Reina katliamı davasında IŞİD üyeliğinden yargılanan 7 sanık ilk duruşmada tahliye edildi
Cumhuriyet davasını da yürüten İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Reina katliamı davasında IŞİD üyeliği ile yargılanan 7 sanığı tahliye etti. Mahkeme, tahliye kararına delillerin toplanmasını ve ölçülülük ilkesini gerekçe gösterdi.
CANAN COŞKUNGeçtiğimiz yılbaşı gecesi Reina isimli eğlence mekanında 39 kişiyi öldürüp 79 kişiyi de yaralayan Özbek asıllı saldırgan Abdulkadir Masharipov'un aralarında bulunduğu 51'i tutuklu 57 sanığın yargılandığı davada ilk ara karar verildi. Silivri Cezaevi'nin karşısında bulunan duruşma salonunda İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Pazartesi gününden itibaren görülen duruşmaya Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs, IŞİD üyeliği, 39 kişiyi öldürme ve 79 kişiye de öldürmeye teşebbüs suçlamaları ile yargılanan sanıklar katıldı. Duruşmada tutuklu tüm sanıklar savunmalarını tamamladıktan sonra duruşma savcısı tahliye taleplerine ilişkin görüşünü bildirdi.
Duruşma savcısı mütalaasında, Yasin Mehmet, Mehmet Cumaniyazi, Sabri Benthabet, Ulugbek Khudayberdiev, Abdullah Türkistanlı, Khushnudjon Kurbanov, Miraziz Mirsobitov, Olimjon Akhralov'un tahliye edilmesini istedi. Tahliye talebine “üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali, sabit ikametgah sahibi olmaları nedeniyle kaçma şüphelerinin bulunmaması ve delilerin büyük oranda toplanmış olması”nı gerekçe gösterdi. Bu kişiler iddianamede IŞİD üyeliği ve IŞİD'li militanların barındığı evlerden sorumlu olmakla suçlanıyor.
Valilikten tedbir istendi
Mütalaanın ardından söz alan Reina'nın avukatı Aycan Bölükbaşıoğlu, saldırıdan aylar önce İstanbul Valiliği'ne dilekçe vererek güvenlik önlemlerinin artırılmasını istediklerini söyledi. Sultanahmet'te 2016 Ocak ayında meydana gelen saldırıdan sonra Reina'nın da turistik bir mekan olduğu gerekçesiyle saldırı ihtimalinin kuvvetli olduğunu bildirdiklerini kaydetti. Valilikten Reina saldırısından 2 ay sonra yanıt geldiği öğrenildi. Cevapta risk raporunun gönderildiği, tesiste güvenlik önlemine ilişkin yapılması gerekenlerin sıralandığı kaydedildi.
Sanık avukatlarının taleplerinin dinlenmesinin ardından mahkeme yaklaşık 2 saat karar arası verdi. Aranın peşinden kararını açıklayan mahkeme, sanıklar Celil Çelik, Mehmet Cumaniyazi, Sabri Benthabet, Abdullah Türkistanlı, Khushnudjon Kurbanov, Miraziz Mirsobitov ve Muhammed Kerim'in tahliye edilmesine hükmetti. Tahliye edilen sanıklara adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar veren mahkeme duruşmanın bir sonraki oturumunun 26-27-28-29 ve 30 Mart 2018 tarihlerinde görülmesine hükmetti.
Serbest kalan sanığın savunması
Beyanların tamamlanmasının ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, 7 sanık hakkında tahliye kararı verdi. Bu kişilerin arasında savcının tahliye edilmesini istemediği sanık Celil Çelik de yer aldı. Çelik, ara kararın verildiği gün yaptığı savunmasında, “Mehdi gelecek ve dünyaya İslam gelecek. O geldiği zaman beni burada hiçbir güç tutamaz. Durdurmanız için öldürmeniz gerekir. İster Suriye’de ister Medine’de olsun gider savaşırım. Çünkü ben cihat savaşına inanıyorum” dedi. “Kuran’a Hizmet Vakfı” isimli bir vakıfları olduğunu söyleyen Çelik, kendisine yöneltilen örgüt üyeliği suçlaması anımsatılınca “Makamım ne imiş örgütte” diye sordu. Bu sırada Başkan Dağ, araya girerek “Örgüt yöneticiliğinden aşağısını kabul etmem diyorsun” dedi ve gülüşmeler yaşandı. Çelik de “Ben Osmanlı çocuğuyum. Tabi olmam, tabi olunsun isterim” dedi. Üye hâkim, Çelik’e telefonunda bulunan bir mesajlaşma diyaloğunu sordu. Hâkim, konuşmada birinin Çelik’e Suriye’ye gideceğini söylemesi üzerine Çelik’in “Tamam göndeririz” dediğini aktardı.
