'Rusya'ya ihracat sorunundaki suçlu açıklansın'

Türkiye’den Rusya’ya yapılan domates, patlıcan, patates, üzüm ve limon ihracatımız zirai ilaç kalıntısı nedeniyle Rusya Federasyonu tarafından 7 Haziran 2008 tarihinden itibaren durdurulmuştur. Bilindiği üzere Rusya, başta domates olmak üzere yaş meyve sebze ihracatımızda oldukça önem taşıyan bir ülkedir.

cumhuriyet.com.tr

2007 yılında yaklaşık 1,5 milyar dolarlık yaş sebze-meyve ihracatımızın 500 milyon dolarlık bölümü Rusya'ya yapılmış olup, ihracatımızda yüzde 34'lük paya sahiptir. Rusya’nın ülkemizden ihracatı durdurması sonucunda, başta üreticilerimiz olmak üzere ambalajcı, nakliyeci, ihracatçılar gibi sektörde faaliyet gösteren konu ile ilgili tüm tarafların bu durumdan ciddi olarak zarar gördüğünü belirterek, “Nitekim yasaktan önce kilogramı 35 kuruş olan domatesin fiyatı 2 kuruşa kadar düşmüştür. Tarımsal mücadelede kültürel önlemler, biyolojik mücadele gibi yöntemlerle başarılı uygulamalar yapılsa da kimyasal preperatların kullanım zorunluluğu bulunmaktadır. Kaliteli ve bol ürün almak; ürün kayıplarını minimuma indirmek için zirai mücadele yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde ortalama ürün kayıpları yüzde 10 ile yüzde 30 arasında değişmekle birlikte bu oran yüzde 100’e kadar çıkabilmektedir.

Rusya, AB ve bir çok gelişmiş ülkeye ciddi ölçülerde tarım ürünü dış satımımızın sürdüğü günümüzde, pestisitlerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini en az seviyeye indirmek, dış ticaretimizi koruyabilmek amacıyla, tarım ilacı kullanımı gelişmiş ülkeler standartlarında, çok bilinçli ve kontrollü yapılması gerekmektedir. Bilinçli ve kontrollü bir kullanım yanında entegre zararlı yönetimi (entegre mücadele), tarımsal girdi uygulamalarının zararlarının minimum düzeyde tutulmasını sağlamaya yönelik entegre ürün yönetimi gibi sistemlerinde devreye sokulması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Ülkemizin sahip olduğu potansiyelin en iyi şekilde değerlendirilmesi ve ülkemizin için dış pazarlarda rekabet üstünlüğü sağlayarak, dünya pazarından aldığı payı yükseltmesi dolayısıyla ihracat imkanlarının artırılabilmesi, yaşanan problemlerin kalıcı olarak çözümlenmesi bakımından izlenebilirlik, gıda güvenliği ve kalitesini sağlamaya yönelik sistemler devreye sokulmalı, bu kapsamda üretim yapılması gerekmektedir.

Her geçen gün artan üretici bilinci ile “İyi Tarım Uygulamaları (GLOBALGAP-EUREPGAP)” gibi uygulamalar giderek yaygınlaşmakta; “Kontrollü Örtü Altı Üretimin Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” hükümlerinin üreticiler tarafından yerine getirilmesiyle de daha bilinçli ve sağlıklı bir üretim gerçekleştirilmektedir.

Ayrıca Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından kullanılan ilaç, uygulama dozu, zamanı ve hasat tarihi ile ilgili bilgilerin kaydedileceği bir kayıt defterin çiftçilere dağıtılmaya başlanmış olup, üretici kayıt numarasının verildiği ve bu uygulamanın ülke genelinde yaygınlaştırılacağı belirtilmiştir. Bu amaçla da Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü tarafından sebze ve meyvede ilaçların, teknik talimatlar doğrultusunda kullanımını sağlamak ve ilaç kalıntısını önlemek amacıyla “Taze Sebze Ve Meyve Üretiminde Bitki Koruma Ürünü Kalıntısının Önlenmesi Hakkında Yönetmelik Taslağı” hazırlanmış, 5 Haziran 2008 tarihinde web sayfalarına konarak görüşe açılmıştır. Yönetmelik taslağında üreticilere bir kayıt tutma zorunluluğu getirilmesinin yanı sıra her üreticiye bir barkod verilmesi de öngörülmektedir.

