Rosalind Elsie Franklin’in Hikayesi: Fotoğraf 51
Anna Ziegler’in yazıp Hira Tekindor’un çevirdiği oyunu Çağ Çalışkur yönetiyor. Kerem Çetinel’in ilham veren dekoruna Nihal Kaplangı kostüm tasarımıyla omuz veriyor.
Yavuz KoçCraft Tiyatronun oyunlarından “Fotoğraf 51”, DNA, x-ışınları, fosfatlar ve hırslı bir yarışın ortasında ‘yaşamın sırrını’ bulmaya çalışan bir grup bilim insanını ele alır. Anna Ziegler’in yazıp Hira Tekindor’un çevirdiği oyunu Çağ Çalışkur yönetiyor. Kerem Çetinel’in ilham veren dekoruna Nihal Kaplangı kostüm tasarımıyla omuz veriyor. Funda Eryiğit, Cem Avnayim, Orçun Soytürk, Selahattin Paşalı, Bahadır Efe, Barış Arman, Korhan Soydan ve Kemal Kayaoğlu rol alıyor.
Rosalind Elsie Franklin, 25 Temmuz 1920 – 16 Nisan 1958. DNA yapısının çözülmesine önemli katkılarda bulunmuş x-ışını kristalografisi çalışmalarıyla bilinir. Az bilinen bir başka çalışması da askeri amaçlarla ikinci dünya savaşı sırasında kömür incelemesidir. Cinsiyetçi, ırkçı, homofobik, faşist insanlarla dolu bir dönemde yaşaması çalışmaları ve hayatında engellerle karşılaşmasına sebep olmuştur. DNA'yı araştırırken kendi DNA'sının bozulmasına sebep olarak ölmüş olması hikayeyi daha da ironikleştirir.
Oyun, Rosalind Franklin'in hayatını, DNA’nın üç boyutlu yapısının buluş hikayesini ele alırken bilim insanı olarak bir kadının erkek egemen dünyada verdiği çabayı, karşılaştığı zorlukları anlatır. Oyunun otobiyografik bir çalışma olması, konu itibariyle hassas ve bıçak sırtı bir dengeye ihtiyaç duyuyor. Haliyle didaktik üslubun seyirci için konudan kopmasına neden olabilecekken sanatsal bir şekilde işlenmesi başarıya giden yolda ışık olmuş.
Çağ Çalışkur’un reji dehasıyla ortaya çıkan işi izlediğinizde tiyatroya olan inancınız bir kat daha artıyor. Doğru reji ve iyi bir performansla zor olan metnin altından kalkmayı başarmışlar. Oyunun çok katmanlı oluşu ve doğru rejiden kaynaklanan başarı, oyunun izlenirliğini üst seviyelere taşımış. Temponun katmanlı olarak artması izleyiciyi diri tutuyor ve oyundaki merak uyandırıcılığı arttırıyor.
Funda Eryiğit’in görülmeye değer ve etkileyici performansı izleyiciyi kendine hayran bırakıyor. Sahnede gerçekten ne yaptığını bilen, dominant bir oyuncu izledim. Rosalind Franklin gibi yakın tarihte başarıları ile anılan bir bilim insanını iyi çalışmış, çok iyi içselleştirmiş, kendi yeteneğiyle de birleştirince ortaya unutulmayacak bir karakter çıkmış. Karakterin psikolojisinin katmanlı olarak yavaş yavaş açılması, izleyicinin de bir şekilde karakterle özdeşleşmesini sağlıyor. Bu performansıyla Funda Eryiğit her türlü övgüyü hak ediyor.
Diğer karakterlerde Cem Avnayim, Orçun Soytürk, Selahattin Paşalı, Bahadır Efe, Barış Arman, Korhan Soydan ve Kemal Kayaoğlu’dan oluşan kadro, doğru anlatımla üzerine düşer rolleri hakkıyla veriyor. Karakterlerin birbiriyle olan ilişkisi gayet net ve temiz bir şekilde seyirciye geçiyor.
Oyunun dekoruna ise ayrı bir parantez açmak gerekir. Craft Tiyatro’ya özgü, yine farklı ve ince detaylarla oluşturulmuş bir dekor vardı. Oyuna hizmet eden olağanüstü ince detaylar oyunun ruhuna ve metne uygundu. Craft yine her detayını şaşkınlıkla inceleyeceğiniz bir dekorla izleyicilerin karşısına çıktı. Kerem Çetinel’in harika dekoruyla gözünüzün önünde tarih akıp giderken 2 saatin nasıl geçtiğini fark etmiyorsunuz bile.
Nihal Kaplangı’nın kostüm tasarımı bizi dönem İngiltere’sine götüren sade ve ince detaylarla işlenmiş. Müzikler çok fazla ön plana çıkmasa da oyuna uygundu ve sırıtmadı. Proje ekibinde yer alan Elif Bekar, Aybek Aras, Selin Seber, Ecem Karaağaç, Esen Maçoro, Hakan Yasin Kirez ve Kemal Derya Eşen’den oluşan kadroyu alkışlıyorum. Eminim onlarda böyle başarılı bir oyunun parçası olmaktan gurur duyuyorlardır.
Özetle; bilimsel metodolojinin, bilimde kadın-erkek eşitsizliğinin bilim insanlarının hayatını idame ettirişinin işlendiği oldukça başarılı bir oyun olmuş. Bilim kadınlarının zorlu hayatları, günümüzdeki kadınların iş dünyasındaki halinden ne yazık ki hala farklı değil. Farklı metin, doğru reji, akıcı anlatım, üst düzey performans, oyunun merkezinde yer alan işlevsel dekor... Bu tarz farklı işleri izlemeyi özlemişim. Bu oyunu ajandanıza not edin ve mutlaka izleyin. Sahneden mutlu ayrılmama sebep olan tüm ekibi kutlarım. Tiyatroya daha fazla seyirci çekebilmek için böyle oyunların artmasını dilerim.