'Sadece 6 gazeteci tutuklu'
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tutuklu gazetecilerle ilgili olarak "Bu gazeteci olduğu iddia edilen 105 kişilik isim listesinde, bunlar aslında çoğu gazeteci falan da değil. Bu 105 kişilik listedeki isimlerden sadece 6 tanesinin sarı basın kartı var" dedi.
cumhuriyet.com.trAKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısının açılışında,gündemdeki konuları değerlendirdi. Konuşmasına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak başlayan Başbakan Erdoğan, yarın Mardin'de kutlamalar çerçevesinde yapılacak etkinliklere dikkati çekerek, ''Büyüyen Türkiye, Güçlenen Kadınlar konulu bir programla, Mardinli hanım kardeşlerimizle birlikte bu anlamlı günü en iyi şekilde değerlendireceğiz'' dedi.
Eşi Emine Erdoğan ve kızı Sümeyye Erdoğan'ın yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve eşiyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in Uludere'ye yaptığı ziyareti değerlendiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Irak sınırında, sınır ötesi meydana gelen elim hadisede çocuklarını, eşlerini kaybeden vatandaşlarımızla, özellikle oradaki hanım kardeşlerimizle hasbıhal ettiler, dertlerini paylaştılar, sorunlarını dinlediler. Buradan, Uludere'deki, Ortasu, Gülyazı ve Ortabağ köylerindeki kardeşlerime, misafirperverliklerinden, samimiyetlerinden, muhabbetlerinden dolayı bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Bir kez daha, o elim hadisede hayatını kaybetmiş kardeşlerimizi rahmetle yad ediyor, acılı ailelere sabır ve başsağlığı temenni ediyorum.''
'Bu süreç, milletimizden iki kez üst üste onay aldı'
AKP olarak, Türkiye'nin en önemli meselelerinden terör meselesini çözmek için uzun süredir büyük bir kararlılıkla gayret gösterdiklerini belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bizim, Kürt meselesiyle ilgili terör sorununa bakışımız en başından beri bellidir. Partimizin programını açtığınız zaman veya televizyon ekranlarında bizi izleyenler partimizin programını açtıkları zaman Güneydoğu, Doğu, Kürt Sorunu adına ne derseniz deyin bununla ilgili orada geniş bir şekilde bizim düşüncemizin ne olduğunu ne yapmak istediğimizi o kuruluştaki programımızda okurlar. Orada bunu görürler. Bizimki sonradan icat edilmiş veya sonradan gündeme gelmiş bir konu değildir ve daha sonra bu gelişerek, genişletilerek yaptığımız çalışmalarla 2005 Ağustos'unda Diyarbakır'da yaptığım konuşmayla adeta bir ivme kazanmıştır. Bu sorun 3 Kasım seçim beyannamemizde, ardından hükümet programlarımızda etraflıca ele almak suretiyle bunun çözümüne yönelik adımlar attık.''
''Biz, bize verilen desteği heba etmek niyetinde asla değiliz'' diyen Erdoğan, şöyle dedi: ''Kürt meselesi veya terör meselesi veya Güneydoğu, Doğu denilen olgu göründüğünden çok daha büyük, karmaşık, iç içe geçmiş bir sorunlar kümesidir. Ama bu ilanihaye devam eden bir süreç midir? Bunu da ben paylaşmıyorum. Çünkü biz burada ciddi mesafeler aldık; ciddi meseleler kat ettik. Peki mesele nedir? Mesele, eli silahlı bir terör örgütüyle mücadele meselesi değildir. Bunun siyasi boyutu var. olayın aslı budur. Bunun diplomatik, ekonomik boyutu var. Bunun güvenlik boyutu var. Bunun sosyolojik, psikolojik, kültürel boyutu var. Hep bunu anlattık. Bir de bu meselenin, istismar boyutu, çıkar boyutu, karmaşık bir uluslararası ekonomik ve uluslararası siyasi boyutu var. Buraya çok dikkat edelim. Yaklaşık 30 yıldır devam eden terör, birilerinin işine geldiği için, birilerine ciddi çıkar sağladığı için desteklenmiş, büyütülmüş, korunmuş ve kollanmıştır. Burada insan kaçakçılığı mı ararsın, var. Burada esrar eroin kaçaklığı mı istersin, var. Buradan çok ciddi imkanlar elde ediliyor. Burada silah kaçakçılığı mı istersin, var. Bunların hepsi bu işin içinde. Sadece yurt dışında değil, yurt içinde de siyaseti dizayn etmek, toplumu dizayn etmek adına terör bir araç, bir malzeme, bir taşeron olarak kullanılmıştır. Karşımızda sadece eli silahlı bir terör örgütü yok. Karşımızda aynı zamanda Türkiye düşmanlarına taşeronluk yapan bir örgüt var. Karşımızda uyuşturucu trafiğini yöneten, uluslararası karteller tarafından taşeron olarak kullanılan bir örgüt var. Karşımızda, ülke içindeki birtakım çeteler tarafından kullanılmış, ülke içindeki bazı karanlık odaklara taşeronluk yapan bir örgüt var. Türkiye üzerine emelleri olanların, siyaset üzerine planları olanların adeta kiraladıkları, ihale verdikleri, büyütüp besledikleri bir örgüt var. Nitekim bunların bir kısım liderlerinin paralarına Amerika'daki bankalarda el konulmuştur. Neden? Bu yüzden. Biz sadece dağdaki teröristle değil, işte onun arkasındaki bu kirli ellerle, onun arkasında, ipleri elinde tutan kirli odaklarla da mücadele ediyoruz.''