Görüldüğü üzere ülkemizde kalıntı sorununu çözümü ve sağlıklı ürünlerin üretiminde oldukça önemli bir mesafe kaydedilmiştir. Yapılan çalışmaların kalıcılığının sağlanması, sürdürülebilir bir üretimin gerçekleştirilmesi için üreticilerin eğitimine gereken önem verilerek, eğitimin kesintisiz bir şeklide devam etmesinin yanı sıra piyasa denetimlerinin düzenli bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Ayrıca tüketicilerimizin de konu ile ilgili doğru bilgilendirilmesi, konunun uzmanı olmayan kişilerce yalan yanlış yapılan açıklamalarla boş yere tedirgin edilmemesi gerekmektedir.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca 2007 yılında “Pestisit Kalıntı Denetim ve İzleme Programı” programı kapsamında, pestisit kalıntıları ile ilgili olarak alınan 15.921 numunenin analiz edildiği ve elde edilen analiz sonuçlarına göre limitin üzerinde kalıntı tespit edilen örnek oranının %1,7 olduğu ifade edilmiş olup, bu oranın AB ülkelerinde %4-6 arasında değiştiği belirtilmektedir. Verilerden de görüldüğü üzere ülkemiz sanıldığının aksine oldukça iyi bir durumdadır.

2005 yılında Rusya ile yaşanan krizin ardından sektörde konunun kalıcı olarak çözümüne yönelik çalışmalar artmış, Tarım Bakanlığı tarafından limitin üzerinde tespit edilen ürünlerle ilgili olarak gerekli tedbirler alınmasına karşın tüketicilerimiz boş yere tedirgin edilmiş, üreticilerimiz de haksız yere zan altında bırakıldığı gibi düşen fiyatlar nedeniylede ayrıca mağdur olmuştur.

Hal böyle iken gerçek sorun ne ise Tarım Bakanlığı ve Rus yetkilileri tarafından açıklanması gerekmektedir. Bu sektörden ekmek yiyen binlerce kişi zan altında bırakıldığı gibi, bu ürünleri tüketen milyonlarca insansımız şüpheye sevk edilmiştir.

İnsanımızın sağlığı her şeyin üzerindedir

Rusya’ya yapılan ihracatta yaşanan sorunda suçlu kim açıklanmalıdır. Hiçbir üretici satamayacağı ürün için, itibarının zedelenmesi için, malının elinde kalması, ürünün fiyatının düşmesi için üretim yapmaz. Üreticiler olarak bizler üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazırız.

Sorun eğitim yetersizliğinden, sorun denetim yetersizliğinden, sorun laboratuar eksikliklerinden kaynaklanıyorsa gerekli önlemler acilen alınmalıdır.

Hali hazırda devam eden, Ziraat Odalarımız ve Tarım Bakanlığı ile birlikte yürütülen eğitim çalışmalarına daha fazla katkı sağlamaya hazırız.

Yok eğer sorun siyasi ise ülkeler arası kurulacak diyalogla, ikili ilişkilerle sorun bir an önce çözümlenmeli, üreticimiz haksız yere zan altında bırakılmamalı, tüketicilerimiz de boş yere tedirgin edilmemeli, Ülke itibarımız zedelenmemelidir. Akdeniz Bölgesi üreticilerini perişan eden bu sorunun Ege ve diğer bölgelerdeki üreticilerimizi de etkilemesi önlenmelidir. Sorun firmadan kaynaklanıyorsa, tüm ülkeye yasak uygulamak yerine firmaya yaptırım uygulanmalıdır.

Yaş meyve sebze ihracatından ülkemiz yılda yaklaşık 1,5 milyar dolar gelir elde edilerek dış ticaretimizi oldukça önemli bir yere taşımış, ülkemiz ekonomisine büyük katkılar sağlamıştır. Son dönemde artan gıda fiyatları ile birlikte tarımın ne denli önemli ve vazgeçilmez bir sektör olduğu bir kez daha ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ülkemizin sahip olduğu potansiyelden gereği gibi faydalanılması, bu sektörün ülke ekonomisine ve üreticilere katkısının artırılması, ülke itibarının zedelenmemesi, dış piyasaya olduğu kadar iç piyasaya da güvenilir ürünlerin sunulması ve sorunun kalıcı bir şekilde çözümlenmesi bakımından eğitim faaliyetlerine gereken önem verilmeli, denetimler etkinleştirilmeli, laboratuarlar sayı ve nitelik bakımından yeterli hale getirilmeli, izlenebilirlik sağlanmalıdır.