Soru sormadı, uyudu
Kamu güvenliği gerekçesiyle Silivri’de görülen ve 5 gün süren duruşmayı jandarmalardan çevirmenlere herkes polisiye film izler gibi takip etti. Masharipov’un tavırlarından, sanıkların sıradışı hayatlarına kadar pek çok ayrıntı duruşmayı izleyen kişilerin sohbetlerine konu oldu. Sanıkların çoğunluğu Türkî cumhuriyetlerden olduğu için salonda en çok konuşulan diller Özbekçe ve Uygurca idi. Duruşmanın son gününde izleyiciler bu dillere aşina olmuştu. Hafta boyunca sanık savunmalarının ardında kalan ayrıntılar şöyle idi:
Su bile içmedi
Duruşmanın 5 gün süren oturumları boyunca Masharipov’un tuvalet ihtiyacı için yerinden hiç kalkmadığı, su dahi içmediği gözlendi. Duruşmanın ilk gününde susma hakkını kullanacağını söyleyen Masharipov duruşmalar boyunca SEGBİS ekranında yan yana oturdukları görülen resmi nikâhlı eşi Zarina Nurullayeva ile imam nikâhlı ikinci eşi Fransız vatandaşı Tene Traore’yi izledi. Nurullayeva ve Traore’nin zaman zaman sohbet ettikleri, birbirlerinden rahatsız olmadıkları dikkat çekti.
Savcı uyudu
Mahkeme heyetinin ve avukatların çok sayıda soru sormasına karşın duruşma savcısı 5 gün boyunca sanıklara tek bir soru yöneltmedi. Bazen kafasını masasına dayayarak uyuduğu görüldü. Yalnızca mütalaasını açıklarken konuşan savcının bunun haricinde duruşmanın son günü saat 22.00 sıralarında sanık avukatlarına “Saat 22.00 oldu. Bu saatte hâlâ buradayız” diye isyan ederken sesi duyuldu.
Şakalaştılar...
Mahkemedeki sorguları sırasında birbirlerini tanımadığını iddia eden sanıklar, duruşma aralarında birbirleriyle sohbet edip şakalaştılar. Mahkeme heyetinin “Bu salonda tanıdığınız kimse var mı” sorusuna ise “Gözaltında ya da cezaevinde tanıştık” yanıtını verdiler. Çelişkili beyanlarıyla dikkat çeken, gösterilen fotoğrafta kendisini tanımayan ve Kazakça bildiğini söyleyen sanık Ömer Asım’ın kadı olduğu iddia edilen ve Arapça konuşan Yaser Muhammed Radown ile sohbet ettiği gözlendi.
İkinci el telefon...
Dava sanıklarının birçoğu Türkiye’ye Haziran 2016’da giriş yaptığını söyledi. Türkî cumhuriyetlerden gelen bu sığınmacıların savunmaları Türkiye’deki ilk adreslerinin ya Zeytinburnu ya da Kayseri olduğunu ortaya çıkardı. Birçoğu Kayseri’de oturma izninin orada daha kolay verildiğini söyledi. Telefonunda IŞİD’in infaz videoları, cihat marşları, örgüt sempatisi içeren ses kayıtları veya yazışmalar ile IŞİD flamalı fotoğraflar bulunan sanıkların hepsi cihazlarının ikinci el olduğunu ve içeriklerin kendilerine ait olmadığını iddia etti. Sanıkların hemen hemen hepsi, başkaları üzerine kayıtlı olan açık hatlardan kullandığını söyledi.
Tercüman filtresi
Duruşmalarda kimi zaman tercümanların birebir çeviri yapmadıkları dikkat çeken bir diğer ayrıntı oldu. Tercümanın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isminin geçtiği kısımlardan bahsetmediği, bir sanığın Ahrar uş-Şam ile bağlantısını atladığı dikkat çekti.
Kimse tanımıyor
Mahkeme heyeti sanıkların her birine Masharipov’u tanıyıp tanımadığını sordu. Eşleri Zarina Nurullayeva ve Tene Traore’nin dışında hiçbir sanık Masharipov’u tanımadı. 8 Ocak’ta gözaltına alınan Zarina Nurullayeva, saldırı planından haberi olmadığını savundu. Nurullayeva, eşinin Afganistan’da haftada 4 gün medresede ders verdiğini söyledi. Traore de, 27 Eylül 2016’da Suriye’ye gitmek üzere Türkiye’ye geldiğini söyledi. Traore, birlikte yakalandığı kadınların tavsiyesi ile hiç tanımadığı Masharipov ile 6 Ocak’ta evlendiğini söyledi. Masharipov’un ne iş yaptığını, aynı dili de konuşmadıklarını ifade eden Traore’ye üye hâkim telefonundaki Telegram hesabındaki ses kayıtlarını okudu. Traore, “Rakka’daki mücahitler” gibi ifadelerin olduğu ses kaydının Suriye’deki kız kardeşine ait olduğunu söyledi.