'Üç koldan AK Parti'ye saldırıya geçtiler'
Türkiye'de herkesin terörün bitmesini, bu meselenin çözülmesini istediğini, ancak silah tüccarlarının bunu istemediğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Uyuşturucu kartelleri bunu istemiyor. Türkiye'de istikrar, güvenlik, refah istemeyenler, bu meselenin çözülmesini istemiyor. Açık söylüyorum: Öldürülen teröristlerin, onlarla birlikte şehitlerimizin kanını siyasi istismar aracı olarak kullananlar da bu meselenin çözümünü istemiyor. Öyle ki sırf AK Parti bu meseleyi çözecek, başarı AK Parti'nin hanesine yazılacak diye, kendi şahsi hırsları uğruna meselenin çözümünü istemeyen kesimler var. MHP, bu süreçte bize destek vermedi. Neden? Ya siz şehit cenazelerinden rahatsız değil misiniz? Siz, ay yıldızlı bayrağa sarılmış şehit tabutlarının gelmesinden rahatsız değil misiniz? Bu ülkenin kaynaklarını tüketen, huzurunu bozan, kardeşliğini zedeleyen bu meselede destek vermeyeceksiniz de hangi konuda destek vereceksiniz? Aynı şekilde CHP, en başından itibaren bu meselenin çözümü için attığımız adımların karşısında oldu. Aynı şekilde BDP, istismar alanı ortadan kalkacağı için, beslendiği bataklık kurutulacağı için bu meselenin çözümünün tam karşısında oldu, çözüm süreçlerini sabote edecek söylemler içine girdi. O kadar ki yan yana gelmeleri tahayyül dahi edilemeyen bu 3 parti, 12 Eylül'de de 12 Haziran'da da tüm ilkelerini çiğneyerek ortak hareket ettiler. Elazığ'da, AK Parti'nin seçim kazanmasından korkan BDP'lilerin, MHP'yi destekleme gayretleri basına yansıdı. Aynı şekilde, Hakkari'de AK Parti mitingini tehdit yoluyla sabote eden BDP ve terör örgütü, Türk bayrağı olmaksızın CHP mitingine tam destek verdi. Seçim sonuçlarına baktığınız zaman CHP'nin kaçıncı sırada olduğunu göreceksiniz. Bu desteğe rağmen ikinci, üçüncü sıraya giremedi. Olayın nerelerden nasıl desteklendiği çok açık ortada. Meselenin çözülmemesi, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin başarıya ulaşmaması için üç koldan AK Parti'ye saldırıya geçtiler, birbirleriyle ittifak yaptılar.''
