Roth, Şık ve Şener'le görüştürülmedi
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, tutuklu gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener'i ziyaret etmek istedi. Ziyaretine izin verilmeyen Roth'un tepkisi sert oldu.
cumhuriyet.com.trAlman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık'ı ziyaret etmek için Şık'ın eşi Yonca Şık'ın kullandığı bir araçla Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ne geldi.
Burada basın mensuplarına kısa bir açıklama yapan Roth, Şık'ın bir sembol olduğunu belirterek, ''Ona ve arkadaşlarına 'Sizi unutmayacağız' mesajını vermek istiyorum'' dedi.
Ahmet Şık ve Nedim Şener'in birer örnek olduğunu söyleyen Roth, ''Bunlar gibi insanlar cezaevinde bulunuyor. Ben onları bu nedenle de ziyaret etmek istiyorum, yani sembolik olarak. Türkiye'de gazetecilerin işlerini yaptıkları için cezaevinde tutuklu bulunmaları demokrasi için bir risk faktörüdür'' diye konuştu.
Türkiye'nin dostu olduğunu vurgulayan Roth, ''Buraya dost olarak geldim'' dedi.
Roth ve beraberindekiler, daha sonra cezaevine giriş yaptı. Burada yaklaşık 2 saat kalan Roth, çıkışta yaptığı açıklamada, görev yapan gazetecilere teşekkür etti.
Roth, ''Türkiye'de eğer 70'ten fazla gazeteci cezaevinde ise ve işlerini yapamıyorlarsa o zaman bu ülkede demokrasi alanında bir şeyler doğru gitmiyor demektir'' diye konuştu.
''Aslında yaklaşık 2 saat cezaevinde kaldıktan sonra Ahmet Şık ile yapılan görüşmenin nasıl geçtiğini anlatmak isterdim'' diyen Roth, ''Bize izin verilmedi. Bana karşı yapılan muameleden dolayı çok öfkeliyim'' ifadesini kullandı.
Roth, basın mensuplarına, ziyaret izni için Adalet Bakanlığına yazdıkları dilekçeyi göstererek, şöyle konuştu:
''Büyükelçimiz de Türkiye'nin Dışişleri Bakanlığına yazılı başvuru yaptı. İçeride beklerken yarım saat sonra 'Dışişleri Bakanlığından izin çıktı' denildi. Bir yarım sonra da onayın kendilerine yazılı şekilde ulaşması gerektiğini söylediler. Bundan sonra da Adalet Bakanlığından onay çıktığı, ancak bunun kendilerine yazılı bir şekilde ulaşmadığını aktardılar. Daha sonra ziyareti yapabileceğimiz söylendi. Akabinde ağır suçlu gibi yoğun bir güvenlik kontrolünden geçirildik. Biri gelip bize savcının ziyarete izin vermediğini belirtti. Çok saçma bir bahane de yönetmeliğe göre 2 hafta önceden başvurulması gerekliliği. Bunu bize önceden söyleyebilirlerdi. Türkiye'nin dostlarına bu şekilde davranılıyorsa diğer insanların nelerle karşılaştığını merak ediyorum.''
Kendisine bu şekilde davranılmasına izin vermeyeceğini vurgulayan Roth, şunları kaydetti:
''Adalet Bakanlığına şikayette bulanacağım ve yakından tanıdığım Başbakan Erdoğan'a da durumu ileteceğim. Ondan sonraki görüşmelerde futbol üzerinde konuşulmayacak, Alman milletvekiline nasıl davranılması gerektiği üzerine konuşulacak. Neden korkuyorsunuz? Neden bir gazeteciyi ziyaret edemiyorum? Neden 20 yıldır karanlığı aydınlatmak için çalışan bir gazeteci ile görüşemiyorum? Neden bu gazeteciye neyle suçlandığını soramıyorum? Neden 5 aydır tecrit şeklinde tutuklu olduğunu ve hakkında öne sürülen iddiaların avukatlarına bile bildirilmediğini soramıyorum? Ahmet Şık'a derin devlete açıklık getirmeye çalışan bir gazeteci olarak neden 'Ergenekon tutuklusu olarak neden burada bulunuyorsun' diye soramıyorum? Hükümete ve Başbakan Erdoğan'a sesleniyorum; yaşamak için ekmek ve suya ihtiyaç var. Aynı zamanda bir demokraside basın ve düşünce özgürlüğüne ihtiyaç var. Yoksa demokrasinin yaşama şansı yoktur.''
