S-400 yakıcı sorun oldu
Türkiye ile ABD arasındaki sorunların aciliyeti, konusuna göre zaman zaman değişiyor. Suriye’nin kuzeyine ilişkin sorun, Fethullah Gülen ve bazı darbecilerin iadesi, Halkbank’a ilişkin yaşanan hukuki durum ve bu bankaya ceza kesilip kesilmeyeceği... Bu konular zaman zaman gündemin önemli konularını oluşturuyor.
Sertaç EşTürkiye, uzun süredir hava savunma sistemini tahkim etmek istiyor. Bunun için bir kere yenilediği iki ihale açtı ve bazı firmalardan teklifler aldı. İlki Çinli firmaya kaldı, görüşmeler son anda iptal edildi. Sonra hava savunma sistemlerinin yerli üretimi kararı alındı. Ancak Rusya devreye girdi ve S-400 sistemleri için başlatılan pazarlıklar belli aşamaya geldi, anlaşma imzalandı, bu yılın temmuz ayından itibaren teslimat sürecinin başlaması bekleniyor.
Askeri kaynaklara sorduğunuzda size, “en önemli hava savunma aracının savaş uçağı olduğunu” söylerler. Ancak Türkiye’nin özel bir konumu oluştu son dönemde. O konumda ikinci bir ülke bulunmuyor. Dünyanın çatışma merkezi olarak kabul edilebilecek Suriye, istikrarsız Irak’la komşuluk, IŞİD’in geçmişte düzenlediği saldırılar, içerde terörle yoğun mücadele, darbe girişimi gibi konular üst üste geldi. Bu konumda kendini dışarıdan gelecek olası saldırılar ve caydırıcılık konusunda risk altında hisseden Türkiye, etkili hava savunma sistemleri konusunda bir karar verdi ve Rusya’dan S-400 sistemlerinin alınması anlaşması imzalandı.
Türkiye bu sistemlerle en azından bölgedeki caydırıcılığının yükselmesiyle rahatlayacağını düşünüyor. Ancak konu burada kapanmıyor. Rusya’nın, bu sistemlerin Türkiye’ye satılmasına yalnızca “ticari” açıdan yaklaşmadığını konuyla ilgili herkes kabul ediyor. Etkili bir NATO müttefikine bu sistemlerin kurulması her açıdan önemli.
Patriot gündemi...
Bu anlaşmaya ABD başından beri sıcak yaklaşmadı, karşı çıktı. Son günlerde ise bu karşı çıkış, “çeşitli araçlarla yaptırım”ın dillendirildiği boyuta varmış durumda. Üst düzey ABD’li komutanların açıklamaları da bunu onaylıyor. Öyle ki, Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçip vazgeçmeme konusunda “stratejik karar” aşamasında olduğunu düşünüyorlar. Yaptırım kararlarının, Türkiye’nin de ortak olduğu F-35’lerin teslimatının askıya alınmasından, diğer savunma sistemlerine, hatta genel ilişkilere kadar uzayabileceği gündeme getiriliyor. Diplomatik kulislere, “Patriot sistemleri konusunda getirilen öneri henüz bir başka ülkeye yapılmadı. İkinci bir ülkenin bu koşullarda bu sistemleri alması da mümkün değil” iddiaları yansıyor.
Gündeme geldiği günden bu yana F-35 uçaklarının S-400’lerle birlikte kullanması fikri, ABD’li bürokratların başlarını iki yana sallayarak “Hayır, olmaz” yanıtını vermesine neden oluyor. S-400 füzelerinde F-35’lerin bırakacağı “radar izi” gibi teknik konular nedeniyle tartışmaya pek girilmiyor.
Ancak Türkiye, S-400 anlaşmasında bir aşamaya geldi ve ödeme yapıldı.
İki müttefikin diplomatik kapasitesinin bu sorunu aşıp aşamayacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu konuyu Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye ile ABD arasında yaşanan diğer sorunlardan ayrı düşünmek de pek olanaklı değil. Sorun yerel seçimleri bekler mi belli değil, ancak beklese bile seçimden sonra yine gündemimiz ABD ile ilişkiler...