Rio+20'den koca bir 'Kara Delik' çıktı

Son 20 yıl içinde çevresel denge iyice bozuldu. Sera gazı salınımları yüzde 40 arttı. Nature Dergisi'nde 7 haziranda yayınlanan Michigan Üniversitesi'ni bir araştırmasına göre yerkürede biyolojik çeşitlilik kaybı ciddi boyutlara ulaşmış durumda.

Özlem Yüzak/Cumhuriyet

Aslında anlamı çok büyüktü. Geleceğin yeniden inşa edilmesinde, insan eliyle bozulan ekolojik dengenin iyileştirilmesinde küresel bir işbirliğinin taşları döşenecekti.

Üstelik Brezilya'nın başkenti Rio'da 1992'de yapılan BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nın 20. yıl dönümüne, 2002'de Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi'nin 10. yıl dönümüne denk geliyordu Rio+20 zirvesi.. Tam da ekonomik krizlerin tam ortasında, yerkürenin ekolojik düzeninin darmadağın olduğu, küresel iklim değişikliğinin doğrudan etkilerinin görüldüğü bir döneme.. . Az buz değil 193 ülke katıldı, 130 ülkede devlet başkanı ya da başbakan düzeyinde temsil edildi. ABD Başkanı Barack Obama, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Çin Devlet Başkanı Hu Jintao zirveye katılmaya bile tenezzül etmediler.

Geçen 20 yıl içinde belirlenen hedeflerde bugün nerede durduğumuz masaya yatırılacak ve saptanan yeni başlıklarda yol haritaları belirlenecekti. Diğer zirvelerde olduğu gibi bunda da istenilen sonuç alınamadı.

 4 ana başlıkta toplanmıştı müzakere konuları

"Küresel yönetişim, Yeşil Ekonomi, Sürdürülebilir Kalkınmanın hedefleri ve Okyanusların daha iyi korunması." AB heyeti hem sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde hem de küresel yönetişimde 'hırs eksikliği' olduğunu ileri sürerek salı günkü görüşmeleri tıkadı. BM Çevre Programının daha yüksek düzeyli bir kuruma dönüştürmek ve küresel çevre sorunlarına gelecek kuşaklar adına sahip çıkacak bir omdudsman düzeni kurmak planlanıyordu. Keza hedeflerde de gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki görüş ayrılıklarında en küçük bir uzlaşı olmadı.

Hatırlarsanız, 1994 Kyoto Protokolü sanayileşmiş ülkelerin sera gazı salımını 2012'ye kadar yüzde 5,2 oranında düşürmeyi hedefliyordu.

Protokolün amacı küresel ısınmanın sebeplerinden hava kirliliğini azaltmaktı. ABD hala bu protokolü onaylamadı. BM Çevre Programı ve Dünya Bankası'nın baskıları ile gündeme gelen Yeşil Ekonomi de zirvenin sorunlu başlıklarından biri oldu. Gelişmekte olan ülkeler kendi büyüme hedeflerini frenleyeceği gerekçesiyle net bir tavır sergilemezken, sivil toplum kuruluşları da var olan ekonomik model ile yeşil ekonomi oluşturma yerine yeşil badana yapılarak göz boyanmakta olduğunu ileri sürüyorlar. Rio+20 Dünya Zirvesi’nden çıkması umut edilen en önemli anlaşma da rafa kaldırıldı. Üzerinde anlaşılan taslak metin artık, Açık Denizleri Kurtarma Planı’nı içermiyor. Greenpeace’e göre, ‘Ortak vizyon’ olarak üzerinde anlaşılan metinde elle tutulur hiçbir somut kazanım yok. Rio’da bulunan Greenpeace Genel Direktörü, Kumi Naidoo, taslakla ilgili olarak, “Hayal ettiğimiz gelecek bugün biraz daha ileriye atıldı. Rio+20 büyük bir başarısızlığa dönüştü. Adalet ve hakkaniyet alanında başarısızlık, ekolojide başarısızlık, ekonomide başarısızlık. Bize ‘istediğimiz gibi bir gelecek’ sözü verilmişti ancak burada oluşturulan şey kirleticilerin ‘ortak vizyon’ tablosuna dönüştü. Bu vizyonla, gezegeni daha çok ısıtacak, denizlerin içini boşaltacak, yağmur ormanlarını istedikleri gibi kazımaya devam edecekler. Üzerinde ekonomilerin gelişeceği veya yoksulluğun giderileceği temel bu olamaz. Bu 20. yüzyılın yıkıcı kalkınma modelinin son çırpınışı” nitelemesini yaptı. Naidoo, masada kalan tek umut verici anlaşma olan ‘Açık denizleri Kurtarma Planı’nın, ABD, Rusya, Kanada ve Venezuela gibi ülkelerin kimsenin sahibi olamayacağı açık denizleri şirketlere maden alanı gibi kullandırma niyetleri yüzünden öldürüldüğünü kaydetti. Genel kurul, önümüzdeki 3 gün boyunca devam edecek. Greenpeace, bu üç gün boyunca devletlerin ‘yeşil badana’ hikayelerini dinlemekten öteye geçilemeyeceğini belirtiyor.