Rezerv satışı için dayanak gösterilen yasada çok sayıda değişiklik yapıldı
Merkez Bankası’nın rezerv satışı için dayanak gösterdiği yasada değişiklikler yapıldı. Sadece üç maddesi kalan yasanın “Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi” maddesinde yapılan son değişiklikte Cumhurbaşkanı’na yetki verildi. CHP, “Bu yetki kullanıldı mı” diye soruyor.
Mustafa ÇakırMerkez Bankası’nın (MB) 128 milyar dolarlık rezervlerinin satışında dayanak gösterilen 4059 sayılı yasada yıllar içinde kritik değişiklikler yapıldı. 2011 yılında kanun hükmünde kararname (KHK) ile yasaya madde eklenerek “Finansal İstikrar Komitesi” kuruldu. 2019’da ise bu komite kaldırıldı. Yerine ismi değiştirilerek benzer başka bir komite kuruldu.
Resmi Gazete’de 20 Aralık 1994 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4059 sayılı yasanın ilk adı Hazine Müsteşarlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’du. Yıllar içinde ismi de maddeleri de birçok kez değiştirildi. Yasanın şu anda yürürlükte olan ismi “Finansal İstikrar ile Bazı Düzenlemeler Hakkında Kanun.”
Bu yasada toplam 31 madde var. Ancak bu maddelerin neredeyse tamamına yakını mülga oldu. Sadece 3 maddesi kaldı. En önemlisi birinci madde. Komitenin yapısı da yıllar içinde değiştirildi. Önce 2011 yılında KHK ile eklenen ek 4. madde ile “Finansal İstikrar Komitesi” kuruldu. Maddede komitenin kimlerden oluştuğu “Hazine Müsteşarlığı’nın bağlı olduğu bakanın başkanlığında, Hazine Müsteşarı ile MB, BDDK, SPK ve TMSF başkanları” olarak sıralanıyordu.
Komitenin görevleri arasında “Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek sistemik risklerin belirlenmesi, izlenmesi ve bu tür risklerin azaltılması için gerekli tedbir ve politika önerilerini tespit etmek, risklerle ilgili uyarılar yapmak” vardı. Ancak bu madde, 17 Ocak 2019 tarihinde bir değişiklikle yürürlükten kaldırıldı.
CUMHURBAŞKANI’NA YETKİ
Aynı yasa ile bu kez eski komite yerine ismi değiştirilerek “Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi” (FİKKO) kuruldu. Maddeye göre komitenin görevlerinden bazıları şöyle:
“Finansal istikrar ve güvenliği tehdit edebilecek sistemik risklerin belirlenmesi, etkin bir şekilde izlenmesi ve yönetilmesi için alınabilecek tedbirlerin tespit edilmesi. Sürdürülebilir kalkınmanın desteklenmesi amacıyla finansal kaynakların reel sektöre etkin bir şekilde dağıtılmasının sağlanması. Sistemik risklerin gerçekleşmesi durumunda uygulanacak kriz yönetim planlarının oluşturulması.”
Bu maddenin 5. fıkrasında ise Cumhurbaşkanı’na yetki veriliyor. Bu fıkra şöyle: “Finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir gelişmenin komite tarafından tespiti halinde, üye kurum ve kuruluşların yetkileri dışında alınması gereken tedbirleri belirlemeye kendi görev, yetki ve sorumlulukları çerçevesinde Cumhurbaşkanı yetkili olup ilgili bütün kurum ve kuruluşlar belirlenen bu tedbirleri derhal uygulamakla yetkili ve sorumludur.”
Muhalefet, 128 milyar dolar tartışmasında yasadaki bu maddeye dikkat çekiyor. Eski Hazine Müsteşarı, CHP Sözcüsü Faik Öztrak önceki gün şöyle dedi:
“Mahalli idare seçimleri öncesinde, 17 Ocak 2019 tarihinde, 4059 sayılı yasada yapılan bir değişiklikle Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi’ne üye kurum ve kuruluşların, ‘yetkileri dışında alınacak tedbirleri belirleme ve uygulama yetkisi’ Cumhurbaşkanı’na verildi. Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatını kullanarak, Merkez Bankası rezervlerinin olağandışı yöntemlerle satılması için bir karara imza attı mı? Merkez Bankası ve/veya Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazılı ya da sözlü talimat verdi mi?”
PROTOKOL HÜKÜMLERİ AYNEN KORUNDU
Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, rezervlerin satışı konusunda 2017’de Hazine Müsteşarlığı ile Merkez Bankası arasında imzalanan protokole dikkat çekmişti. Bu protokolün dayanaklarından birisi olarak da gösterdiği 4059 sayılı yasanın 2. maddesi 2018 yılında KHK ile mülga olmuş, yürürlükten kaldırılmıştı. Gazetemizde dün bu konuda yayımlanan haber üzerine Hazine ve Maliye Bakanlığı yazılı açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi: “Daha önceden Hazine Müsteşarlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da yer alan ve söz konusu protokole dayanak teşkil eden hükümler, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sonrası oluşan yeni mevzuatta da aynı şekilde korunmuştur.”