Prof. Dr. Mecit Süerdem: Tıp eğitimi, aksadı, öğrenciler umutsuz, sağlıkçılar tükendi, koronafobi patladı
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği’nin (TÜSAD) eski başkanlarından Prof. Dr. Mecit Süerdem, pandemide aktif çalışan sağlık personelinde yoğun ve stresli iş temposundan kaynaklanan tükenmişlik sendromu yaygınlaşmaya başladığını, “Fobiler listesi içine bir de ‘koronafobi’ eklenmiş oldu” dedi.
Sibel BahçetepeTÜSAD eski başkanlarından Prof. Dr. Mecit Süerdem, pandemide aktif çalışan sağlık personelinde yoğun ve stresli iş temposundan kaynaklanan tükenmişlik sendromu yaygınlaşmaya başladığını, diğer yandan da hastalanma ve hastalığı yakınlarına bulaştırma korkusu olduğunu, bunun da çalışanların psikolojisini olumsuz etkilediğini belirterek “Fobiler listesi içine bir de ‘koronafobi’ eklenmiş oldu” dedi.
UZMAN SAYISI YETERSİZ
Hastaların ilk olarak aile hekimleri ve göğüs hastalıkları uzmanlarına başvurduğunu ancak göğüs hastalıkları uzman sayısının Avrupa Birliği (AB) ülkelerine kıyasla olması gerekenin yarısı kadar olduğunu söyleyen Süerdem, “Yetersiz uzman sayısı nedeniyle pandemi döneminde kısa sürede hasta sayısının hızla artışı göğüs hastalıkları uzmanlarının iş yükünü önemli oranda artırdı ve poliklinikler ile yataklı klinikler kilitlendi” diye konuştu.
Süerdem, özetle şunları söyledi: “Doktor ve hemşirelerin bir bölümü küçük evler kiralayarak aylarca eve gitmeden buralarda yaşadılar. Yakınları ile sadece kamerada görüşerek hasret giderdiler. Tüm tükenmişlik, bitkinlik, umutsuzluk, öfke, kaygı gibi psikolojik bozukluklara bir de özlem eklenmiş oldu. Sağlık çalışanlarının aile yakınları, eşler ve özellikle çocuklar bu süreçten çok olumsuz etkilendi. Pandemi döneminde eğitim kurumlarının yaşadığı en önemli sorunlardan birisi de öğrenci ve uzmanlık öğrencilerinin eğitim eksikliği oldu. Tıp fakültesi öğrencileri tıp eğitiminin mantığına çok ters bir şekilde online eğitim alıyorlar. Tıp fakültesi öğrencilerinin eğitimlerinin temeli olan pratik eğitim yapılamadı, yapılmıyor ve daha uzun bir süre yapılmayacak da. Pandemi süreci sadece sağlık çalışanlarında değil öğrenciler üzerinde de ciddi kaygı ve umutsuzluk oluşturdu. Görünen gelecek pandeminin daha çok uzun süre etkisini sürdüreceğidir.”
‘YORGUNLUKTAN OTURDUĞUMUZ YERDE UYUYUP KALIYORUZ’
Pandemi ile savaşan sağlıkçıların açıklamaları özetle şöyle:
- Doktor ve Öğretim Üyesi: Covid-19 nedeni ile hastalanan veya hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının Sağlık Bakanlığı tarafından “meslek hastalığı” olarak kabul edilmemesi bizi duygusal olarak olumsuz etkiledi. Diğer yandan performans yasasında yapılan son düzenlemede göğüs hastalıkları bölümünün tüm puanları düşürüldü. Verdiğimiz emeğin karşılığı bu olmamalıydı.
- 3 yıllık uzmanlık öğrencisi: Kısa zaman içinde Covid-19 hastalarımızın sayısında ciddi artış oldu. Kendimizi bir eğitim kurumunda değil pandemi hastanesinde çalışır bulduk. Ailelerden üçer beşer kişi hasta olarak geliyordu. Nöbetlerimizde sabaha kadar durmadan çalışıyoruz. Yorgunluktan oturduğumuz yerlerde uyuyup kalıyoruz.
- Yeni göreve başlayan uzmanlık öğrencisi: Haziran ayında normalleşme süreci başlar başlamaz her şey aniden eski düzenine döndü. İnsanlar tamamen pandemi öncesi normal hayatlarına hızlı bir şekilde dönüş yaptılar. Gördüklerime inanamıyordum. Sakin kişiliğime rağmen çok sinirliydim, çileden çıkmıştım ve büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum. Tüm umudumu yitirdim ve depresyona girdim.
- Kıdemli uzmanlık öğrencisi: Pandeminin ilk haftalarında günde 100 PCR testi alınıyordu. Bu testler arasından 3-5’i pozitif sonuç verirse o gün hasta sayımızı çok kabul ediyorduk. Şimdi her 100 PCR testimizden 90 kadarı pozitif sonuç veriyor. Yaptığımız bütün fedakârlıkların boşa gittiğini, bu işin sonunun gelmeyeceğini düşünüyoruz.