‘Radikal Trump’ kâbusu: Şu an dehşet içindeyim

Çiçeği burnunda yeni ABD Başkanı, seçim kampanyalarında dile getirdiği vaatleri yerine getirirse sadece ABD’de değil küresel anlamda ekonomik zarara yol açacak.ABD’nin 45. başkanı seçilen Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’ın ekonomiye ilişkin radikal vaatleri sorgulanırken piyasalarda da oynaklık artıyor. Trump’ın vaatleri sadece ABD’de değil, küresel ekonomide de taşları yerinden oynatacak.

Pelin Ünker

 

ABD’nin 45. başkanı seçilen Cumhuriyetçilerin adayı Donald Trump’ın ekonomiye ilişkin radikal vaatleri sorgulanırken piyasalarda da oynaklık artıyor. Trump’ın vaatleri sadece ABD’de değil, küresel ekonomide de taşları yerinden oynatacak. Ticaretten, para politikalarına, enflasyondan işsizliğe ve bütçe açığına pek çok yönden ABD’yi etkileyecek vaatler gerçekleşirse küresel bir yavaşlama söz konusu olabilir. Piyasalar da mevcut belirsizlikten tedirgin. Radikal bir Trump, eğer vaatlerini gerçekleştirirse ekonomide olası etkiler şöyle olacak:

Ticaret engel

Trump’ın seçim kampanyasında vaatlerinin arasında henüz yürürlüğe girmemiş olan Trans Pasifik Ortaklığı (TPP), Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’nı (TTIP) ıskartaya çıkarmak, Kanada, ABD ve Meksika’nın taraf olduğu Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması’nı (NAFTA) yürürlükten kaldırmak ve Çin’den ithalata yüzde 45 gümrük vergisi uygulamasına geçmek yer alıyordu. Trump, İran ile nükleer anlaşmaya da karşı. Bu nedenle uluslararası ticaret anlaşmaları ve İran ile nükleer anlaşmanın yeni dönemdeki akıbeti, Trump’ın başkanlık koltuğuna oturmasından sonra yakından takip edilecek konular arasında geliyor. TTP, Asya ve Pasifik ülkeleriyle daha geniş ekonomik ve ticari ilişkileri, TTIP ise AB ülkeleriyle daha yakın bir ticari süreci amaçlıyordu. Çin ve Meksika da gümrük vergisini yükselterek misilleme yapabilir. Amerikan iktisatçılar bunun ticareti ve büyümeyi yavaşlatabileceğini düşünüyorlar. ABD’nin Çin ile ithalatı bu yılın eylül ayında 42 milyar 22 milyon dolar seviyesinde bulunuyor.

İstihdamı vuracak

ABD-Meksika arasında sınır duvarı inşa edilmesi fikri Trump’ın en radikal vaatlerinden biri. Eğer bu gerçekleşirse belgesiz milyonlarca işçi sınırdışı edilecek. ABD’de 11 milyon kaçak göçmen bulunuyor. Ülkede kaçak işçilerin çalıştırılmasının büyük ölçüde engellenmesi işverenler tarafından Amerikalı ve sigortalı çalışan sayısının artırabilir. Ancak iktisatçılar ucuz Amerikalı işçi bulunamayacağından bunun da işsizliği artıracağından ayrıca işverenlerin maliyetini artarak şirket büyümelerinin büyük ölçüde etkilenmesinden şüphe duyuyorlar. Trump teknoloji sektöründe de ihtiyaç duyulan kalifiye işçiler için vize kısıtlaması düşünüyor. Öte yandan Trump’ın planları arasında yer alan Obamacare’in yürürlükten kaldırılması, milyonlarca insanı sağlık sigortasız bırakabilir.