'Bu mesele, her şeyden önce bir insani meseledir'
''Bunların hiçbiri bizim için mazeret olamaz. Bunların hiçbiri bizim bahanemiz olamaz'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz bu yolda, MHP, CHP, BDP ile değil, aziz milletimizle birlikte yürüyoruz. Biz, gücümüzü milletten alıyor, milletin bize çizdiği istikamet doğrultusunda yürüyoruz. Defalarca ifade ettik. Bedeli ne olursa olsun, biz Allah'ın izni, milletimizin desteği ve hayır dualarıyla bu meseleyi çözecek, son nefesimize kadar da bu uğurda mücadele etmeye devam edeceğiz. Bakın bu mesele, her şeyden önce bir insani meseledir. Bu mesele, her türlü çıkarın, her türlü planın, projenin üzerinde, bir kardeşlik meselesidir. 1071'den bugüne kadar, yaklaşık bin yıldır, hatta çok daha eski tarihlerden bu yana, biz birçok badireyi birlikte atlattık. Dayanışmayla, kenetlenmeyle, birlik ve muhabbetle biz bu topraklarda kardeşlik hukukunu yücelttik. Kim hangi hesabı yaparsa yapsın, bizim bu kardeşliğimizi zedeleyemez. Kim hangi çıkarın peşinde koşarsa koşsun, bizim dayanışmamızı bozamaz, aramıza nifak sokamaz. Çünkü biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik.''
Uludere
Erdoğan, karşı karşıya kalınan bazı meselelere sadece gönül gözüyle, vicdan gözüyle bakıldığını söyledi. Gözünü çıkar ve ideoloji hırsı bürümediği, siyasi hırs kalbini karatmadığı takdirde insanın zihninden önce vicdanıyla düşündüğünü kaydeden Erdoğan, şunları dile getirdi: ''İşte Uludere'deki hadise bu anlamda çok büyük bir imtihan olmuştur. Uludere'de yaşanan acı, gönül gözüyle bakanlarla, gözünü hırs bürüyenleri çok net olarak birbirinden ayırmıştır. Biz orada yaşanan hadisenin acısını, sızısını yüreğimizde duyarken birileri acıyı fırsata dönüştürmek gibi insanlık dışı, vicdan dışı bir gayretin içine girmiştir. BDP ve CHP, kol kola girerek cenaze evini, acılar içindeki o köyleri birer siyaset arenasına, birer fırsat zeminine çevirmenin körlüğü, duyarsızlığı, vicdansızlığı içinde olmuştur. Uludere ile ilgili basın toplantısı yapan BDP milletvekillerinin kameraların önünde pervasızca kahkaha atmaları bunların ne denli vicdanlı olduğunu, ne denli gerçekten ruhsuz, taş kalpli, iki yüzlü olduklarının ispatıdır. Uludere meselesini bir siyasi rant malzemesi olarak kullanan CHP'nin bu noktada samimiyeti, daha doğrusu samimiyetsizliği ortadadır. Uludere'deki Ortasu, Güzelyazı, Ortabağlı kardeşim lütfen şundan emin olsun, onlarla birlikte Kürt kökenli kardeşlerim, onlarla birlikte 75 milyon şundan emin olsun; Uludere olayının aydınlığa kavuşturulması için ilgili kurumlarımız her türlü çalışmayı sürdürmektedir. Kimsenin kuşkusu, endişesi olmasın.''
'Bunların nasıl mikser görevi yaptığını çok iyi biliyoruz'
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, bazı kafe ve restoranlarda bulunan müzik kutularını hatırlatarak, atılan bir lira karşılığında seçilen şarkının dinlendiğini anlattı. Erdoğan, şöyle konuştu: ''Halk müziği, sanat müziği, özgün müzik, arabesk vesaire... Neyi seçersiniz bir lira karşılığı onu dinlersiniz. İşte şu anda tıpkı o bir lirayla çalışan müzik kutuları gibi manşet atan, köşe yazısı yayınlayanlar var. Jetonu alıyorlar manşet çıkarıyorlar. Jetonu alıyorlar köşe yazısı çıkarıyorlar. 28 Şubat sürecinde Washington'da fahri askeri ateşe gibi çalışan gazeteciler bugün demokrasi havarisi olarak, darbe karşıtı olarak arz-ı endam ediyorlar. O zaman neredeydiniz? 28 Şubat sürecinde attığınız manşetler, yaptığınız haberler, altına imzanızı attığınız provokasyonlar hafızalardan silinmedi. Siz milleti unuttu sanıyorsunuz ama milletimiz olup biten her şeyi çok iyi görüyor, çok iyi biliyor. Millet, bizler bunların nasıl mikser görevi yaptığını çok iyi biliyoruz. Biz bu provokasyonlara da aldanmayacağız, bu tehditlere de biz pabuç bırakmayacağız. Bu milletin, bu ülkenin meselelerini çözerek bu günlere geldik''
'Benim Kürt kardeşimi, bu ülkeyi seven bunlar mı?'
