Ramazan’da ‘mahrem’ sorular

Ramazan’da ‘mahrem’ sorular

Süreyya Su

2000’li yıllarda ortaya çıkan bir toplumsal fenomen de televizyonlarda yayınlanan fıkıh ağırlıklı dini programlar... Bu programlarda yıldızı parlayan birçok ilahiyatçı ve din adamı oldu.

Bunlar önce insanlara hayatlarını dine uygun yaşamaları adına helaller ve haramları öğretmeye başladılar. Programlar tutunca konuları genişletmek gerekti ve detaya girilmeye başlandı. Bunun için dininin gereklerini merak eden, takva üzere yaşamaya gayretli bir seyirci profili üretilerek sorular ve cevaplar şeklinde bir formatla devam edildi.

Fakat bu sorular öyle bir hal aldı ki, bunların bazısı naif, bazısı akıl ölçütleriyle anlaşılmaya müsait olmayan bir nitelikle sıradan insanların kafasını karıştırmaya ve kalbini yormaya başladığı söylenebilir. Bunlar kitap olarak da yayımlanıyor ayrıca...

Geçen gün bunlardan birinin radyoda reklamına rast geldim. Reklamda biri; televole gibi magazin programlarından devşirilmiş bir ses tonu ve konuşma tarzıyla şöyle sesleniyor: “Mahrem Sorulara Mahrem Cevaplar! Henüz aklınıza bile gelmemiş soruları önce soran, sonra da cevaplayanların hizmetimize sunduğu faydalı eser. Kadın erkek eşit midir, mut’a nikâhı nedir gibi soruları cevaplarken Kıbrıs’a tatile giden kızlardan dahi bahseden bir kitap!..”

Bu son cümleyi duyunca kanalı çevirmekten vazgeçip, artan merakımla dinlemeye devam ettim. Anonsu yapan kişi kitaptaki sorulardan örnekler vermeye devam ediyor:

“Mazeretli bir kadın eşiyle münasebet kurabilir mi; kadının saçını kestirmesi caiz midir; kaş alınabilir mi; makyaj yapılabilir mi; kadının sesi helal midir; gelin ile kayınpeder aynı odada kalabilir mi; başörtüsü nasıl bağlanmalıdır; bir genç kız nişanlısı ile gezebilir mi; haremlik-selamlık nedir;kadınlarla erkekler tokalaşabilir mi; bir grup genç kız yanlarında refakatçi bir erkek olmadan Kıbrıs’a gezmeye gidebilir mi?..”

Böyle sorular, “Eşofmanlı Şevket Hoca” parodisinde bile yok! Zira bu sorular “parodik” olmanın ötesinde pornografik. Bu, bir soru pornografisi.

Pornografi, işlevsel olarak bir cinsel uyarandır. Genellikle normalin ötesinde cinsellik biçimleri dolayımsız şekilde, tüm çıplaklığıyla ve şiddetle bezenmiş halde sunularak içgüdü harekete geçirilir.

Peki, yukarıdaki sorular neyi harekete geçirir? Dindarlığı değil elbette. İslamcı yazar Emine Şenlikoğlu’nun 80’lerde yayımladığı şu kitabının adı bugün daha bir anlamlı: “Gençliğin İmanını Sorularla Çaldılar”.

Sorularla maneviyatımız, masumiyetimiz ve muhabbetimiz çalınıyor. O yüzden, konuyla ilgili bir hadisle bitirelim: “Benim sizin anlayış ve kavrayışınıza bıraktığım konularda siz de beni kendi halime bırakın” (Buhari ve Müslim).