Resimli Türkiye tarihi

Gamze Taşdan’ın 29 Ocak’ta açılışı yapılan sergisi, Sümerbank basmalarından Yeşilçam karelerine, yakın dönem Cumhuriyet tarihimizin imgeleri arasında bir yolculuk yaptırıyor.

Emrah Kolukısa

Bozlu Art Project’in Mongeri Binası’nda (Nişantaşı’ndaki mekân artık yok, bundan sonra tüm sergileri burada açılacak Bozlu Art Project’in) Gamze Taşdan’ın “Tuhaf Şeyler Ormanı” adlı sergisi açıldı. Genç sanatçı Taşdan, daha önceki sergilerinden de hatırlanacağı üzere, toplumsal cinsiyet, geleneksel ve popüler kültür başlıkları altında ortaya koyduğu işleriyle dikkat çekiyor. Bu sergisinde Cumhuriyet tarihinin en önemli kurumlarından biri olan Sümerbank’ın toplumsal hayattaki rolü ve kumaşlarında kullanılan desenlerinden yola çıkan ve tekrarlanan imgelerden oluşan sahneleriyle kadınlık halleri ve toplumsal belleğe göndermeler yapan Taşdan ile yeni sergisini konuştuk.

Gamze Taşdan

-Açılış sırasında bir hanımefendi, “Görür görmez tanıdım, bende de vardı aynı Sümerbank entarisinden” dedi bir resminizi işaret ederek. Gerçekten de yaşı belli bir noktanın üstünde olanlar için çok tanıdık imgeler bunlar. Sümerbank ile olan ilginiz nasıl başladı ve bunları tuvale aktarmaya nasıl karar verdiniz?

Sümerbank Türk toplumunun ortak hafızasında yer etmiş büyük bir görsel şölen. Bu şölende entari kumaşından mutfak tüpünün üzerindeki örtüye, adeta erkeklerin milli forması haline gelen çizgili pijamadan desenli çarşaflara kadar büyük bir imaj çeşitliliği yer almakta. Özellikle belli yaşın üzerindekiler için bu imajlar çok daha tanıdık ve manevi olarak çok da anlamlı. Sümerbank araştırmam iki sene önce başladı. Aslında genel ilgi alanlarım ve çalışmalarımın doğrultusunda yöneldim diyebilirim. Araştırdıkça da çok heyecanlandım çünkü benim için desenler sıradan bir kumaş örneği değil estetik anlamda resimsel bir boyut taşımakla birlikte sosyokültürel bir bağlamı da yansıtıyordu. Bu noktada onları kendi desenlerimle bir araya getirdim. Diğer bir deyişle toplumsal cinsiyet ve popüler kültür bağlamında yarattığım figürlere bir arka plan oluşturdular.

 

‘Gelenekten beslenme’

-Eserlerinizdeki motif tekrarları tekstilde çok kullanılan bir yöntem aslında. Ama sizin motifleriniz arasında tarihe göndermeler yapan imgeler var. Türkiye’nin belli dönemlerini imliyorsunuz adeta. Sergiyi gezerken zamanda bir yolculuk yapıyor gibiyiz. Türkiye’nin resimli tarihini dökümlemek gibi bir niyet de var mı burada?

Motif ve tekrar benim çalışmalarımda ifade biçimim, burada gelenekten beslenme de söz konusu. Sümerbank’tan esinlendiğim resimlerimde sosyokültürel ve toplumsal bir bağlam ön plana çıkıyor. Bununla birlikte konu ya da kavramla ilgili olarak belli tarihi dönemlere de göndermeler yapan imgeler var. Bu sinemadan bir figür de olabilir, 1930’lardan bir kız da... Amacım bir belge niteliğinde Türkiye’nin tarihini dökümlemek değil aslında, daha çok toplumsal değişimlere ya da geleneksel kültüre dikkat çekmek. “Mutlu Noeller” isimli eserde olduğu gibi. 1980 sonrası değişen ekonomik yapıyla birlikte oluşan dışa açılım, lüks tüketim ürünlerine yönelim, Amerikan kültürünün etkisi ve Sümerbank’ın Noel Baba deseni. “19 Mayıs” isimli resimde de 1930’larda yapılan fırfırlı gömlek ve kısa elbiseleriyle geçip giden genç kızlar o günlerden bugüne olan değişimi gösteriyor. “Görevimiz Ev Kadınlığı” ise toplumsal cinsiyet ve ataerkil kültürden kaynaklı kadınların hiç bitmeyen ev askerliği...
Yeşilçam’a gönderme

-Ve tabii Yeşilçam... Yeşilçam’a dair birçok gönderme var yine işlerinizde. Biraz da bundan söz edelim. Neydi Yeşilçam’ın sizdeki karşılığı?

Yeşilçam benim her zaman esinlendiğim ve çok sevdiğim bir dünya. Hatta Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde sürdürdüğüm sanatta yeterlilik tezim Yeşilçam sinemasında kadın figürü ile ilgili. Tabii bu konuyu kendi pratiğimden dolayı plastik sanatlar bağlamında ele alıyorum. Birçok da işim var Yeşilçam’la, Yeşilçam’da kadınlık halleri ile ilgili. Bu sergi kapsamında da 1970’lerin ikinci yarısında ortaya çıkan ve 80 darbesiyle bitirilen erotik filmleri ele aldım. Aslında herhangi bir Yeşilçam filmini incelediğimizde bize dönemin moda anlayışını, popüler zevkleri ya da kültürel gelişmeleri net bir şekilde gösteriyor. Bu bağlamda oluşturduğum çalışmalarda da pijama kravat gibi parçaları, puantiye ve geometrik formları Sümerbank hafızamız üzerinden okuyabiliriz.

-İşlerinizde yüz detaylarından kaçınmanızın özel bir sebebi olmalı.

İşlerimin hiçbirinde yüz yapmıyorum çünkü belli bir kimliğe bürünmelerini istemiyorum. Çalışmaların kavramsal altyapılarından dolayı bu figürler herkes olabilir. Bununla birlikte illüstre edilmiş formları da bu durumu güçlendiriyor. “Tuhaf Şeyler Ormanı” 9 Mart’a dek Bozlu Art Project’te görülebilir.