Poyrazköy'de mühimmat bulan ekibin amiri, tanık olarak iki saat ifade verdi

SAT komandolarının, teğmenlerin ve denizci subayların yargılandığı Poyrazköy davasında, mühimmatın bulunduğu kazıları yapan ekibin amiri Mustafa Tezcan Alaç, sanık ve avukatlar tarafından soru yağmuruna tutuldu. Bir çok soruya "hatırlamıyorum" yanıtı veren Alaç'ın yardımına mahkeme üyesi yargıç Mehmet Karababa koştu. Karababa, sanıkların birçok sorusuna müdahale etti. Avukatlar, yargıcın, savcılık yapamayacağını söylerken Karababa da "Burada emniyet yargılanmıyor" uyarısı yaptı.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dokuzuncu oturumunda Poyrazköy’deki kazıları yapan polislerin amiri TEM’de görevli Mustafa Tezcan Alaç, tanık olarak dinlendi. Şimdi Yabancılar Şubesi’nde görevli olduğunu söyleyen Alaç, malzemelerle olay yerine gittiklerini, İTÜ’den üç öğretim üyesinin de CPR ile aramalara katıldıklarını belirtti. Mühimmatın bulunduğu saatti hatırlamadığını söyleyen Alaç, “Önce hocalar tarama yaptı. Bu iki üç saat sürmüştür” dedi. Tutuklu sanık Levent Bektaş, “Tanıkla hiçbir düşmanlığımız yok. O da bizim gibi devlet memuru” dedikten sonra, “İTÜ’nün teknik desteğinin yardımı oldu mu?” diye sordu. Alaç, “Gösterdikleri yer itibariyle çok olmadı. Olay Yeri İnceleme ekibinin dedektörle yaptığı aramada mühimmat bulundu” dedi. Bektaş, “16 Nisan akşamı ihbar mektubu geliyor. 17 Nisan’da emniyet arama kararı talep ediyor. Bu yere ilişkin Tapu’da bir işlem yaptınız mı?” diye sordu. Tanık ‘bilmiyorum’ yanıtı verince, Bektaş devam etti: “Keçilik’te Dalan’a ait üç parsel var. Polis 138. parsel için arama talep ediyor. Diğer parsellerde gömü olmadığını kim garanti ediyor?” Tanığın, “Mutlaka keşif yapılmıştır. Biz parsel üzerine gitmedik” demesi üzerine Bektaş,“İhbar mektubunun aksine ‘Kurs Sualtı Komutanlığı’ adında bir komutanlık yok. Arama yeri nasıl tespit edildi?” diye sordu. Alaç ise “Hatırlamıyorum. Tutanakta yazılanlar doğrudur” karşılığını verdi.

Başkan uyardı: Rahat olun

Bektaş, olay yeri fotoğraflarını sinevizyonda göstererek, ”Aramayı yapan ekipten iki kişinin ayrılıp, nokta atışı gibi mühimmatı bulmasında bir doğaüstülük var. Ellerinde ihbar mektubundan başka bilgi mi var?” diye sordu. Alaç da şu yanıtı verdi: ”Orası geniş bir bölge. Herkes bir noktada durmadı. İki kişi ayrılmış olabilir bu sizin iddianız. Kim olduklarını hatırlamam mümkün değil. Dedektör fazla sinyal vermiştir, oraya gitmişlerdir. Elimizde başka bilgi yoktu.” Mahkeme başkanı da tanığı, “hatırlamayabilirsiniz, rahat olun” diye uyardı.

Bektaş, Kasım 2009’da Taraf gazetesinde yayımlanan kroki ile mühimmatların çıktığı yerlerin uyumlu olduğuna dikkat çekti. Alaç’ın bu krokiyi bilmediğini ifade etmesi üzerine Bektaş, “Bu krokinin bulunmasını istiyorum. Krokiye göre başka patlayıcılar olabilir ihbar ediyorum” diye konuştu.

“Burada rütbe yok”

Tanık, Foça Çıkarma Gemileri Komutanı Fatih Ilgar’ın sorularına karşılık, “Arama emrini TEM Şube Müdür yardımcısı verdi. Ben de bir komiseri görevlendirdim. Elinde iş olamayan polislerden bir ekip kurduk” yanıtı verdi. Ekibi kuran komiserin kim olduğu sorulurken, koramiral Kair Sağdıç’ın araya girmesine sinirlenen üye yargıç Mehmet Karababa, “Burada rütbe falan yok. Duruşmanın düzenine uyun” dedi. 

Feyyaz Öğütçü: Arama sırasında elinizde bir dosya var mıydı?

Tanık: Hatırlamıyorum.

Öğütçü: Var. Sık sık telefonla konuştunuz mu? Birinden talimat aldınız mı?

Tanık:  Talimat almadım. Konuşmuş olabilirim. Müdürüme, Zekeriya savcıma bilgi vermiş olabilirim.

Sanıklar: Bu soruşturmayı Zekeriya savcı yönetmedi.

Tanık: Savcımız diyorum, bilmiyorum hangisi olduğunu.

Öğütçü’nün soruları devam ederken araya giren yargıç Karababa, “Böyle şey olmaz. Tanık mı dinliyoruz emniyeti mi yargılıyoruz? Varsa bir şey suç duyurusunda bulunsunlar. Farklı şeyler algılıyorum” diye tepki gösterdi.  Avukat Celal Ülgen de “Sayın üye, savcı değil. İki de bir müdahale ediyor. Soru sorabilir. Ama tanığı yönlendiriyor. Üyenin savcılık yapması reddi hakim talebine neden olabilir” dedi.  Ilgar’ın avukatı Mehmet Ergün, tanığa  “İfafesinde çelişkiler var. Suç duyurusunda bulunabilirim” deyince  Savcı araya girdi. “Bu bir tehdit, tanık baskı altına alınıyor” dedi.  Avukat ise “Belki hatırlamasına yardım eder, adrenalin olur diye söyledim” deyince, Savcı “Burası mahkeme salonu hormon salonu değildir” dedi. Savcını bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.

Öğütçü ‘köstebek’ dedi

Emekli Koramiral Feyyaz Öğütçü, tanıklardan önce yaptığı konuşmada, Poyrazköy’de bulunan mühimmat konusunun açıklığa kavuşması için olayların üzerine gittiğini söyledi.

Öğütçü, “İhbar mektup ve e-mailleri gönderenlerin, tertipleri hazırlayanların, diğer bir deyişle içimizdeki sütü bozuk subay ve astsubayların ortaya çıkarılması için Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı’nda araştırma ve inceleme faaliyetleri yoğunlaştırılmıştır. Bu faaliyetlerden rahatsız olan ve kimliklerinin ortaya çıkacağından endişeye kapılan tertipçiler asılsız iddiaları bir taarruza dönüştürmüşlerdir” dedi. Poyrazköy’de ele geçirilen mühimmatın SAT Grup Komutanlığı’ndaki köstebekler aracılığı ile yerleştirildiğini iddia etti.