Başbakan Erdoğan, ''Kürt kökenli kardeşlerime, Kürt kökenli annelere bir kez daha sesleniyorum'' diyerek, şunları söyledi: ''Lütfen samimiyetimizi görün, gayretlerimizi görün, nasıl engellenmek istendiğimizi görün. Birileri, sizin çocuklarınızın kanı, sizin gözyaşınız üzerinden rant devşiriyor. Bunu lütfen görün. Terör örgütünde çocukların nasıl istismar edildiğini görün. Biz sizin 13, 14, 15 yaşındaki çocuklarınızın yerin 150 metre derinliğindeki mağaralarda nasıl yetiştirildiğini biliyoruz. Anneler olarak çocuklarınızın bu hale getirilmesinden memnun musunuz? Öyleyse el ele vereceğiz ve bu oyunu hep beraber bozacağız. Bu yetmedi, terör örgütü içinde nasıl infazlar yaşandığını görün, bilin. Terör örgütünün ülke içindeki çeteler tarafından, Türkiye düşmanları tarafından nasıl taşeron olarak kullanıldığını görün. Terör nasıl sizin çocuklarınızın kanıyla besleniyorsa, terör örgütünün uzantısı siyasetçiler de sizin gözyaşınızı, acınızı istismar ediyor. Bunu görün.
Değerli kardeşlerim, şunu sorun kendinize; 'Biz bunlara oyumuzu veriyoruz, desteğimizi veriyoruz. Peki bunlar bize ne verdiler, ne veriyorlar? Biz bunları belediye başkanı seçtik, belediye meclis üyeleri seçiyoruz. Biz bataktan, çamurdan, kanalizasyon pisliklerinden kurtulmadık. Peki biz bunları buralara niye getirdik?' diye bir sorun. Ahh benim Kürt kökenli kardeşim, anacığım, bacım, kardeşim ya siz buna layık mısınız? Yani Yüksekova'ya bu iktidar havaalanı yapacağı zaman bunun karşısına dikilen kim? Bunlar. Şırnak'a havaalanı yapacağız, karşısına dikilen kim? Bunlar. Iğdır'a havaalanı yapıyoruz, karşısına dikilen kim? Bunlar. Bu milleti seven, benim Kürt kardeşimi, bu ülkeyi seven bunlar mı? Ama siz halden memnunsanız o zaman söylenecek bir şeyim yok. Biz yine görevimizi ısrarla yapmaya, onlara rağmen yapmaya devam edeceğiz. Çünkü 780 bin kilometrekareyle bu topraklar Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarıdır. Bunu yapacağız.''
Türkiye'de gazetecilerin keyfi olarak tutuklandığı iddiası
Başbakan Erdoğan, AKP'nin milletin gayretleri ve hayır dualarıyla başarılarını sürdürdüğünü söyledi. Erdoğan, ''Bu desteklerinize devam edin. Elini öptüğümüz yüz yaşı aşkın ninelerin, annelerin hayır dualarını çok iyi biliyoruz. Zaten bu hareket, onlarla ayrı bir güç kazanıyor. Allah'ın izniyle biz engelleri aşacak, bu sorunu çözecek, terörü de inşallah minimize edeceğiz'' dedi. Türkiye'de bir sendikanın çok uzun süredir ülke içinde ve yurt dışında Türkiye'de gazetecilerin keyfi olarak tutuklandığı iddiasını yaydığını belirten Erdoğan, ''Türkiye;de bir sendika, çok uzun süredir, hem ülke içinde, hem yurtdışında kara bir propaganda yürütüyor. Bu sendika, Türkiye;de gazetecilerin keyfi olarak tutuklandığı iddiasını yayarak, Türkiye;nin imajını zedelemek, Türkiye;yi karalamak için çok yoğun bir gayret sarfediyor'' ifadelerini kullandı. Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu iddialara sarılarak, aynı şekilde Türkiye'ye çok büyük zararlar veren kampanyalarda görev aldığını vurguladı.
