Porto Riko’nun devrimcisi öldü...
Dünya onu, 1 Mart 1954’te, ülkesi Porto Riko’yu sömürgeleştiren ABD’yi protesto etmek amacıyla, Washington’da ünlü Capitol binasını silahla basarak gerçekleştirdiği eylemle tanıdı.
Mustafa K. ErdemolPorto Riko kurtuluş hareketinin en önemli figürlerinden biri olan Rafael Cancel Miranda, 89 yaşında 2 Mart’ta hayata gözlerini yumdu. Miran’da, o ve yoldaşlarının “öldürmek için değil ölmek için gitmiştik” dedikleri Capitol baskınına Birleşmiş Milletler’in Porto Riko’yu 1953’te “kendi kendini yöneten bölgeler” listesinden çıkarması yüzünden karar verdiklerini söylemişti.
Bina içindeki, 240’tan fazla üyenin bulunduğu Temsilciler Meclisi’ni, dört yoldaşıyla birlikte basıp, birkaç temsilciyi yaralayan bu eylemi için “terör” denmesini asla kabul etmedi. Ona göre bu “silahlı bir gösteri”ydi. ‘Ülkem sömürgeyken niye değişeyim...’ Babası Milliyetçi Parti’nin lideri bir işadamı olan Miranda askere gitmeyi reddettiği için iki yıl Florida’da hapis cezasına mahkûm edilmiş önemli bir liderdi. 1950’deki sömürge karşıtı gösteriler sırasında hapisteydi.
Taraftarlarından biri olan Harvard mezunu, Porto Riko’lu bağımsızlık savunucusu Pedro Albizu Campos ile bir grup yoldaşı da dönemin ABD Başkanı Harry S. Truman’a suikast girişimde bulunmuşlardı.
Şimdilerde gündemden düşmüş görünen bağımsızlıkçı hareket o yıllar son derece canlıydı. 1979’a kadar kaldığı hapishaneden dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter’ın affıyla serbest bırakıldığında düşüncelerinin değişip değişmediğini sordular. “Ülkem hâlâ sömürgeyken neden değişeyim?” olmuştu yanıtı. Yine, serbest bırakıldığı gün Washington Post gazetesine yaptığı açıklama da unutulmazdır: “Elbette bağımsızlık ve devrim için çalışacağım, eğer şanslıysam çocuklara şarkı söylemek için biraz zamanım da olabilir.” Carter her ne kadar “insani gerekçelerle” demiş de olsa, serbest bırakılması Küba’daki bir CIA ajanının ABD’ye iade edilmesi karşılığında mümkün olmuştu. Küba yönetimi, Miranda’yı unutmamıştı.
Tüm yaşamını İspanyol-Amerikan Savaşı’ndan sonra ABD kontrolü altına giren ülkesinin ABD boyunduruğundan kurtarılmasına adayan bu bağımsızlık savaşçısı ölümüne kadar hep bir eylem adamı olarak kaldı; kitaplar yazdı, siyasi kampanyalar düzenledi. Upuzun boyuna, devasa cüssesine hiç de uygun düşmeyen bir kod adı vardı: Pito. