"Poyrazköy" davasında emekli astsubay tanık olarak dinlendi
''Kafes Eylem Planı'' ve ''Amirallere Suikast'' iddialarına ilişkin davalarla birleştirilen Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmatla ilgili 69 sanıklı davanın 14'üncü duruşmasında, Rahmi M. Koç Müzesi'nde teşhir edilen denizaltıda dava konusu patlayıcı mühimmatı bulduğu belirtilen denizaltı rehberi emekli astsubay Hasan Oğuz İşleyenel, tanık olarak dinlenildi.
cumhuriyet.com.trİstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden duruşmada tanık olarak dinlenilen, Rahmi M. Koç Müzesi'nde teşhir edilen denizaltının rehberi olan ve mühimmatı bulduğu belirtilen emekli astsubay Hasan Oğuz İşleyenel, denizaltıda patlayıcıları bulduğu saati hatırlayamadığını söyledi.
"Mühimmat poşeti eski görünümlü"
Tanık İşleyenel, 14 Kasım 2008'de santral dairesinde lambanın yanıp söndüğünü ve lambayı değiştirirken iskandil cihazının arkasında bir poşet gördüğünü belirterek, şunları ifade etti:
''Poşeti açtığımda malzemeleri gördüm. Direkt genel müdürün odasına gittim. Rahmi beyin koruması da malzemelerin TNT olduğunu söyledi. Malzemeleri ayrı poşetlere koyup denizaltıda dolaba kilitledim. Akşam bir binbaşı ve bir astsubay gelip malzemelerin fotoğrafını çekip, teslim aldılar. Ben de el yazısıyla bu sırada tutanak hazırladım. Patlayıcılar hakkında fazla bilgim yok. Malzemelerin olduğu poşet tozluydu. Ben bu işe, malzemeleri bulmamdan altı ay önce başladım. Benim zamanımda konulacak gibi değildi ve çok tozluydu. Bende eskiden konulmuş intibası bıraktı.''
Poşetin oraya yeni konulmuş olabileceğine dair daha önce bir beyanda bulunmadığı ve denizaltıya kadın çantaları dışında herhangi bir poşet sokmadıklarını anlatan İşleyenel, çantaları el dedektörü ile aradıklarını, şüpheli görünen şahısların çantalarının içine bakıldığını, akşamları, mesai bitiminde denizaltının gözden geçirilerek kapıların kilitlendiğini ve anahtarın güvenliğe bırakıldığını aktardı.
Dava konusu poşetin bulunduğu gün olan 14 Kasım'da güvenlikte kimin bulunduğunu hatırlamadığını ve patlayıcıları oraya kimin koyduğunu bilmediğini belirten İşleyenel, art niyetli olabilecek bir güvenlikçinin gemiye girebileceğini ve girmesi durumunda da kimsenin ona soru sormayacağını da ifade etti.
Duruşmada sanıklardan Ahmet Feyyaz Öğütçü'nün, ''Polis tutanağında, 'Malzemelerin görülmesinin mümkün olmadığı' yazılı. 'Sandığın üzerine çıkınca gördüm' diyorsunuz. Sizce bu bir komplo mu, malzemeler bulunması için mi oraya bırakılmış?'' diye sorduğu İşleyenel, ''Bilemem'' cevabını verdi. İşleyenel, ''Denizaltıda bomba konulacak daha gizli yer var mı?'' sorusuna karşılık da, ''Var. Denizaltının her yerine konabilir. Çok komplike bir yapı. Daha gizli yerler de var'' dedi.
"Poşeti hiç açmamam gerekirdi"
Soru üzerine, aslında poşeti hiç açmaması gerektiğini ve açmış olmasının kendi gafleti olduğunu ifade eden İşleyenel, olayın komplo olup olmadığı konusunda hüküm veremeyeceğini ve malzemelerin montajlanmamış olduğunu dile getirdi.