''Basın özgürlüğü için mücadele vereceğim"
Roth, basının dördüncü kuvvet olduğunu ifade ederek, ''Size söz veriyorum, basın özgürlüğü ile Ahmet Şık ve Nedim Şener'in hür bir şekilde gazetecilik görevini yapabilmeleri için mücadele vereceğim. Ekim'de bir parlamenterler heyetiyle tekrar Türkiye'ye geleceğim. Alman meclisinde, Türk-Alman dostluk grubunda yaşadıklarımızı anlatacağım. Geldiğimde Ahmet Şık ve Nedim Şener ile diğer gazetecileri hür bir şekilde karşılamayı umuyorum'' diye konuştu.
Ziyarete izin verilmesinin gerekçesini eleştiren Roth, ''Böyle bir davranış benim işimi de zorlaştırıyor. Çünkü ben Türkiye dostu olarak Avrupa ve Almanya'da Türkiye'nin AB'ye üyeliğini savunan birisiyim. Bunu gördükten sonra işimiz çok zor'' dedi.
Roth, Türkiye'de görev yapan gazetecilere güç dileyerek, ''Özgür basın her demokrasinin temel unsurudur'' diye konuştu.
''Güçlü bir basın olduğunda demokrasiden bahsedebiliriz''
Roth, Hilton Oteli'nde Türk gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, sabah saatlerinde Türkiye'de tutuklu bulunan 70 gazeteci adına Ahmet Şık'ı ziyaret etmek için Silivri'ye gittiğini, ancak Şık ile görüşemediğini hatırlatarak, cezaevinde kendisine uygulanan muameleden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Roth, Şık ve avukatlarının, yöneltilen suçlamalardan haberdar olmadığını savunarak, şunları kaydetti:
''Yaşamak için su ve ekmeğe ihtiyacımız var. Demokrasilerde de ifade ve basın özgürlüğüne ihtiyacımız var. Türkiye'de 70 gazetecinin cezaevinde bulunmasını, gazeteciliğin kriminalize edilmesi olarak değerlendiriyorum. Bu bir şekilde korkutma. Bu da gazetecilerde oto sansür uygulanmasına yol açabilir. Ben de çizilen karikatürlerden rahatsız oluyorum, ama karikatürün yasaklanmasına izin vermezdim. Sansürü savunmam.''
Basının dördüncü kuvvet olduğunu vurgulayan Roth, ''Basın özgür olmalı, yoksa demokrasi işleyemez. Güçlü bir basın olduğunda demokrasiden bahsedebiliriz. Güçlü ve özgür basın Türkiye'de tehdit altında'' diye konuştu.
"Ogün Samast'a 22 yıllık ceza verilmesi yetmez"
Roth, gazeteci Hrant Dink cinayetine de işaret ederek, ''Derin devlete karşı yürütülen mücadelenin ciddiyeti ve inandırıcılığı, ancak Dink cinayetinin arkasında olanlara karşı bir dava açılırsa olur. Ogün Samast'a 22 yıllık ceza verilmesi yetmez. Dink'in öldürülmesinde kamera kayıtlarında görüldüğü gibi diğer insanlar nerede? Samast'a kim silah ve para verdi? Kim onu Dink'i öldürmesi için teşvik etti?'' dedi.
Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin ile de görüşeceğini aktaran Roth, Dink cinayetinin yarınki duruşması için Beşiktaş'ta olacağını kaydetti.
Kürt sorununa da değinen Roth, ''Kürt sorunu Kürtsüz çözülmez, azınlık sorunları da Ermenisiz ve diğer azınlıklar olmadan çözülmez'' dedi.
