Rieu: Daha tam Avrupa olamadık

Kasım ayında tekrar Türkiye’ye gelecek olan şef, besteci ve müzisyen Andre Rieu, Maastricht’teki şatosunda Cumhuriyet’e anlattı: Kültüre dönüp insanlara dil ve lehçelerini geri ver. Tek Avrupa ancak böylece mümkün olabilir. Ama, heyhat! Gel de bunu Bay Hollande ve ‘Bay’ Merkel’e anlat!

Evrim Altuğ/Cumhuriyet

Yaklaşık 120 bin nüfuslu Hollanda kenti Maastricht, Almanya sınırına bir saatlik araç mesafesinde. 120 kilometreyle ülke değiştirmek, biraz da bu yüzden çok zevkli. Resmi bayrağı kırmızı üzeri beyaz yıldız olan kentin adı, 1992 Avrupa Birliği (AB) ve para birimi Avro anlaşması ile özdeşleşmiş gibi. Ancak kentin küresel bir ‘marka’sı daha mevcut: Albümleri dünya çapında 30 milyonun üzerinde satan, müziğe küçük bir kafede çalarak başlayan, bugün ise 2001’de edindiği Stradivarius ile sahne alan, André Rieu. Vrijthof meydanda 10 yıldır verdiği geleneksel konserleriyle, Maastricht’in ‘bağrından çıkan’ 65 yaşındaki Rieu, müziğe beş yaşında başlamış. Bugün, şehirdeki türlü mamullerin üzerinde (ve bir anı plaketi olarak duvarda) imzası duruyor. ‘70’ten 7’ye’, özellikle de yetişkin dinleyicilerini adeta ‘Beatles hayranları’ gibi delirtircesine (ve hatta bazılarını uğrunda aşırı heyecandan can verircesine!) sevindiren ve mutlu eden Rieu, kasımda İstanbul ve Ankara’da yeniden konser vermek için Türkiye’ye geliyor. Memleket konserinde gösteri ve diyaloğu da ihmal etmeyen Rieu, ambulansların unutulmadığı heyecan dozundaki etkinlikte, İtalyan kapriçyolarından Louis Armstrong klasiği ‘What a Wonderful World’e, Johann Strauss klasiği ‘Mavi Tuna’dan Rumen pan flüt üstadı Gheorghe Zamfir ile sahne aldığı ve James Last’a selam verdiği ‘The Lonely Shepherd’a kadar birçok klasiği seslendiriyor.

Rieu ve Johann Strauss Orkestrası 5 Kasım’da Ankara Arena, 7 Kasım’da ise İstanbul Ülker Sports Arena’da olacak. Bu vesile ile şatosunun kapılarını Cumhuriyet’e de açan sanatçı, AB’nin doğduğu yerde, birliğin artık anlamını yitirdiğini, çözümün sevgi ve eşitlikte olduğunu ifade ediyor.

- Konserlerinizde ‘popüler’ sayılabilecek unsurları kullanıyor, izleyicilerle ‘muhabbeti’ kesmiyorsunuz...

Evet, bence her insan eşittir. Bu nedenle klasik müzikte niçin böyle olmadığını doğrusu hiç anlamıyorum. Tespitiniz, klasik müziğin bugünkü kusurunu yansıtıyor. Klasik müzik ‘en tepede’ ve izleyici ‘yerin dibinde’ mi yani! Derdimiz budur. Ama ben bir misyoner değilim; ben sadece kendimim. Birinin ötekinden daha ‘fazla’ olduğuna inanmıyorum. Klasik müziğin anlaması gereken şudur: Herkes aynıdır.Tamam, eğitimli ve eğitimsiz insanların var olduğunu biliyorum; ama sadece müzikte değil, eğitimli insanın eğitimsize ‘ben senden daha fazla bilirim’ci davranışı yok mu? Nefret ediyorum.

- Maastricht’te, Avrupa Anlaşması’nın imzalandığı kentte izlediğimiz konserin repertuvarı da bu birliğin bir nevi akustik temsiliyet haliydi.

Evet, bunu iyi dediniz; ben buyum. İnsanlar mutlu olsun istiyorum. Bunu yaparken ‘Ne güzel dünyadır burası,’ diyerek çocuklarla sahneye çıkıyor ve barışçıl bir mesajla onlar için en iyisini arzu ediyorum. Dünyada çok fazla savaş yaşıyor olmamız çok saçma! Müzik yapmalıyız! Şu anda dünyadaki en rahatsız olduğum konu, sırf zengin yoksul meselesi değil, kimi insanların kendilerini ötekinden daha üstün zannediyor olması. Şu an zengin biri değilim; öyle olmak isteseydim, petrol hattım olurdu, silah satar veya hırsızlık yapardım.

- İstanbul bir beste olsa, hangi hızla çalınırdı? Adagio, presto, largo, andante, moderato, allegro?

Hepsi! İstanbul bir senfoni gibi. Her zaman bir başka hıza kendini hazırlıyor!

- Eski bir dini deyişte ‘Şarkı söyleyen, çalan, iki kez dua eder,’ denir. Katılır mısınız?

Ninem beni kiliseye götürürken hep bunu söylerdi! Kilise korosunda küçük bir çocukken hep işitirdim bu sözü.

- Repertuvarınızı nasıl seçiyorsunuz?

Yüreğimle. Bana dokunursa, size de tesir edeceğinden kuşku duymuyorum. Çünkü yüreğin, bilgiden önce geldiğini düşünüyorum. Öyle de olmalı. Kalbimi açtığım sürece her şeye de açığım. Müzisyenlerinizle çalmak buna dahil. Kim bilir?

(İndirimli konser biletleri 15 Temmuz’a kadar Biletix’te.)