'Türkiye, bu kadar acziyet içinde bir siyasetçi görmedi'
Kılıçdaroğlu'nun, her fırsatta, özellikle de yurt dışında, ''Türkiye'de 100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu'' ifade ettiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Hatta biliyorsunuz, bir ara öyle ileriye gitti ki, 'İsrail'de tutuklu gazeteci olmadığını, Türkiye'de 100'den fazla gazetecinin tutuklu olduğunu' söylemek gibi bir gafın ya da gafletin altına imzasını attı. Daha geçtiğimiz hafta... Ey medya bunları iyi kaydedin, çünkü milletim en azından bunu iyi bilsin. Daha geçtiğimiz hafta Ramallah'ta iki Filistin televizyonunun kapatıldığını da kendisine bu vesileyle hatırlatmış olalım. Türkiye bugüne kadar çok siyasetçi gördü, ama, kendi ülkesini başka ülkelere şikayet eden, sempati toplamak amacıyla başka ülkelere yağcılık yapan, bu kadar acziyet içinde bir siyasetçi görmedi. Şimdi şu vereceğim bilgileri Sayın Kılıçdaroğlu'nun, özellikle de CHP'ye oy vermiş, gönül vermiş vatandaşlarımın iyi dinlemesini istiyorum. Başlarında kimin olduğunu iyi bilsinler.''
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, bu sendika ve tutuklu gazetecilerle ilgili bir platformun Türkiye'de 105 gazetecinin tutuklu ve hükümlü olduğunu iddia ettiğini ve bir liste yayınladığını anımsatarak, bu listedeki isimleri tek tek araştırdıklarını, Adalet Bakanlığının bu konudaki bilgileri kendisine ilettiğini söyledi.
'105 kişilik listedekilerden sadece 6 tanesinin basın kartı var'
Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazarının, 105 kişilik isim listesindekilere ilişkin bir yazısında, ''bende biliyorum ki bunların çoğu gazeteci değil. Niçin bunları iktidar açıklamıyor'' ifadelerini kullandığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu kişilerden 25 kişi hükümlü, 70 kişi tutuklu ve yargılaması devam ediyor. Bu listedeki 6 kişinin cezaevlerinde kaydı yok, yani hayali isimler. Yine bu listedeki 4 kişi de tahliye edilmiş. Şurası son derece önemli; bu 105 kişilik listedeki isimlerden, sadece 6 tanesinin basın kartı var. Burada kimler var; muhasebeciler, mühendisler, mizanpajcılar, ofis elemanları, gazete dağıtıcıları ve gazete çalışanları... İşte bu listede bunlar gazeteci gibi gösteriliyor. Bu listedeki 69 kişi PKK/Kongra-Gel/KCK örgütüyle ilişkilendiriliyor. 7 kişi THKP/C ile ilişkilendiriliyor. 4 kişi DHKP/C ile, 11 kişi Devrimci Karargah Evleri ile 4 kişi MLKP ile ilişkilendiriliyor. Bu 105 kişilik listede, son dönemde darbeye hazırlık iddiasıyla tutuklu yargılanan 2 gazeteci de yok. Onların isimleri listeye alınmamış. Geliyorum hüküm ve iddialara; 'PKK üyelerine bilerek ve isteyerek yardım etmek', 'ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın almak, taşımak ve bulundurmak', 'bir kişinin kaçırılıp örgüt evine götürülmesi eylemine katılmak', 'terör eylemi sırasında tabanca ve sahte polis kimliği kullanmak', 'örgüt adına para toplamak', 'polis aracına silahlı saldırıda bulunmak', 'terör örgütüne üye toplamak.''
'Kılıçdaroğlu, kendi ülkesini karalayan bir genel başkan'
Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun bu iddialara, ilişkilere ve gerçeklere rağmen bu isimler üzerinden kendi ülkesini karalayan bir genel başkan olduğunu belirterek, ''Bu nasıl anlayış, bu nasıl bir duruş, bu nasıl ülkenin iktidarına, siyasetine talip oluş... Benim milletin zaten bunlara böyle bir şeyi vermez, o ayrı mesele, ama siyaset bunun için yapılır'' diye konuştu.
