Rumların "garantörlük" oyununa tepki büyüyor

Kıbrıs Rum parlamentosunun "garantörlüğün kaldırılmasına" ilişkin aldığı karara tepki büyüyor. KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, müzakerelerin sürdüğü dönemde kararın müzakereleri baltaladığını vurgularken, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, "Masada konuşacak konu kalmamıştır" yorumunda bulundu.

cumhuriyet.com.tr

İskele Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi'nin açılış töreninde konuşan Eroğlu, Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin KKTC'nin kırmızı çizgilerinden olduğunun altını çizerek, "Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinden taviz veremeyiz" dedi ve şöyle konuştu:

"Görüşmeler devam ederken böyle bir karar almaları, doğrudan doğruya görüşme sürecini baltalamaktır. Kendi bünyemizde, bizi uzlaşmaz olarak gösteren bazı çevrelerin, bazı siyasi partilerin artık gerçeği görmeleri, gözlerini açıp da Rum tarafının bizimle anlaşma niyetinde olmadıklarını anlamalarının zamanı gelmiştir. Hala birbirimizi suçlayarak, anlaşma isteyen-istemeyen ya da çözüm isteyen-istemeyen gibi laflarla dış dünyaya değişik mesajlar verme zamanı artık geçmiştir."

 

"Alınması gereken karar varsa alırız"

Rum tarafının aldığı kararla bir kere daha gerçek yüzünü gösterdiğini belirten Eroğlu, konuyu yetkili organlarda ve hükümette görüşeceklerini, Cumhuriyet Meclisi'nden karar alınması gerekip gerekmediğini tartışacaklarını, siyasi partilerle de istişare edip alınması gereken kararları alacaklarını açıkladı.

Derviş Eroğlu, yıllardan beri devam eden müzakerelerde Rum tarafının hiçbir anlaşmayı kabul etmediğine dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Buna rağmen biz hep bir ağızdan 'Uzlaşmaz olan Rumlardır' sesini dünyaya çıkaramadık. Artık zannederim, hep birlikte aynı sesi dünyaya duyurma zamanı gelmiştir. Keşke KKTC ilan edildiği zaman bütün siyasi partiler bu devlete sahip çıksaydı, keşke Rumların uzlaşmazlığını tek bir ağızdan bütün dünyaya biz söyleyebilseydik. Dünya da o zaman Kıbrıslı Türklerin bir kısmı böyle konuşuyor, bir kısmı şöyle konuşuyor gibi bir düşünce içinde olmazdı. Ama maalesef bugüne kadar bu birlikteliği sağlayamadık. İnşallah bu önümüzdeki günlerde Rumların bu davranışlarından da esinlenerek, işbirliği içinde tek ses olabiliriz diye düşünüyorum."

 

Ferdi Sabit Soyer: Rumların kararı art niyetlidir

KKTC'de ana muhalefet partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP) Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, yazılı açıklamasında, "Güney'deki bağnaz anlayışın bu kararla pek çok olguyu ve yanlışı kendi kendine ilan ettiğini" belirterek, "Alınan tek yanlı karar büyük bir yanlıştır, kabul edilemez bir gasbın yeniden ilan edilmesidir. AB, BM, bu darbeci anlayışı kesinlikle sorgulamalıdır" ifadesini kullandı.

Soyer, kararın, "BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un ziyareti sonrasında çözüm yönünde alınan ivmenin netleşmesi ve Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye'nin çözüm yönünde kararlı duruşunun ortaya çıkması karşısında Güney'in bağnaz güçlerinin duyduğu paniğin bir sonucu" olduğunu kaydetti.

Kararı, "EDEK'in hükümetten ayrılmasıyla çıkan siyasi krizi aşmak için Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ın DİKO'ya verdiği bir taviz" olarak da niteleyen Soyer, "Milliyetçilere verilen tavizler huzuru asla getirmez. Yani Güney'deki hakim anlayışa göre amaç, Kıbrıs sorununun çözümünü öne almak değil, kendi kısır siyasi çıkarlarını korumaktır" diye devam etti.

 

"Anayasa ayaklar altına alındı"

"Karar tasarısıyla 1963 darbesinin, Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasını ayaklar altına aldığının ilan edildiğini" kaydeden Soyer, bugünkü yapının demokratik meşruiyeti olmadığının da duyurulmuş olduğunu ifade etti.

"Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının 181. maddesi Garanti ve İttifak Antlaşmasının anayasal hüküm olduğunu belirtirken; 182. maddesi bugün Güney'de yapılanın tamamen 'Kıbrıs Cumhuriyeti' anayasasına aykırı olduğunu göstermektedir" diyen Soyer, Güney Kıbrıs'ta gasp edilmiş bir "Kıbrıs Cumhuriyeti" bulunduğunun da bu kararla ortaya çıktığını, çünkü Rum meclisinin bu yönde karar almasının kendi anayasasına aykırı olduğunu vurguladı ve şöyle devam etti:
"Anayasası feshedilmemiş, ama gaspçı hükümetinin varlığı, 'zorunluluk doktrini' çerçevesinde çözüm olana kadar, 'yasal' kabul edilen bu yapı, bunu değiştirmeyi amaçlayan BM Çözüm Planını da reddettikten ve 24 Nisanda 'Hayır' kararı da verdikten sonra zorunluluk hali devam edebilir mi?"