Bütçe açığı artacak

Genel olarak, bir radikal Trump önemli ölçüde ABD’nin bütçe açığını genişletecek. Şirketlerin ve zenginlerin ödediği vergilerde keskin bir düşüş olacak. Trump, seçimleri kazanırsa ABD’de en yüksek gelir vergisi oranını yüzde 40’tan yüzde 33’e ve kurumlar vergisini ise yüzde 35’ten yüzde 15’e indireceğini, başka ülkelerde üretim yapan şirketleri ABD’de üretim yapmak için ikna edip ABD’de üretim yapmayanlara ek vergiler getireceğini açıklamıştı. Diğer yandan Trump’ın dış politikası Amerika’nın rakipleri ile gerginliği tırmandırabilir. Küresel bir ticaret savaşı korumacı tutumu müttefikleri arasında ilişkiyi bozabilir. Bu da ABD’nin savunma harcamalarını artırıcı bir etken olarak görülüyor. Kamu ve altyapı harcamalarının da artacağı öngörülüyor. Büyümeyi bu şekilde artırabilir. Vergi politikası nedeniyle devlet gelirlerinin 10 yılda 9 trilyon dolar azalması, ABD bütçe açığının yılda 1 trilyon dolar artması bekleniyor.

Enflasyon yükselecek

Trump’ın uygulamayı planladığı bu vergi reformu iktisatçılara göre iç tüketimi artırarak enflasyonun artmasına neden olabilir. Enflasyondaki görünüme bağlı olarak rotasını belirleyen ABD Merkez Bankası politikalarının yeni dönemde nasıl şekilleneceği merak ediliyor.

FED’de keskin dönüş

Radikal Trump büyük ölçüde Fed’in mevcut politika yaklaşımını değiştirecek. İç talep ve kamu harcamaları kaynaklı bir büyüme stratejisi izleyecek. Bunun için Fed’in de uzun süre düşük faiz uygulamasını isteyebilir. Zaten Fed Başkanı Janet Yellen’ı görev süresi dolduğunda yeniden aday göstermeyeceğini açıklamıştı. Yellen’in görev süresi 3 Şubat 2018’de doluyor.

Trump’ın bu yıl görev düresi dolacak iki üye yerine Cumhuriyetçi üyeler ataması bekleniyor.

Eşitsizlik nedeniyle umut ışığı oldu

Marmara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Şişman, Donald Trump’ın başkanlığının küresel ekonomiye etkilerini gazetemize değerlendirdi. Dünya ekonomisinde mevcut yapının 2007-2008 küresel krizinden bu yana verimlilik, yatırım, ticaret ve kârlılık ekseninde fazla bir ilerleme kaydedemediğini vurgulayan Şişman şunlara dikkat çekti:

“Toplumsal gelir yaratıcı unsur olarak ücretlerin de yeterince yükselmediği biliniyor. Bu anlamda, yeni seçilen başkan D. Trump’ın emlak rantından yararlanarak zenginliğine zenginlik kattığı bu neoliberal dönemde ABD orta sınıfının eşitsiz ilişkilerden kötü etkilenmesiyle –belki de Hillary Clinton karşısında elenen B. Sanders’ın yerine- umut ışığı olduğu saptamasını yapabiliriz. Yine bir kısım ABD orta sınıfın da şok etkisi yarattığı bugünlerdeki protestolardan gayet iyi anlaşılıyor. ABD seçimi sonrası Dow Jones ve S&P endekslerinden de anlaşılacağı gibi ABD Finansı için de umut olmuş durumda.” Dünya sisteminin merkez ülkelerinde 1980’li ve 1990’lı yıllara göre verimlilik hızının çok azaldığına dikkat çeken Şişman “Dünya ticaretinin dünya GSYİH içindeki payı da artış  göstermiyor. Neoliberalizmin ihracata dayalı büyüme önerdiği gelişen ülkelerin büyüme rakamları da bu kanaldan olumsuz etkileniyor. Trump ve ekibi Çin’e karşı yüksek gümrük vergisi uygulamayı düşünüyor. Yeni korumacılık önlemlerinin tüm dünyaya sirayet etmesi beklenebilir.

Bu da dünya ticaretinin dolar enflasyonu ve fiyat kırmayla ilerleyeceği izlenimini veriyor. Döviz kurlarındaki değer kayıpları daha önce olduğu gibi sermaye çıkışı yaşayan ülkeler açısından önemli bir fiyat kırma aracı olarak kullanılacaktır” dedi.

