Romanlardan tepki: Sosyolojik vakalar değiliz
Türkiye’de 7 Milyon, İstanbul’da ise yaklaşık 850 bin Roman yaşıyor. İş olanakları, eğitim, sağlık gibi bir çok alanda ikinci plana atıldıklarını söyleyen Romanlar, fırsat eşitliği istiyor. Sosyolojk vaka olarak görüldüklerini söyleyen Romanlar,“ Herkes bizim dizilerdeki gibi yaşadığımızı sanıyor. Biz bundan ibaret değiliz. Roman olduğumuz için iş vermiyorlar” diyor. Marmara Bölgesi Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Sinan Karaca Öztürk de çocuklarının gelecek kaygısı yaşadığını söyleyerek,“Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? Neden bizler yok sayılıyoruz” diye soruyor.
İlayda KayaBeylikdüzü Yakuplu Mahallesi’nde yaşayan ve mahallelerinde ziyaret ettiğimiz Romanlar şunları söyledi:
Marmara Bölgesi Roman Dernekleri Federasyonu Başkanı Sinan Karaca Öztürk : Biz ilk olarak insanlar arasındaki ayrımcılığın giderilmesini istiyoruz. Ön yargıların giderilmesi gerekiyor. Bunun ilk adımı olarak insanların yaşam şartlarının düzeltilmesi lazım. Önceliğimiz tabiki çocuklarımız. Roman mahallelerinde etüt evlerinin kurulmasını ve eğitim alanına özellikle destek olunmasını istiyoruz. Çocuklara okul sonrası eğitim, ebeveynlere aile içi eğitimin verilmesi gerekiyor. Mahallemizin dışındaki çocuklar okula gidince roman olmayan yurttaşlarla aralarında görünmez kalkanlar oluştuğunu görüyoruz. Bizim çocuklarımız öteleniyor. Çocuklarımızın aynı şartlarda yarışmasını istiyoruz. Siyasiler, Romanlara istihdam, barınma hakkı diyorlar ama hiçbir girişimde bulunulmadı. Romanlar kağıt, hurda topluyor. Romanlara iş olanaklarının yaratılması lazım. Burada bir sistem kurup çalıştırılmalı. Bizlerin yıllardır süre gelen meslekleri var. Örneğin kalaycılık, hasırcılık, sepetcilik, bohçacılık yapanlar vardı. Şimdi Tahtakale’de roman olmayanlar yapıyor. Yaptığımız iş kollarına dair alanlar yaratılmasını istiyoruz. Büyükşehirden meslek atölyeleri yapılmasını istiyoruz. Roman denilince akla hemen müzik geliyor. herkes bizim dizilerdeki gibi yaşadığımız sanıyor. Biz bundan ibaret değiliz. Müzisyenlik üzerine çalışıyoruz ama bunlar sezonluk işler. Biz her alanda çalışabiliz ama Roman olduğumuzu öğrenince bize iş vermiyorlar. Roman mahallelerinde yapılan kentsel dönüşümde bizim içimizi acıtan bir durum. Kentsel dönüşümle sürgüne gönderiliyoruz ama aslında bir kültür yok ediliyor. Yerel yönetimlerden de beklentilerimiz var. Esenyurt Belediyesi ile görüştük. tarım politikasını hayata geçirmelerini istiyoruz. Ayrıca çiçekçilikle uğraşıp büyük bir sera kurmak istiyoruz. Küçükçekmece’de de bir roman müzesi kurmak istiyoruz. Önümüzdeki günlerde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla yapılacak Roman Çalıştayı’nda tüm sorunlarımızı masaya yatıracağız. Biz artık sosyolojik vaka olarak görülmek istemiyoruz. Eşit şartlar istiyoruz. Artık bizi yok saymaktan vazgeçsinler. Biz bu ülkenin vatandaşı değilmiyiz .
“EVİMİZE FARELER GİRİYOR”
İbrahim Alar (60) : Hurdacılık yapıyorum. Eskiden zabıtalar bizimle çok uğraşırdı. Şimdi biraz değişmeye başladı. Kaç tane belediye başkanı geldi geçti ama bir tanesi de “Şu Romanların hali ne olacak. Hayatlarını değiştirelim”demedi. Evlerimiz 30 metrekare bile değil. Ev ev üstüne. Hurdacılık yaparak hayatımızı kazanmaya çalışıyoruz. Emekli oldum. Emekliliğim olmasa açlıktan ölürdük.