Roth, yeni anayasa sürecinin, bütün siyasi partileri ve katmanları kapsaması durumunda olumlu olabileceğini ifade etti.
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Roth, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a nasıl şikayette bulunacağının sorulması üzerine, ''Adalet Bakanlığına resmen şikayette bulunacağım ve bu yazının bir kopyası da Sayın Erdoğan'a gidecek'' dedi.
BDP'ye çağrı
BDP'ye mesajı sorulan Roth, partinin kendi kararını kendisinin vermesi gerektiğini belirterek, ''Benim tavsiyem, binlerce kişinin oylarıyla milletvekili seçilen BDP'liler parlamentoya girsin ve görevlerini yapsın, muhalefet etsinler'' diye konuştu.
Avrupa'da yükselen ırkçılık hareketine yönelik bir soru üzerine de Roth, Alman hükümetinin aşırı sağdan kaynaklanan tehlikeyi yeterince öngörmediğini ve kendilerinin de bunu eleştirdiğini anlatarak, şöyle devam etti:
''Yeşiller Partisi olarak hem İslamofobi'ye hem de her türlü ırkçılığa ve dışlayıcı anlayışa karşı mücadele etmek bizim temel anlayışlarımızdan biridir. İkinci büyük din grubu Almanya'da Müslümanlar oldu. Onları topluma entegre etmek gerektiğini ve Almanya'yı kültürel ve çok dinli bir toplum olarak algılamak gerektiğini vurguluyoruz.''
Başbakan Erdoğan'ın, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Ağrı ile ilgili açıklamasından dolayı özür talebini nasıl değerlendirdiği sorulan Roth, Sarkisyan'ın açıklamasını doğru bulmadığını söyledi.
Şık ziyareti için izin çıktı
Bu arada, basın toplantısı sırasında Roth'a gazeteci Ahmet Şık ziyareti için izin çıktığı aktarıldı. Roth, programının yoğun olması nedeniyle ziyareti gerçekleştirmesinin mümkün olmayacağını kaydetti.
Roth, Türk gazetecilerden önce Alman basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Dink ailesiyle görüştü
Alman Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth, Hrant Dink cinayetine ilişkin, ''Katilin cezalandırılmasıyla dava sona ermedi. Cinayet aydınlatılamadı. Sorumlular hala mahkeme önünde değil'' dedi.
Roth, Agos gazetesinin Şişli'deki binasında, Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin ve gazetenin genel yayın yönetmeni Rober Koptaş ile görüştü. Roth, binaya girmeden önce Dink'in öldürüldüğü yere bir süre baktı.
Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yapan Roth, 4 yıl önce Türkiye'nin en barışçıl insanlarından birinin burada öldürüldüğünü söyledi.
Roth, Dink'in barış ve uzlaşma insanı olduğunu belirterek, onun, Türkiye'de çeşitli dinlere mensup insanların bir arada yaşaması için cesur bir elçi olduğunu kaydetti.
"Hrant'ı çok özledik"
Dink'in dostları olduğunu ifade eden Roth, ''Hrant'ı çok özledik. Türkiye'nin Hrant Dink gibi insanlara ihtiyacı var. Dink cinayetinin arkasında olanların açığa çıkartılması için sürekli talepte bulunacağız ve bunun için Türkiye'ye devamlı olarak geleceğiz. Onu hiçbir zaman unutmayacağız. Onun başlattığını sürdürmeye çalışacağız'' diye konuştu.
Roth, Dink cinayetinin yarınki duruşmasına katılacağını aktararak, ''Katilin cezalandırılmasıyla dava sona ermedi. Cinayet aydınlatılamadı. Sorumlular hala mahkeme önünde değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı Türkiye hükümeti tarafından hala uygulanmadı. Bütün Türklerin, Hrant'ı çok özlediklerini ve önemli bir arkadaşlarını kaybettiklerini söylemesi gerekir'' dedi.
Claudia Roth, daha sonra elindeki ''Hrant'ı çok özledik'' yazılı dövizle, Dink'in öldürüldüğü yerde gazetecilere poz verdi.