Putin: Suriye krizinin Suriyelilerin bizzat kendileri çözmeli

Rusya Devlet Başkanı Putin, "Suriye krizinin Suriyelilerin bizzat kendileri tarafından çözülmesi" gerektiğini tekrarladı.

AA

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin (ÜDİK) 5. toplantısına katılmak üzere 1 Aralık'ta yapacağı Türkiye ziyareti öncesinde AA'nın sorularını yazılı yanıtladı. Rus lider, Türkiye-Rusya siyasi, ticari ve kültürel ilişkileri ile bölgesel ve uluslararası meselelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  

Putin'e yöneltilen sorular ve cevapları şöyle:

SORU: Ankara’da düzenlenecek Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nde Rus-Türk ilişkilerinin siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarında somut ne tür hedefler belirleyeceksiniz? Bazı bölgesel konulardaki siyasi görüş ayrılıklarına rağmen ilişkilerin genel anlamda sıcaklığını korumasının nedenleri nelerdir?

CEVAP: Türkiye'ye yapılacak resmi ziyaret ve bu çerçevede düzenlenecek 5. Rus-Türk Üst Düzey İşbirliği Konseyi, devletlerarası ilişkilerimizin geliştirilmesinde önemli adımlardır. Ortak çabalarımız sayesinde, bu ilişkiler son senelerde yapıcı ve komşuluk ruhuna uygun bir şekilde, güven ortamında, eşitlik ve karşılıklı çıkarların dikkate alınması ilkelerini esas alarak gelişmektedir.

Gündemimizde yüksek teknoloji ürünleri sayesinde ticari hacmimizin yapısını geliştirmek, sanayi ortaklıkları kurmak var. Bu doğrultuda birtakım önemli ortak projemiz gelişmektedir. Örneğin, (Rusya’daki) Magnitogorsk Demir Çelik Fabrikası, İskenderun Demir Çelik Fabrikası’nı modernize ederek kapasitesini arttırmıştır. 2 milyar dolara yakın yatırım yapıldı. Rus GAZ Grubu ve Türk Mersa Otomotiv şirketi Sakarya ilinde oto sanayi üretimi yapan bir tesis kurmuştur.

İlişkilerde gelecek vaat eden alanlardan biri de ülkelerimizin uzay araştırmalarındaki işbirliğidir. Bu yıl 15 Şubat'ta Rus füze taşıyıcısı tarafından "Türksat-4A" isimli Türk telekomünikasyon uydusu başarılı bir şekilde uzaya fırlatılmıştır. Gelecek sene ikinci "Türksat-4B" uydusunu fırlatmayı planlıyoruz.

Ayrıca Rusya'da şu an 100 civarında Türk inşaat şirketinin faaliyet gösterdiğini belirtmek isterim. Bu arada bazıları Soçi'deki olimpiyat oyunları için altyapının oluşturulmasına katkıda bulunmuşlardır. Bu tecrübenin Rusya'da gelecek yıllarda düzenlenecek büyük uluslararası spor etkinlikleri için tesisler kurulurken başarıyla uygulanacağını umuyorum.

Kültürel ve insani alanda ikili ilişkiler aktif bir şekilde gelişmektedir. Bu şubat ayında Ankara'da Rus Bilim ve Kültür Merkezi kurulmuştur. Moskova'da, 13 ve 14. yüzyılların büyük şairi Yunus Emre’nin adını taşıyan Türk Kültür Merkezinin açılması planlanmaktadır.

SORU: Türkiye doğalgaz tüketimiyle ilgili kışa hazırlık yapıyor. Türkiye’ye ihraç ettiğiniz gaz miktarının artırılması ve fiyatta revizyona gidilmesi konularında neler planlıyorsunuz? Türkiye ile genel anlamda enerjide ve özellikle nükleer enerjinin barışçıl kullanımı alanında Rusya nasıl bir işbirliği öngörüyor?  

CEVAP: Son on yıllarda enerji bizim ticari ve ekonomik işbirliğimizin lokomotifi durumundadır. Türkiye; Ukrayna, Moldova, Romanya ve Bulgaristan topraklarından transit olarak geçen Batı Hattı ve Mavi Akım boru hattı üzerinden sevk edilen Rus doğal gazının, (Almanya’dan sonra) ikinci büyük alıcısıdır. Geçen sene Rusya Türkiye'ye 26,6 milyar metreküp doğalgaz sağladı, bu yılın sonunda büyük ihtimalle bu rakamı aşacağız.

