Safaalan halkı: Kepçenin önüne de yatarız

Safaalan halkı 3. havalimanına malzeme sağlamak için kurulması istenen taşocağına karşı.

Dilek Şen

Kuzey Ormanları Savunması (KOS), Cengiz, MAPA, Limak, Kolin ve Kalyon inşaatın oluşturduğu ortaklığın 3. havalimanı inşaatına malzeme sağlamak için taşocağı açmak istediği Tekirdağ’ın Saray ilçesine bağlı Safaalan köyünde önceki akşam köylülerle forum düzenledi. Forum için Safaalan köy meydanında kahveye varıldı.

Foruma, köy muhtarı Mehmet Özmen, Saray Doğa Koruma Derneği üyeleri, Doğal Yaşamı Koruma Vakfı Kırklareli Şube Başkanı Nusret Türkkan ve köylüler katıldı. Muhtarın konuşmasıyla başlayan forum, KOS gönüllülerinin daha önceki direniş deneyimlerini ve kazanımlarını aktarmasıyla devam etti.

Direniş demeden direniş...

Köylüler, Safaalan’a 2005’te kurulmuş taşocağı nedeniyle ocağın yarattığı kirliliği ve ocaktaki patlama seslerini iyi bildiklerini ve köylerinde yeni bir taşocağına izin vermeyeceklerini söyledi. Yaklaşık 1500 kişinin yaşadığı köyün çoğunluğu, taşocağına karşı. Fakat bunun “direniş” adıyla tanımlanmasını istemiyor. Kahvedeki çoğu köylü, bu “karşı olma” halini devlete yönelik bir başkaldırıdan çok, şirketlere ve ranta karşı mücadele olarak tanımlamak istiyor. Köylülerden Metin Can, “Göğsümün gücüyle mücadele edeceğim. Bu ocağı buraya yaptırmayacağım” diyor. “Taş-ocağının hukuki süreçle önlenememesi durumunda ne yapacaksınız” sorumuza bir başka köylü, “Tankın önüne yattığımız gibi, kepçenin önüne de bayrağımızı alıpçıkarız. Gelmesinler” diye tepki veriyor. Köylülerden Adem Kahrıman, daha önceki taşocağında 1 yıl çalıştığını ve ocağın kısa vadeli iş imkânı sunduğunu belirterek, “Taşocağı bu köye asla hayır getirmez. Bir patlama bütün ormanlarımızı yok ediyor. Taşocağının vereceği işi hiç vermesin. Bürokrasiden gelenlerin bir tanesi taşın kırıldığı yere gelip patlamayı yerinde görmedi” diye ekliyor. Kahrıman, bölgede iki baraj olduğunu ve İstanbul’un suyunun da buradan gittiğini belirterek “Taşocağı kurulursa İstanbul’un suyu da kirlenecek” diyor.

Vekillerimiz nerede?

Genç bir köylü Murat Karatepe, “Biz devlete karşı değiliz, şirkete karşıyız” ifadelerini kullanıyor. Sedat Karatepe, ağabeyinin aksine resmi yollarla çözülmezse devletin de karşısında olacaklarını belirtiyor: “Bizi düşünmeyen devleti biz de düşünmeyeceğiz. Rant için parayla işleri çözüyorlar. Böyle giderse devlete karşı çıkmak zorunda kalacağız. Bir sürü kayalık alan varken neden ormanlık alanlar seçiliyor?” Tüm köylülerin ortak bir tepkisi var: “Tekirdağ milletvekilleri nerede? Bizim dertlerimizi yerinde görsünler.”

Kahvedeki forumun ardından kamp alanına dönen çevreciler, Safaalan için bundan sonra nasıl bir direniş planı gözetileceğini ve köylüler ile muhtarın taşocağına karşı vereceği mücadelenin nasıl büyütülebileceğine yönelik bir küçük forum daha yaptı. Kamp ateşi, sabah saatlerine kadar canlı tutuldu ve şarkılar söylendi: Gündoğdu hep uyandık, siperlere dayandık...