Putin ‘görüşme’ istiyor

Erdoğan-Putin görüşmesini değerlendiren Prof. Çelikpala, Esad ile temasa dikkat çekti.

cumhuriyet.com.tr

Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesinin ardından Türkiye ile Suriye arasında 1998’de imzalanan Adana Protokolü’nü gündeme getirerek Türkiye’ye ABD’nin “güvenli bölge” önerisine bir alternatif sunduğunu, ancak bu alternatifin şartının Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile doğrudan temas olduğunu belirtti. Çelikpala, “Putin, Adana Protokolü’nden söz ederek Türkiye’yi Suriye hükümetiyle doğrudan görüştürmek istiyor. Bu protokol yaşama geçirilecekse Türkiye’nin Esad’ı doğrudan muhatap alması gerekiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin görüşmesini Cumhuriyet’e değerlendiren Çelikpala, görüşmenin, Türkiye ile Rusya arasında sorunlara karşın diyaloğun sürdürülmesinin kararlaştırılması açısından olumlu olduğunu belirtirken “Ama tabii sorun başlıkları var. Görülüyor ki Türkiye, Fırat’ın doğusundaki operasyonel hareketliliği ABD ile müzakere ediyor. Fakat Rusya’nın, Türkiye’nin bu işi ABD ile kotarıp Fırat’ın doğusuna girmesinden mutsuz olacağına dair işaretler var” dedi.

Alternatif önerdi
Putin’in Adana Protokolü’nden bahsederek ABD’nin önerdiği “güvenli bölge”ye bir alternatif sunduğunu belirten Çelikpala, “Muhtemelen Rusya, Ankara’yı Şam’la bir şekilde görüştürmek istiyor. Ankara’nın en çok kaçındığı şey şu anda Esad’la görüşmek. Türkiye, “Nasıl olsa Astana ortakları Rusya ve İran ile bu iş yürüyor, bizim Şam’la görüşmemize gerek yok” görüşüyle gidiyor ama bence Putin, Adana Mutabakatı ile ‘Suriye’yi muhatap alın’ mesajı veriyor. ‘Bu anlaşmaya benzer bir işbirliği yapabilirsiniz’ diyor konuşmasında, o da Ankara’nın Şam’la görüşmesi demek” diye konuştu.
Çelikpala, Putin’in “Türkiye ile Suriye arasında zaten var olan bir mutabakatı çalıştırın” mesajı verdiğine dikkat çekerken “Türkiye o dönem sınıra asker yığmıştı, Adana mutabakatı sayesinde Abdullah Öcalan Suriye’den çıkartılmıştı. Bu anlaşmanın ilk halinde Türkiye açısından terörle mücadelede yeni bir süreç başlamıştı. Türkiye bunu başarmıştı. Putin bence bu mutabakata atıfta bulunurken ‘Bu mutabakatı tekrar uygularsanız yine başarılı olursunuz, terör unsurlarından kurtulursunuz’ mesajı veriyor. Fakat bunun şartı, Suriye ile görüşmelere başlamak olarak görünüyor” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye’nin, ABD’nin yanı sıra Rusya ile de uzlaşmadan Fırat’ın doğusuna bir operasyon gerçekleştireceğini düşünmediğini belirten Çelikpala, “Türkiye’nin Suriye’deki operasyonlarının meşruiyetini sağlayan Astana üçlüsü değil mi? Eğer Rusya ve İran’la bu konuları görüşmeden ABD ile anlaşarak operasyon yapmaya kalktığınızda Astana üçlüsünün bir ayağını çekmiş oluyorsunuz. Dolayısıyla işin karmaşık olduğunu düşünüyorum” diye konuştu. Türkiye ile Rusya arasında YPG konusunda tam bir mutabakat bulunmadığına da dikkat çeken Çelikpala, “Dikkat edilirse YPG, hem Moskova, hem Şam hem de Washington ile görüşmelerini sıklaştırdı. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde önündeki en büyük engellerden biri bu olacak; Moskova’nın YPG ile bağlantısı nasıl kesilecek? Bu acaba Astana sürecini aksatacak mı, buradaki sorun başlıklarından biri bu olacak” dedi.

‘İdlib, Astana’yı yıkabilir’
Suriye’de son dönemde terör örgütü HTŞ’nin güç kazandığı, Türkiye ile Rusya’nın üzerinde mutabakata vardıkları İdlib meselesinin de Türkiye ile Rusya arasında “kırılmaya” sebep olabilecek bir konu olduğunu vurgulayan Çelikpala, şunları söyledi: “Putin, Türkiye’nin zorluklarını anlıyoruz diyerek İdlib konusunu çok ön plana çıkarmadı. Türkiye, İdlib’te büyük bir sorumluluk üstlenmişti, üstlendiklerinin büyük bir bölümünü de henüz yerine getiremedi. Rusya ve Suriye, Türkiye’ye tek taraflı bildirimde bulunup burayı terör örgütlerinden temizlemeye girişebilirler. Bu durumda Türkiye’nin tavrı ne olacak, bilemiyoruz. Fakat İdlib’in, Astana’yı yıkma ihtimali olan konu başlıklarından bir tanesi olmayı sürdürüyor.”

ADANA ANLAŞMASI NEYİ KAPSIYOR

Türkiye ile Suriye arasında 20 Ekim 1998’de imzalanan Adana Mutabakatı, Türkiye-Suriye ilişkilerinin terör örgütü PKK ve o dönem Suriye’de bulunan örgütün lideri Abdullah Öcalan nedeniyle tarihinin en gerilimli dönemlerinden birini yaşamasının ardından imzalandı. Adana Mutabakatı’yla Suriye, PKK’yi terör örgütü olarak kabul ederken PKK’nin Suriye’deki tüm faaliyetleri yasaklanmış, Suriye’nin PKK faaliyetlerine izin verip vermediğini gözlemlemek üzere Türkiye’nin Şam Büyükelçiliği’ne iki MİT görevlisini resmen atanması ve iki ülke arasında doğrudan irtibatın sağlanabileceği bir iletişim sistemi kurulması kararlaştırılmıştı. Mutabakatın imzalanmasının ardından terör örgütü lideri Abdullah Öcalan, Suriye’den çıkmak zorunda kalmış ayrıca Suriye 600 PKK’liyi Türkiye’ye teslim etmişti. Türkiye ve Suriye, 2011 yılında Adana Mutabakatı’nı geliştirmeyi amaçlayan teröre karşı anlaşma imzalamıştı. Anlaşmada taraflardan birinin tek taraflı olarak diğer ülke toprağında operasyon düzenleyebileceğine dair bir düzenleme ise bulunmuyor.