Tanık İşleyenel, bazı sanık ve sanık avukatlarının sorularına karşılık da, 8 bölme olan denizaltıdan, malzemeleri kurup 4 dakikada çıkmanın zor olacağını, bulunan malzemelerin çok eski ve hazırlanması zaman alan demode malzeme olduğunu, fitilin fünyeye takılması suretiyle patlayabileceğini ve bunu malzemeyi almaya gelen binbaşının da doğruladığını söyledi.
Mahkeme heyetinin üye hakimlerinden Mehmet Hamzaçebi'nin, ''Ziyaret saatleri dışında, kimse denizaltında gezebilir mi?'' diye sorduğu İşleyenel, ''Bakan, milletvekili, Rahmi beyin misafiri olursa ziyaret dışında gezebilirler'' dedi. Yine hakim Hamzaçebi'nin, ''Bu şekilde askeri şahıslar geldi mi?'' diye sorması üzerine de İşleyenel, ''Benim zamanımda gelen olmadı. Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'ndan denizaltının devir teslimleri sırasında müzeye görüşmeye gelen oldu. Ama gemiyi gezmeye değil. Gemi iki gün önce heyetle yeniden müzeye getirildi'' şeklinde konuştu.
Kuzey Deniz Saha Komutanlığından gelen yazı
Duruşmada, sanık avukatlarından Murat Ergün'ün, ''Bombaları ne zaman buldunuz?'' sorusuna, İşleyenel'in, ''Saati hatırlamıyorum. 3 sene geçti. Öğleden sonra gelişti her şey'' yanıtını vermesi üzerine yeniden konuşan avukat Ergün, ''Komplonun belgesini arz ediyorum'' diyerek, mahkeme heyetine Kuzey Deniz Saha Komutanlığından alınan poşetin bulunduğu zamanla ilgili bilgi notunu sundu.
Avukat Ergün, mahkemeye sunduğu bilgi notunda, ''daha önce tanık olarak dinlenilen Rahmi M.Koç Müze Müdürü Ertuğrul Duru'nun, 14 Kasım 2008 günü saat 10.00'da Kuzey Deniz Saha Komutanlığını aradığı, harekat amirinin saat 10.15'de müdürü geri aradığı, Duru'nun saat 11.00'de Kurmay Başkanı'nı ziyaret ederek konuyu aktardığı, 1 SAS görev timinin saat 17.00'de müzeye doğru yola çıktığı, müzedeki cismin ABD kökenli en az 20 yıllık olduğu ve geminin görev yaptığı döneme ait patlayıcı özelliğini yitirmiş malzemelerin 17 Kasım'da imha edildiği'' ifadelerinin yer aldığını anlattı.
Duruşmanın öğleden sonraki kısmında dinlenen ve Gölcük'te Deniz Teğmenler Alperen Erdoğan ile Burak Düzalan'ın evinde yapılan aramaya katılan İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevli polis memurlarından tanık Nejat Aksu ise bir avukatın, ''aramada el koyduğunuz flash bellek ve CD'lerin imajını neden almadınız?'' sorusuna karşılık, ''Teknik imkanımız yoktu, bunu da tutanakta belirttik'' cevabını verdi.
Duruşmada bazı avukatlar tanık Nejat Aksu'nun sorulara gülerek cevap verdiği yönünde mahkeme heyetine şikayette bulundular. Bir avukatın tanık Aksu'ya soru sorarken, 'sanık' diye hitap etmesi üzerine tanık Nejat Aksu da, ''Devlet memuruyum. Bana sanık diyorlar. Sonra gülüyorlar. Şov yapılıyor. Böyle olursa sorulara cevap vermeyeceğim'' şeklinde konuştu.
Cumhuriyet Savcısı Nuri Ahmet Saraç'ın da, ''Tanık alaya alınırsa cevap vermeyebilir'' sözleri üzerine, 'sanık' hitabında bulunan avukat İrfan Sütlüoğlu, bu hitabı yanlışlıkla yaptığını, kasti bir durum söz konusu olmadığını ve tanıktan özür dilediğini beyan etti.
Duruşma, sanık ve sanık avukatlarının talepleriyle devam ediyor.