Gazetecileri Koruma Komitesi geçtiğimiz günlerde gazetecilik faaliyeti nedeniyle tutuklu ve hükümlü sayısını 8 olarak açıkladığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Dikkat edin sadece 8... Bizim medyamızda göremediğiniz, göremeyeceğiniz, ya da küçük bir haberle geçiştirilen İngiltere'deki olayı da burada hatırlatayım. İngiltere'de, son 2 hafta içinde, polise rüşvet iddiasıyla 10 gazeteci tutuklandı. Demokrasinin beşiğinde oldu bu olay... Ama ben, İngiltere'de muhalefet partilerinin, gazeteciler tutuklandı diyerek ülkelerini sağda solda ülke ülke dolaşarak şikayet ettiklerini duymadım. Bakın, CHP Genel Başkanı tarafından, sadece bu konuda yapılan kara propaganda bile Türkiye;ye yapılmış çok büyük bir haksızlıktır. Türkiye böyle bir kara propagandayı hak etmiyor, CHP seçmeni ise CHP'ye gönül veren kardeşlerimiz ise hiç hak etmiyor. Ben, CHP tabanına sesleniyorum; 'CHP nereye gidiyor' veya 'bu CHP nereye götürülmek isteniyor' bunu bir sorun. Gazetecilerle ilgili listeyi isterse Beyefendi, o listeyi de kendisine göndeririz. Kim kimdir, kim neredendir, hakkındaki durum nedir, ne değildir onu bile göndeririz, ama onu bile aldığının ertesi günü aynı şekilde... Farklı bir ambalaj icat oldu, yalan ambalajı içerisinde takdim eder ve çıksın CHP seçmenine o listeyi savunsun, çıksın polise silahlı saldırıda bulunan o isimleri gazeteci diye savunsun. Sen, 'tutuklu gazeteci yok' diyerek, adeta İsrail'in kirli çamaşırlarını yıkayacaksın; ardından da çıkıp, terör iddiasıyla yargılanan, gazeteci olmayan kişilerden dolayı ülkeni dünyaya şikayet edeceksin. Bu, tekrar ediyorum, acziyettir, gaflettir, hatta dalalettir.''
'Pusulasını kaybetmiş genel başkan...'
''Pusulasını kaybetmiş bir genel başkan CHP'nin başında olduğu sürece, biz Allah'ın izniyle bu yolda çok rahat yürümeye devam ederiz'' diyen AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, bu rahatlıkla işi sermeyeceklerini, gevşet tutmayacaklarını da belirterek, ''İşi yine çok sağlam tutacağız. Evvel Allah 2023'e farklı bir heyecan, farlı bir coşkuyla AK Parti yürümesine devam edecek'' dedi.
Ana muhalefet partilerinin demokrasinin olmazsa olmazlarından olduğunu, güçlü bir ana muhalefetin iktidarı da güçlü kılacağını vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Sağlıklı, nitelikli bir muhalefet, Türkiye'nin de yararınadır, bizim de yararımızadır. CHP Genel Başkanı, zulümle, baskıyla, sindirmeyle dolu geçmişine sahip çıkabilir, ama Türkiye'yi o karanlık geçmişe geri götürmeye gücü yetmez, yetmeyecektir'' diye konuştu.
'CHP muhalefette 9 yıldır konuşuyor'
Başbakan Erdoğan, Milli Eğitim Komisyonunda CHP'lilerin 12 saat konuşmakla övündüğünü de hatırlatarak, ''İşte CHP bu. Hocalarımız öyle söylerdi; 'benim oğlum bina okur, döner döner yine okur'. 12 saat konuştun da, Allah aşkına ne dedin, ne söyledin? Bırakın 12 saati, CHP muhalefette 9 yıldır konuşuyor, sadece bizim iktidarımız döneminde. 79 bin saattir konuşuyor, peki Allah aşkına bugüne kadar ne dedi, ne söyledi? Onlar konuşacak, biz yapacağız, biz bu yola aynı şeklide kararlılıkla devam edeceğiz'' diye konuştu.
Bir köşe yazarının ''yüzde 50'yi almak size her şeyi yapmak yetkisini vermez'' dediğini anımsatan Erdoğan, ''Yüzde 25'i almak, azınlıkların, çoğunluklara hükmetmesi yetkisini mi verir. Bize yüzde 50'yi veren 'sana yüzde 50'yi verdim, bu yetkiyi en ideal şekilde kullan' diye verdi. Biz hiçbir zaman azınlıklara zulmetme yetkisini kendimizde görmüyoruz, ama alışıldığı gibi geçmişte, azınlıkların çoğunluklara hükmetme yetkisini de asla bu ülkede kimseye vermeyeceğiz. Biz milletimizin 9 yıldır hissiyatıyla hareket ettik, yine aynı şekilde devam edeceğiz'' dedi. Başbakan Erdoğan, AKP Siyaset Akademisinden sertifika alanlara ve başarılı olanlara birer plaket verdi.