 

"Amaç Türk tarafını sıkıntıya sokmak"

Soyer, Güney Kıbrıs'ta alınan bu kararın gerisinde yatan diğer bir niyetin de, çözüm sürecinde kararlı bir duruş sergileyen Kıbrıs Türk tarafını ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı sıkıntıya sokmak olduğunu kaydetti. Soyer, "Bu kararla ulaşmak istedikleri bir diğer sonucun da, Kıbrıs Türk tarafında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de çözüm istemeyen güçlerin önüne sözde ufuk açmak olduğu açıktır" ifadesini kullandı ve şunları kaydetti:
"Dimitris Hristofyas, bu kararla yine çözüm yönünde değil, çözümsüzlük konusunda bir başka tarihi hataya daha imza atmıştır. Amaç, bizi çözüm perspektifinden uzaklaştırmaktır. Çözümden asla geri durmamalıyız. Çözüme dönük alabildiğine kararlı tutumuzu sürdürmeli ve dünyaya güneydeki yapının 'Kıbrıs Cumhuriyeti' anayasasına aykırı tutumunu adanın üzerinde Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp ederek sürdürmek amacı taşıdığını göstermeye devam etmeliyiz. Çünkü Kıbrıs Türk halkının ve Kıbrıs Rum halkının geleceği çözümdedir. Bu yalnız bizim değil, aynı zamanda Türkiye ve Yunanistan'ın da çıkarınadır."

 


Denktaş: Masada konuşulacak konu kalmamıştır

KKTC'deki Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Serdar Denktaş, yazılı açıklamasında, "Rum meclisinin Garanti Antlaşması ve Garantörler ile ilgili olarak oybirliğiyle aldığı kararın, Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilemez bir yaklaşımın siyasal sonucu olarak ortaya çıkmış bir karar olduğunu" belirtti.

Denktaş, "Çözüm arayışları içerisinde tüm Kıbrıslı Türk siyasi partilerin çözüm parametrelerinden biri olarak kabul ettiği 'etkin ve fiili garantilerin devamı' ilkesini bir çözüm sonrasında asla kabul etmeyeceklerini belirten bu karar, Rum tarafının Kıbrıslı Türklerin hayati akdettiği konuları dikkate almadıklarının en önemli göstergesi olmuştur" ifadesini kullandı.

"Kıbrıs Rum tarafının artık, Türk tarafının masadan kalkmayacağını bilerek taleplerini açıkça ortaya koymaktan çekinmediğini ispatladığını" kaydeden Denktaş, şöyle devam etti:
"Oybirliğiyle aldıkları karar, Rum halkının ezici çoğunluğu tarafından da benimsenmektedir. Oybirliğiyle karar alabilmelerinin nedeni ve anlamı budur.
Rum tarafının, Türk tarafının hissiyatını kaale almayan bu girişimi sonrasında artık masada kalmanın ve bu süreci devam ettirmenin hiçbir anlamı kalmamıştır. Masada konuşacak konu kalmamıştır. Ardı ardına hem Rum tarafı kaynaklı, hem de AB kaynaklı, Türk tarafının kırmızı çizgilerini delme girişimleri karşısında nasıl bir tavır alacağımız artık çok büyük önem arz etmektedir.
Gelinen aşama sözün bittiği, konuşacak, müzakere edecek hiçbir şeyin kalmadığı bir aşamadır. Masadan kalkmamızı istiyorlarsa, bunu başardıklarını kendilerine gösterme zamanıdır. Müşterek bir çözüm arayışındaysalar, bunu başaramadıklarını söyleme zamanıdır. Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkmaya çalışıyorlarsa, avuçlarını yalamak zorunda kaldıklarını anlatma zamanıdır. Kıbrıslı Türkleri belirsizlikten kurtarmak istiyorlarsa, bunu başardıklarını kendilerine ispat etme zamanıdır."

 

"Herşey artık Kıbrıslı Türklerin elindedir"

"Her şeyin artık Kıbrıslı Türklerin elinde olduğunu, ortaya koyacakları tavrın, ilgili her kesimin dikkatini üzerlerine çevireceği ve gerçek anlamda taleplerini duyurabilecekleri ciddi bir tavır olması gerektiğini" ifade eden Serdar Denktaş, "öncelikle işe, Kıbrıs Rum tarafına 'bu koşullarda görüşme sürecinin devam ettirilmesine gerek kalmadığını' resmen duyurarak başlamaları gerektiğini" kaydetti.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'tan, bu konuda derhal bir açıklama yapmasını beklediklerini ifade eden Denktaş, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı sözcüsünün dün yapmış olduğu 'Masada ilkelerimizle oturmaya devam edeceğiz' açıklamasını asla kabul etmiyoruz. Bu koşullarda masada oturmaya devam etmek, ilkemizin olmadığı, tüm kırmızı çizgilerimizden ayrıldığımız anlamına gelecek ve günün sonunda tüm haklarımızı kaybetmek kaçınılmaz bir son olacaktır."

 

"Bayrak asın çağrısı"

Halka, "Etkin ve Fiili Garantilerin" devamını öngörmeyen bir anlaşmayı asla kabul etmeyeceklerini göstermek üzere evlerine, işyerlerine görünecek şekilde KKTC bayrakları asması çağrısı yapan Serdar Denktaş, "Rum tarafının şımarıklıklarına tahammülümüz kalmadığını gösteriniz. Bu pasif eylem sadece bir başlangıç olacaktır" ifadesini kullandı.

Denktaş, bu koşullarda "mevcut görüşme sürecini devam ettireceğini" açıklayacak olan cumhurbaşkanı adaylarına, "Bu koşullarda devam edilemez" cevabının da 18 Nisan seçimlerinde verilmesini istedi ve "bu konuda tavrını netleştiren adayın Demokrat Partinin de koşulsuz desteğini arkasında bulacağını" açıkladı.


İlgili haber için tıklayınız:

RUM MECLİSİNDEN GARANTÖRLÜK OYUNU