Poyrazköy Davası sanığı emekli binbaşı Bektaş: İhtiyaç olursa ne görev olsa yaparız
Darbe girişimin ardından sıkça konuşulan 'pararlel' yapılanmasına ilişkin bir değerlendirme de Poyrazköy Davası sanıklarından Emekli Binbaşı Levent Bektaş'tan geldi. Bektaşi, TSK'deki güven ortamının tekrar sağlanması için yargıyı işaret etti, tutuklanan paşalar yüzünden oluşan boşluk için ise "İhtiyaç halinde ne görev olursa yaparız" dedi.
cumhuriyet.com.tr
15 Temmuz darbe girişimini ardından herkes cemaatin bürokrasiye ve orduya nasıl bu nedenli girebildiğini konuşur oldu. Kimsenin net bir fikri yok, ancak kimilerine göre cemaatçilerin oranı yüzde 50'lileri buluyor. Poyrazköy Davası'nda 16 yıl hapse mahkum olan 5 yıl içeride yattıktan sonra tahliye edilen Emekli Binbaşı Levent Bektaş oranları abartılı buldu.
Bektaş, "Her kuruma sızdıklarını düşünüyoruz. Devletin en sıkı, personel seçimi en zor kurumlarına dahi sızdıklarını biliyoruz. Ancak oranlar abartılı. Bu terör eyleminde görev alanların dışında kamuoyuna kripto olarak yansıyan uyuyan hücre denilenler de var. Örgütlenmeleri hücre şeklinde olduğu için aynı kurumda, aynı askeri birimde çalışanlar dahi birbirini bilmiyor. Sorgulamalarda onların izlerine de eminim ulaşılacaktır" dedi.
O gecenin ardından TSK ve Emniyet başta olmak üzere birçok kamu kurum ve kuruluşunda 50 binden fazla kamu görevlisine 'paralelci' üyesi olduğu gerekçesiyle görevden el çektirilmeye başlandı. Pek çoğu tutuklandı. Bektaş, devletin zirvesine kadar konuşlanan cemaatin nasıl büyüdüğü de şu sözlerle anlattı: "Belirli bir dönemde TSK'ya nüfuz etmeleri yoğunlaştı. Bu dönem 2002 2003 sonrasına tekabül ediyor. O dönemde terör örgütüne imtiyazlar tanındı, onlar da sonuna kadar kullandı. Aslında sızmaları çok öncelere dayanıyor. Şu anda görev alan insanların vasıflarına baktığınız zaman 80'li yıllarda TSK'ya giren insanlar olduğunu görebiliyorsunuz" Genelkurmay'ın emir subayının, özel kalem müdürünün hatta Cumhurbaşkanı yaverlerinin de cemaatçi olmasına da değinen Emekli Binbaşı, bunun Cumhurbaşkanlığının değil, onları seçen personelin acziyeti olduğunu söyledi:
"Bu bence acziyet görüntüsü Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığı için değil. Çünkü bu kadrolarda çalışanlar için istihbari anlamda bir geçmiş çalışması yapılır. Yaşanan durum çalışmaların ne kadar eksik ve hangi amaçla yapıldığını da gösterdi. Buraya kadar sızan insanların geçmişle ilgili bağlantılarını bulamıyorsanız, bu o personelin suçudur."
'KARARGAHTAKİ İNSANLAR BİRBİRİNDEN ŞÜPHE DUYACAK'
Darbe girişimin içinde bizzat tanığı isimler olduğunu dile getiren Bektaş, üzüntülerini de paylaştı. TSK içinde güven unsurunun kırıldığını, bu güvenin tekrar sağlanabilmesi için yargı sürecinin hızlandırılması gerektiğini belirtti:
"SAT için konuşmam gerekirse, dünyadaki sayılı seçme kriterlerine sahibiz. Yanımızda çalışan personelin çok ince elemelerden geçiririz. Ailemizden daha çok birada yaşarız. Bizlerin birliğinde dahi kendini belli etmeyen insanlar var. İsimlerini duyduğumda çok üzüldüm ve şaşırdım. TSK'daki çalışma sisteminin en önemli dinamiği güvendir. Tim içinde savaşan arkadaşlar yapılan işin başarısından çok birbirleri için savaşırlar. Eğer siz bu güven ortamını zedelerseniz ki, büyük oranda zedelendi, birliklerin savaşma gücünü de olumsuz etkilemiş olursunuz. Bundan sonra aynı karargahlarda çalışan insanlar bile birbirine şüphe ile bakacaklar. Özellikle yargı ve adli kısmın çok fazla uzatılmaması güven ortamını daha çabuk tesis edilmesinde etkili olacaktır."
'TSK'DA MANEVİ GÜÇ AZALMAZ'
Darbe girişiminin önlenmesinin ardından Türkiye genelinde başlatılan operasyonlarda aralarında generallerin de bulunduğu çok sayıda asker yakalanarak gözaltına alındı. Gözaltına alınan general sayısı 125 oldu. Bu kadar fazla generalin olaya karışması ve tutuklanması zafiyet yaratıp yaratmayacağı da gündem konusu. Levent Bektaş konuya ilişkin "Elbetteki zafiyet yaratacaktır. Bu arkadaşların eksilmesiyle rakamsal anlamda savaşma gücünü etkileyecek ama manevi anlamda etkilemeyecektir. Şimdiki arkadaşlar bir kişilik yerine 9 kişilik çalışarak TSK'yı gereken yere taşırlar" yorumunda bulundu.
'MİT MÜSTEŞARLIĞI İDDİALARI DOĞRU DEĞİL'
Balyoz, Ergenekon ve Askeri Casusuluk gibi kumpas davalarından önce Deniz Kuvvetleri'nde hepsi kurmay olan ve davalardan önce amiralliklerine kesin gözüyle bakılan albaylar şimdilerde zor zamanların komutanları olarak adlandırılıyor. O yıllarda cezaevinde yatanlar, cemaatin girişiminin ardından ardından acil koduyla göreve çağrıldı. Bu trajikomik duruma ilişkin Bektaş "Bir davanın sanığı olmak sizi bu dönemde daha güvenilir kılıyor. Biz o gün de aynıydık bugün de aynıyız. İhtiyaç duyulursa; makam, şan, şöhret bakmadan görevleri seve seve kabul ederiz" dedi. Basında çıkan 'MİT Müşteşarı mı olacak?' haberlerini de "Benimle ilgili değildi konu. İddialar doğru değil" şeklinde yalanladı.
Kaynak: Spuknik
Darbe girişimin ardından sıkça konuşulan 'pararlel' yapılanmasına ilişkin bir değerlendirme de Poyrazköy Davası sanıklarından Emekli Binbaşı Levent Bektaş'tan geldi. Bektaşi, TSK'deki güven ortamının tekrar sağlanması için yargıyı işaret etti, tutuklanan paşalar yüzünden oluşan boşluk için ise "İhtiyaç halinde ne görev olursa yaparız" dedi.