Ramazan mültecileri... Sığındıkları parklardan da kovuluyorlar

Düğün ve eğlencelerin azaldığı oruç ayında çalışmak için Adana ve Mersin’e göç eden davulcular, sığındıkları parklardan da kovuluyorlar.

Abidin Yağmur

Gaziantep, Osmaniye ve Hatay’da yaşayan ve geçimlerini davulculukla sağlayan bazı yuttaşlar, düğün ve eğlencelerin en aza indiği ramazan aylarında Adana ve Mersin’e gidiyor. Sahurda davul çalan ve mahalle sakinlerini uyandıran davulcular, aldıkları bahşişlerle aylık gelirlerini çıkarmaya çalışıyor.

Davulcular, çocuklarıyla parklarda, çadırlarda, kamyonet kasalarında kalıyor. Zabıta, çoğu zaman onları işlek caddelerdeki parklardan kovuyor. Bazı mahallelerde muhtarların, kendilerinden “avanta” istediğini ileri süren davulcular, “Yapacak başka işimiz yok. Belki bir asgari ücret kadar para kazanacağız. Bütün bu rezillik onun için” diyor.

7 günde 5 park

Gaziantepli davulcu Ali, ramazanda Mersin’e gelen yüzlerce davulcudan biri. Güneykent mahallesinde bir kahvehanede tanışıp konuştuğumuz Ali, “Bir haftada 5 park değiştirdik. Çoluk çocuk perişan olduk. Kamyonet kasasında yatıyoruz” diye başlıyor kendisini anlatmaya. Davulcu Ali, 10 senedir ailesiyle ramazanda Mersin’e geldiklerini ve genellikle dışarıda kaldıklarını söylüyor. Bu sene Güneykent’te bir parka yerleşmişler. Polis gelip kimliklerine, araç plakasına bakmış, “Sakınca yok, kalın burada” demiş. Ertesi gün Toroslar Belediyesi’nden zabıtalar gelip “Başka bir yere gidin” demiş.

‘Suriyelilerden beteriz’

Ali ve ailesi, birkaç parktan “sürüldükten” sonra Mevlana mahallesindeki boş bir arsaya park ettiği kamyonetin kasasında kalmaya başlamış. Mahalleden bir yurttaş, evinin altında bulunan inşaat halindeki dükkânı vermiş onlara. Biz oraya varınca davulcu Ali’nin çocukları, ailesi, akrabaları sardı etrafımızı. İnşaatta kalanlardan yaşlıca bir erkek, “Oradan oraya, oradan oraya sürüyorlar bizi. Parklarda yatıyoruz. Adam acıdı, sağ olsun bize burayı gösterdi” derken eşi giriyor lafa: “Ne bir orucumuzun tadını alıyoruz, ne bir yediğimizin tadını alıyoruz. Su yok. Suriyelilerden beter halimiz.”

Davulculardan biri, “Bizim kimseye zararımız yok. Parklarda yatıyoruz, zabıta gelip kovuyor” diyor. Bir başka davulcu ise, “Kimi mahallelerde muhtarlardan bizden avanta istiyor. 1500 lira isteyen muhtarlar var” diyor ve soruyor: “Böyle bir kanun mu çıkmış ki biz muhtara para verelim?”

Tek gelirleri bahşişler

Bir başka davulcu ve ailesi, Mevlana mahallesi muhtarının tahsis ettiği yere çadırlarını kurmuş. İhsan ve ailesi suyu camiden alıyor, kişisel ihtiyaçlarını orada gideriyorlarmış. Tek bir çadırda 10 kişi kaldıklarını söyleyen İhsan, “Ailece çıkıp geldik buraya. Ramazanda bir ay davul işi olmaz bizim orada. Ha, ‘Bir ayda kazandığın ne’ dersen belki bir asgari ücret kadar. Bütün bu rezillik onun için. Ama boş oturmaktansa buraya geliyoruz” ifadelerini kullanıyor.