Rol bizim, peki senaryo? Emek Yurdakul’un yazısı...

Çocuk edebiyatı, dünyanın ve insanlığın başına gelen felaketleri hangi çerçevede gösterebilir? Ne kadarına yer verebilir? Bu başlıklara dair pek çok farklı bakış açısına sahip alanın emekçileri; bir başlık hariç: Çocuk okurların “yaşamı” okumalarında sakınca yok. Çünkü çocuklar sandığımızdan çok daha fazla farkındalar hayatın ve edebiyat yalana ya da kandırmacaya yasladığında okur kaybediyor.

Emek Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki

YALNIZ BİR ANNE

2008 ekonomik krizinin bireysel etkilerini ele aldığı Hayatımın Rolü’yle Maite Carranza, işsizliğin sonuçlarıyla boğuşan bir annenin, durumu iki çocuğuna yansıtmama çabalarının boşa çıktığı noktadan başlatıyor hikâyeyi.

Barselona’da yaşayan bir oyuncu Ingrid Porta; öğlen kuşağı dizisinde canlandırdığı karakterin ani ölümüyle işsiz kalıyor. Sonrasında ufak tefek rollerle geçimini sağlamaya çalışıyor ancak ekonomik krizle onlar da son buluyor.

İyimser bir mizacı var Ingrid’in ve oyun haline getirerek elektrik kesintisini de doğalgaz kesilmesini de geçici haller gibi gösteriyor çocuklarına.

Tim, yaşının da küçük olması sebebiyle bu oyunlaştırma haline dâhil oluyor. Olivia ise, okuldan annelerine ulaşamayınca ona verilen, ödenmeyen okul taksitleriyle ilgili uyarı mektubunu okuyunca etrafta dönen her şeyi anlamaya başlıyor.

Çizim: MURTEZA ALBAYRAK

OLIVIA BÜYÜYOR, SON HIZ

Olivia’nın büyüme süreci de gülümseyerek üstesinden gelmeye çalışan annesini ilk kez ağlarken görmesiyle hız kazanıyor:

“İlk bakışta bunun kesinkes komedi olduğunu, annemin yeni bir televizyon dizisi için prova yaptığını sandım. Ama hayır. Gerçekti. İnsanın kendi annesini, ödeyemediği faturaların önünde eski, kırık dökük bir oyuncak gibi ağlarken görmesi çok ağır bir darbe… hayatta güvenebileceğim tek kişi bu zavallı, kayıp insansa… O zaman benim halim ne olacak, diye düşündüm dehşete kapılarak. Bir anda kendimi alabildiğine çaresiz, yapayalnız ve acınacak halde hissettim.”

Eşyaların haczedildiği gün annesi Tim’i idare edecek gücü bulamadığında, Olivia anlar ki mobilyaları değil, yorgun olduğunu bile hiç duymadığı annesini kaybetmiştir. Annesinden hayatı boyunca öğrendiği yolu izler, bir yalan uydurur. Tim’e gizli bir film çekiminde olduklarını, senaryo geldikçe ona anlatacağını; yapımcıların, kardeşinin iyi performansını kutladıkları mektuplar yazarak, bunları ona okur.

BAZI İNSANLAR İYİ Kİ VAR

Öğretmenlerinin acıyan bakışları, annesi işsiz kaldığından beri onlarla karşılaşmaktan kaçınan komşuları, her şeyi saklamak için çabaladığı okul çevresinin yerini, yardımcı olmak isteyen insanlar alıyor bu noktadan itibaren Olivia’nın yaşamında.

Ve baş etmeye çalıştığı onca zorluk içinde yaşamı güzelleyen de, bu insanların varlığı oluyor. Önce Judith ve avukat arkadaşı Toni devreye giriyor. Krizin benzer sorunları yaşattığı insanlar, evden atılmamaları için eylem yapıyorlar.