Münevver A. : 2 oğlum var. Evde 10 kişi yaşıyoruz. İstanbul’un bir görünen bir de görünmeyen yüzü var. Burası Kuştepe’den yine daha iyi durumda ama yine de evleremizde fareler cirit atıyor. Mahallenin ortası daha kötü halde. Biz sadece insanca bir yaşam istiyoruz.
Ayşe Ağlar: Kirada yaşıyoruz. Kalp ve şeker hastasıyım. Cebimde ilaçlarla geziyorum. Benim oğlum kalp krizi geçirdi ve işten çıkarıldı. Oğlumun bebeği var. Biz devletten yardım almıyoruz. Aylık alıyorum onunla geçinmeye çalışıyorum. Yemek kartları geldi belediyeden bana çıkmadı. Hep zenginlere verildi. Evim, arabam hiçbir şeyim yok. Sadece hayatımızı düzenli bir şekilde yaşamak istiyoruz. Seçim zamanı bütün siyasiler Romanları hatırlıyor ancak onların hayatının iyileştirilmesi için adım atılmıyor. Bizlerin de hayatın içinde olduğunu, bir şeyler yaptığımızı görsünler artık.
“PARKLAR TEMİZ DEĞİL”
Fahrettin A. (11): Yukarı sokakta bir park var onun gibi bir park isterdim. Parkımız çok pis. Oyun alanlarımız yok. Bizim evde 11 kişi var. Daha güzel bir evimiz olsun isterdim. Doktor olmak istiyorum, bunun için güzel bir eğitim almak istiyorum.
Filiz Kalaycıoğlu (Ev hanımı): Kime isyan edeceğimizi bilmiyoruz. Burada 1 senede 40-50 tane çocuk doğuyor. Kimse sağlığımız iyi mi kötü mü gelip bakmıyor. Hangisine yatiştireceğiz? Yardımları kestiler. Maaşlarımızı kesiyorlar. İsyan edeceğiz kime isyan edeceğimiz bilmiyoruz. Siyasetçiler geziyor buraya da gelsin bizim halimizi görsün. Bizimde elimizden tutsun. Suriyelilere gösterilen ilginin yarısını bize göstermiyorlar. Nerede hak nerede adalet?
Oktay Demirci : Burada 22 senedir yaşıyoruz. Evlerimizi para karşılığı tahsis ettiler. Bir evde en az 6 kişi yaşıyor. Kağıt topluyarak geçiniyoruz. Seçim zamanı herkes ‘Oyunuzu bize atın’ diyor. Bir kere yanımıza gelmediler.
Eyüp Çakmak: Çocuklarımızın eğitim alabilecekleri bir yer yok. Biz artık mahalle olarak tepkimizi göstermeyi düşünüyoruz. Mahallenin en büyük sıkıntısı çocukların okuyamaması. 13-14 yaşındaki çocuklardan vazgeçiyorlar. Neden daha çok Roman milletvekili, öğretmen olmasın. Neden bizim çocuklarımız bir yerlere gelmesin. Biz bugün varız yarın yokuz. Lütfen devlet çocuklarımızdan vazgeçmesin.
27 Kasım’da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü söyleyen Öztürk, “Kemal Kılıçdaroğlu’yla Romanların yaşadığı sorunları konuştuk ve olumlu dönüşler aldık. Tüm MYK’nin desteğini aldık. Romanların yaşadığı sorunlarla ilgileneceğini söyledi. CHP ile birlikte Roman Strateji Eylem Plan Çalıştay yapacağız. Bu çalıştay 8 Nisan 2020’de İstanbul veya İzmir’de binlerce romanın katılımıyla düzenlenecek” diyor. Öztürk, Yakuplu Mahallesinde yaşayan romanların sorunlarını da paylaşarak, “Yakuplu Mahallesinde evler birbirine o kadar yakınki itfaiye ekipleri giremez halde. Sokaklar o kadar birbirine yakın ki. Her yer eski ve evler harabe halde. Bir evde 3-4 hane yaşadığı için kaçak kat çıkmak zorunda kalıyoruz. Evlerde indirmeler var. Geçim derdi bitmiyor” diye anlatıyor.