras. 75 ton ağırlığa kadar taşıyabildiği söylense de yine de güvenlik amacıyla aynı anda 30’dan fazla kişiyi almıyorlar.



Camlar biraz daha temiz ve az çizilmiş olsaydı üzerinden yürüyen kişileri çok daha fazla heyecanlandırabilirdi. Benzerlerini Grand Kanyon ve Shangai kulesinde de ziyaret etmiştim. Boşlukta yürüme hissi enteresan.



Türkiye’deki ilk örnek olan Kristal Teras’ın daha da etkileyen noktası buranın Tokatlı Kanyonu’nun muhteşem manzarasına hakim konumda olması. Yani en iyi selfie yapılacak yer : )
Tokatlı Kanyonu’na inmeden kısa bir yürüyüş sonrası 116 metre uzunluğundaki 6 kemerli İncekaya Su Kemeri’ni görüyoruz.



Bu bölge gerek doğa gerekse tarih açısından çok zengin. Safranbolu’nun merkezine 7,5 kilometre uzaklıkta yer alan su kemeri zamanında Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından Safranbolu’ya su taşıyabilmek içinyaptırılmış. Bununla bağlantılıdır ki kent merkezinde su kanalları çok sağlam ve neredeyse her köşe başında tarihi bir çeşme var.


İncekaya Kemeri’ni arkamızda bırakarak Tokatlı Deresi’nin ortasından aktığı Tokatlı Kanyonu’na doğru iniyoruz. Kanyona doğru indikçe ne bir araba sesi kalıyor ne de rahatsız edici başka bir ses. Tokatlı Deresi boyuncakeyifli bir yürüyüşe başlıyoruz.

Kanyonun bir ucu Tokatlı Köyü’nden başlıyor ve Safranbolu’da eski çarşının Gümüş mahallesine kadar devam ediyor.
Kanyon içinde isterseniz at ile de gezinti yapabiliyorsunuz.

Kanyonun içinden Kristal Teras’ın görüntüsü ise oldukça etkileyici.

Yaklaşık 1 saat süren keyifli yürüyüş adeta bizi kendimize getirdi : )

Gelelim meşhur Safranbolu evlerine... Safranbolu’nun simgesi olmuş olan bu evlerin en önemli özelliği hiçbirinin bir diğerinin ışığını kesmemesi. Türk-Osmanlı mimarisi son derece güzel özetleyen bu evlerinbüyüklükleri genelde içinde yaşayan nüfusa göre değişiyor.


İlk katı taşlık, diğer katları ahşap olan tarihi evlerde 3 nesil bir arada yaşarmış. Her evde geniş bir orta salon ve bu salona açılan ufak odalar yer alır. Bu odaların her birinde ise bir çekirdek aile yaşarmış.

Bu evleri daha önce yazmış olduğum HAFTASONU SAFRANBOLU yazımda daha detaylı anlatmıştım.
Safranbolu evlerine en güzel örnek ise günümüzde bir müze olan ve içinde balmumu heykeller ile o dönemki yaşantıyı anlatan Kaymakamlar Gezi Evi. 3 katlı ve 7 odalı olan ev 1979 yılında restore edilerek bir dönemeğitim merkezi olarak kullanılmış ardından müzeye çevrilmiştir. Şu an bu müzeyi ziyaret etmek için girişte 3 TL ödüyorsunuz ve evin tabanına zarar vermemek için girişte galoş giyiyorsunuz.



Kentte diğer ziyaret edilmesi gereken yerlerden bir diğeri ise Hıdırlık Tepesi. Bu tepe kentin en güzel fotoğraflandığı yer. Bu nedenle özellikle hafta sonları kent sakinleri burayı dolduruyor. Ayrıca yeni evli çiftlerin de gelin-damat fotoğraflarında çok popüler bir arka fon.



Tepede yer alan sarı renk badanalı Eski Hükümet konağı ise 2006 senesinde Safranbolu Kent Tarihi Müzesiolarak hizmete açılmış. Vaktiniz olursa bu müzeye mutlaka uğrayın. Müzede Safranbolu’yu anlatan tarihieserleri ve belgeleri görebilirsiniz. Müzenin bir bölümünde Safranbolu’nun tarihi gelişimi kronolojik olarak sıralanırken bir başka bölümünde Safranbolu’da halen sürdürülmekte olan ve yok olmaya yüz tutmuşyemenicilik, semercilik, kalaycılık ve bakırcılık gibi pek çok zanaat canlandırmalar ile ziyaretçilere anlatılıyor.


Safranbolu’daki bir diğer ilginç yapı ise Lütfiye Cami olarak da bilinen Kaçak Cami. Bu camii Akçasu Deresi’nin en dar noktalarından biri üzerine inşa edilmiş. Yani Caminin altından dere akıyor da diyebiliriz.


Gelelim Safranbolu’nun çarşılarına…
Safranbolu Demirciler Çarşısı’ndaki demirciler ve bakırcılara mutlaka uğrayın. Safranbolu evlerinin kapı tokmaklarının imalat yeri de burası.



Hatta buraya kadar gelmişken mutlaka meşhur demirci ustası Kazım Madenoğlu’nu yerinde ziyaret edin.

Safranbolu Yemeniciler Arastası ise Safranbolu’nun en eski çarşılarından. 48 ahşap dükkânın yan yana sıralanması ile oluşan bölgede çok sayıda hediyelik eşya dükkanı var. Bunlardan cam üfleme işinden yemeniye, elyapımı sabunlardan el işi örmelere çok sayıda ürüne rastlayabilirsiniz.

Bu çarşıda bir de Arasta Kahve'de mola verip közde kahve içmeyi unutmayın. Kahve yanında Osmanlı Şerbeti, damla sakızlı su ve lokum ile birlikte servis ediliyor. Çok da lezzetli.

Son olarak da Safranbolu’dan ayrılmadan önce mutlaka merkeze 11 km mesafede yer alan Kültür Bakanlığı tarafından koruma altına alınmış olan Yörük Köyü’nü ziyaret edin.



Klasik Osmanlı Dönemini yansıtan mimariye sahip olan müze köyde içinde Leyla Gencer’in de bir evi varmış. Aynı zamanda bu köy halkı ile Cemil İpekçi ve Leyla Gencer’in yakın akrabalıkları varmış.
650 yıllık tarihe sahip olan köyde önce 150 senelik meşhur Sipahioğlu Konağı’nı geziyoruz. Bu gezimiz sırasında da Yörük kültürüne dair oldukça enteresan bilgiler ediniyoruz.

Ardından eski çamaşırhaneye gidiyoruz. Çamaşırhanede günümüzde farklı tarzdaki model Safranbolu evlerisergileniyordu. Bu çamaşırhane de yine Sipahioğlu ailesi tarafından yaptırılmış.



Bu kadar Yörük kültüründen bahsetmişken Yörük Sofrası’na uğramadan olmazdı. Köyün en popüler mekanı olan Yörük sofrasında yediğim gözlemenin tadını hala unutamıyorum. Yolunuzu hiç olmasa bile otlu peynirlibu gözlemeyi tatmak için buraya düşürün.

Safranbolu hakkında daha fazla bilgi : https://gezimanya.com/turkiye/safranbolu