Rus enerji kaynaklarının, Türkiye’nin sosyoekonomik gelişimi için ne kadar önemli olduğunu gayet iyi anlıyoruz. O yüzden doğal gaz ihracatına ilişkin taleplere her zaman olumlu cevap veriyoruz. Ekim ayında Mavi Akım doğalgaz boru hattı üzerinden yapılan sevkiyatın yıllık hacminin 16 milyar metreküpten 19 milyara kadar arttırılmasına ve bununla ilgili gerekli çalışmaların yapılmasına dair ilkesel mutabakat sağlanmıştır. Uzmanlarımız devamlı olarak bu konuyu takip ediyorlar.

Ek sevkiyat için fiyat belirlenmesinden bahsetmek gerekirse, bu konu ilgili şirketler arasında, Türk doğal gaz pazarının gerçekleri göz önünde bulundurularak titiz bir incelemeyi gerektirir.  

Türkiye ile ekonomik ortaklığın çeşitlendirilmesi çerçevesinde yüksek teknoloji alanları dahil çalışmalarımızın stratejik yönlerini ortaklaşa belirlemeye niyetliyiz. Bunların arasında nükleer enerji endüstrisi de var. 2010 yılı aralık ayında Türkiye'de Akkuyu Sahasında Nükleer Güç Santralinin Tesisine ve İşletimine Dair İşbirliğine İlişkin Anlaşma imzalanmıştır. Maliyeti 20 milyar dolara yakın olan bu büyük projenin hayata geçirilmesi, programına uygun bir şekilde ilerlemekte olup Türkiye'nin enerji güvenliğine güç katmayı, çalışmalara Türk şirketlerinin dahil edilmesi sayesinde de yeni iş alanlarının açılmasını sağlayacaktır.

Halihazırda ülkenizde, şu anda kalifiye uzmanların yetiştirilmesine yardım etmekte olduğumuz yeni ve gelecek vaat eden bir işkolu yaratılmaktadır. 2011 itibarıyla Rusya'ya eğitim görmek için 250’den fazla Türk öğrencisi dört grup halinde gönderildi.

ABD ve Avrupa'nın Ukrayna krizi nedeniyle ekonomik yaptırım uyguladığı Rusya'dan Türkiye'ye övgü

SORU:  Rusya için ikili ticari ilişkilerin geliştirilmesi konusunda ne tür imkanlar mevcut ve sizce taraflar hangi ticari hedeflere ulaşabilir?

CEVAP: Türkiye'nin, Rusya ile ekonomik işbirliği konusu dahil olmak üzere, bağımsız biçimde kararlar almasını takdir ediyoruz. Türk ortaklarımız çıkarlarını birilerinin siyasi hırsları uğruna heba etmeyi reddetti. Bunun gerçek anlamda iyi düşünülmüş ve ileriye dönük bir politika olduğunu düşünüyorum. Bunun gerçek anlamda iyi düşünülmüş ve ileriye dönük bir politika olduğunu düşünüyorum.

Hükümetinizin tutumu ikili ticari hacmi arttırmak için yeni ufuklar açmaktadır. öncelikle Rusya’daki büyük pazarda oluşan boşlukların Türk tarımcıları tarafından doldurulmasından bahsedilebilir. Türk üreticilerinin Rusya'ya et, süt, balık ürünleri, sebze ve meyve ihracatının arttırılmasına yönelik niyetlerine olumlu yaklaşıyoruz.

Beraber karşılıklı ticaret hacmini arttırıp yatırım alanındaki işbirliğimizi Rus ve Türk halklarının hayrına yeni bir boyuta taşımayı umuyoruz. Zaten ticari hacmimizi 100 milyar dolar seviyesine çıkarabileceğimiz konusunda Recep Tayyip Erdoğan ile anlaşmıştık. 2013’teki hacim 32,7 milyar dolardı.

ABD, Avrupa Birliği, Japonya, Avustralya ve birtakım diğer devletlerin ülkemize tek taraflı uyguladıkları kısıtlayıcı tedbirlerin meşru olmadığını kaydetmek isterim. Bu tarz baskılar doğrudan ekonomik zararlar vermesinin yanı sıra uluslararası istikrarı da tehdit etmektedir.