Çare olmasa da yalnızlık hissini azaltıyorlar Olivia’nın. Sosyal hizmetler görevlisi Mar’ın okul için burs ve işsizlik ödeneği bağlatmaktan söz etmesi, yardımı reddeden anneyi duymazdan gelerek, “Bir uçurumun kıyısında durmak, boşluğun ve derinliğin seni kendine çektiğini hissetmek gibi. Tam aksi yöne kolunu uzatabilir ve yardım isteyebilirsin. İnsan sahiden de bir uçurumun kıyısında ve düşmek üzereyse böyle yapmaz mı?” demesi Olivia’nın sırtındaki yükleri hafifletiyor.

İpotek Mağdurları Platformu’nun, ailenin “işgalci” olarak yerleştiği daireye battaniyeler, minderler ve mutfak eşyası getirmesi, dairede suların akması Olivia için umut adımları oluyor.

Önceki komşuların, elimizi verirsek kolumuzu kaptırırız diye uzak durmalarından sonra elinde yemekle kapılarını çalan yeni komşu Afrikalı Fatou Anne, Olivia’nın tabiriyle, size sarıldığında yeni ve bomboş dairenin soğukluğunu ânında eriten bir kadın.

Anneleri hastaneye yattığında Tim ve Olivia’nın koruyucu ailesi olmak isteyen Fatou Anne’nin, zaten dört çocuğu olduğunu söyleyen görevliye yanıtıysa, bize günümüz insanın en kıt kullandığı kaynağını anımsatıyor:

“Neden sevgimi kendi dört çocuğumla sınırlayayım ki? Sevgi hava gibidir, asla bitmez. Günün birinde hava bitecek diye cimrilik edip nefes almayalım o zaman.”

YENİ MAHALLE, YENİ OKUL

Mahallede kabul edilmeleri, rahatça yürümeleri inişli çıkışlı bir süreç olur. Olivia iyi şeylerin yanında gelen zorluklardan son derece yorgunken, kapısında bütün milletlerden annelerin sayısız dilde sohbet ettiği okul ona yeni bir pencere açar.

Eski okul müdürünün, iktidar sembolü koltuğuna ve odasına yapışık halinden sonra öğrencilerini kapıda selamlayan Maria, ummadığı bir sürprizdir. “Müdür tam karşımızdaydı, anneleri selamlıyor, çocukları öpüp saçlarını okşuyor ve hepsine adıyla hitap ediyordu. Nasıl bir hafızası vardı böyle!.. Önceki okulun müdürü, ömründe böyle bir şeye zahmet etmezdi.”

Sınıftakilerle uzlaşma aşamaları, kontrole gelen sosyal hizmetler görevlisinden annenin durumunu saklama gayretleri, bunların yanı sıra Tim’le gizli film oyunu ve annesini depresyondan kurtarmak için arkadaşlarından yardım alarak Tim’le plan yapmaları Olivia’ya, dert ettiği şeylerin gerçekliğini sorgulatır:

“Daha önce asla yemek konusunda endişelendiğim olmamıştı. Kısa süre öncesine kadar, dünyada başıma gelebilecek en berbat şeylerin, matematikten sınıfta kalmak, bilgisayarımın bozulması ve arkadaşlarımın beni WhatsApp grubundan çıkarması olduğunu düşünüyordum. Kısacası, dertsizin tekiydim. Artık önemli olaylar ve saçma olaylar olduğunu öğrenmiştim. Önemli olaylar; elektriğin ve doğalgazın olması, sağlıklı olmak ve ailecek bir arada kalabilmekti.”

Olivia, aşması gereken zorluklardan öğrenerek geçiyor. Babasını araması, STK’leri keşfi, yoksulluğu tanıması, arkadaşlığı sorgulaması, terk ettiği eski değerleriyle yer açtığı yenileri, bize de bakılacak pencereler aralıyor.

Ve ekonomik kriz bireyleri nerelere sürüklüyor tanıklık ediyoruz. Tüm zorluklardan sonra film oyununu bitirmek üzere yazdığı son mektubunda Olivia’nın dediği gibi: “Hayatın muhteşem bir film olabilir, yeter ki senaryosunu kendin yaz!”

Hayatımın Rolü / Maite Carranza / Çeviren: Saliha Nilüfer / Günışığı Kitaplığı / 200 s. / 11+ / 2021.