Hızlı tüketim ve borç

Şişman, şöyle devam etti: “Bir yandan bankacıların finansallaşmanın sürdürülmesi ile ilgili kaygıları giderilmeye çalışılırken, diğer yandan da Amerikan orta sınıfının beklentileri doğrultusunda gerek altyapı çalışmaları, gerekse iç talebi harekete geçirecek başka projelerle şu sıralar yüzde 1.5 olan yıllık büyümeyi yüzde 3.5 gibi bir düzeye çekmek hedefleniyor. Bu durum ABD’nin yüzde 3.2’lik bütçe açığını tekrar krizde yaşandığı gibi yüzde 10’lara çekmek demek. Bu keskin rekabet düzeyi, neoliberalizmden neofaşizme kayışla, yani bu “yeni” muhazakârlığın “insanın evrensel kardeşliği” fikrinden hareketle getirdiği küreselleşmeden vazgeçmesiyle mümkün olabilir. Özetle yeni dönemde yine verimlilik ilişkisinin yatırımları hızlı tüketim ve konut üzerinden yeni hanehalkı borçları yaratması bunun finansmanı için de enflasyonist süreçlerin yaratılarak çatışma ve savaş politikalarının devreye sokulması beklenebilir. Gelişen ülkelerin yaklaşık yarısı Çin’e ait olan 3 trilyon dolarlık rezervinin bu yeni dönemde yeterli olmayacağı ve bu ülkelerin yaratılan enflasyonist ortamdan olumsuz etkilenerek hızla sermaye çıkışına maruz kalacağı öngörülebilir.”

‘Dehşet içindeyim’

Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’na seçilmesi üzerine görüşlerini açıklayan bu yılın Nobel Ekonomi Ödülü sahiplerinden Harvard Üniversitesi Profesörü Oliver Hart, Trump ile birlikte bir acizlik dönemine girildiğini belirterek, “Şu an 10 kat daha fazla dehşet içindeyim” diye konuştu. Daha önce Trump’ın başkan seçilme olasığı karşısında dehşet duyduğunu ifade eden Hart, tepkisini şöyle
dile getirdi:

“Şu an olabilecekleri düşündüğümde 10 kat daha fazla dehşet içindeyim. En tehlikelisi de Trump ile birlikte yeteneksizlik dönemine giriyor olmamız; çevresinde yetkin insanlar yok. Adı geçen ekonomistlerin tümü tanınmamış kişiler. Bunun yanı sıra Trump’ın tavsiyeleri dinlemek için bir ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Trump her şeyi en iyi kendisinin bildiğine inanıyor. Bilgisizliğinin sınırını bilmiyor. Bu da dehşet verici. Şimdiye kadar aynı anda ortaya çıkıp ‘bu insan tehlikeli’ diyen bu kadar sayıda insana rastlamadım. Tanınmış ekonomistler arasından kendisine danışman bulması çok zor; zira tümü kendisine karşı.”

‘Daha merkezci olabilir’

Küresel ekonomik krizi önceden tahmin ettiği için kriz kâhini olarak adlandırılan Nouriel Roubini’ye göre, Trump’ın başkan seçilmesinin ardından onu başkanlığa getiren radikal popülist söylemlerini gerçekleştirip gerçekleştirmeyeceği ya da merkezci pragmatist bir yaklaşım mı sergileyeceği henüz belli değil.

2 trilyon dolar azalacak

Radikal bir Trump olursa piyasaların korktuğu olacak ve önemli bir ekonomik zarara yol açacak. Project Syndicate’de yayımlanan “Trump’ın evcilleştirilmesi” başlıklı yazısında Roubini “Trump’ın daha merkezci, pragmatik politikaları takip etmesi daha olası” derken bunu şöyle açıklıyor:

“Trump’ın tecrübesizliği göz önüne alındığında önceki başkanlar Reagan ve George W. Bush gibi danışmanlarına bağlı olacaktır. Senatoda azınlık olan demokratlar radikal reformlar söz konusu olursa parlamentoyu kilitleyebilir.

Diğer yandan bağımsız bir kurum olan Fed’e müdahale durumunu da özgür basın kontrol edecektir. Dünya Ticaret Örgütü, Trump’ın korumacı politikalarını sınırlayacaktır. Meksika’dan gelenlerin tümü değil şiddet suçu işleyen göçmenleri sınır dışı edebilir. Yine de pragmatist senaryoda bile vergi planını izlerse ABD gelirleri 10 yılda 2 trilyon dolar azalacaktır.”