Rusya ile ültimatom ve yaptırımların dilinde konuşma teşebbüsleri kesinlikle kabul edilemez ve sonuç getiremez. Bu arada cevabımız, her zaman dengeli olacak ve Rusya'nın Dünya Ticaret Örgütü dahil çeşitli kuruluşlarla imzaladığı uluslararası anlaşmalara göre üstlendiği hak ve taahhütleri dikkate alınarak verilecektir.

Ayrıca, Rusya'da faaliyet gösteren önde gelen Batı şirketlerinin yöneticileri, yaptırımlarla ilgili kaygılarını gizlemeden Rus ortaklarıyla işbirliğine hazır olduklarını teyit etmekteler.

Nihayet sağduyunun kazanacağını ummuyoruz. Tarafları, hatalı kısıtlama ve tehdit mantığını terk edip, biriken sorunları karşılıklı çıkarlara uygun biçimde çözmeye çağırıyorum.

SORU: Suriye'de şimdiki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Rusya’nın çözümün hızlandırılmasına ilişkin önerileri var mı?

CEVAP: Suriye'deki durum, ciddi bir endişe kaynağı olmayı sürdürüyor. Komşularını yakıp yıkan, süregelen şiddetli çatışma nedeniyle Türkiye'nin sırtındaki yükün tamamiyle bilincindeyiz. Bununla birlikte, hem bu ülkede hem de komşu ülkelerde, durumun daha da kötüleşmesi riski, bir zamanlar, bunlarla flört eden ve bu örgütleri cesaretlendiren Batılı ülkeler tarafından aktif biçimde kullanılan sözde İslam Devleti ve diğer radikal örgütlerin faaliyetlerinden kaynaklanıyor.

Elbette Suriye dahil, kargaşalarla sarsılmış Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinde terörist ve aşırıcı unsurlarla mücadeleyi uluslararası toplumun öncelikli hedeflerinden biri olarak değerlendiriyoruz. Şuna eminiz ki, bu tehdidin bastırılması çabaları, BM Güvenlik Konseyinin kararlarına, başta devletlerin  egemenliğini koruma ve içişlerine karışmama ilkeleri olmak üzere uluslararası hukuk normlarına dayanmalıdır. Daha önemlisi, bu süreç şeffaf bir biçimde ve “gizli” gündem olmaksızın devam etmelidir.

Rusya Federasyonu olarak, aşırıcılarla mücadele eden Suriye, Irak ve bölgenin diğer hükümetlerine ileride de yardım sağlamaya devam edeceğiz. Prensip olarak, bölgenin çok sayıdaki sorunlarına kapsamlı bir biçimde, Orta Doğu ve Kuzey Afrika coğrafyasındaki tehditlere bir bütün olarak, derinlikli bir analizle yaklaşmanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Örneğin, uzun süren Arap-İsrail ihtilafının, Filistin sorununun çözüme kavuşmamasının aşırıcılar tarafından saflarına yandaşlar ve özellikle gençlerin katılımını sağlamak için kullanıldığı gayet açıktır.  

Rusya başından beri, Suriye krizinin Suriyelilerin bizzat kendileri tarafından, 30 Haziran 2012 tarihli Cenevre Bildirisi temelinde, önkoşulsuz ve dışarıdan dayatmalar olmaksızın yürütülecek bir iç diyalogla barışçıl siyasi çözüme kavuşturulması için tutarlı bir çaba sarf etmektedir.

Suriye ve genel olarak Ortadoğu'da terör örgütlerinin yükselişinin, Suriye toplumunun önemli tüm güçlerinin birleşmesini - tüm etnik ve mezhep grupların eşit haklara sahip olduğu ve herkesin barış ve güvenlik içinde yaşadığı egemen, laik, birleşik ve demokratik bir ülke olarak Suriye'nin geleceği için birleşmesini gerektirdiğine inanıyoruz.

Suriye halkının, mümkün olduğunca kısa sürede ve uygulanabilir biçimde, yaşadığı trajik olayları geride bırakması, barış ve uyum içinde yaşamasına yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Suriye hükümeti, çeşitli muhalefet gruplar, uluslararası ve bölgesel ortaklarımız ve tabi ki Türk meslektaşlarımız ile temaslarımız da bu amaca yöneliktir.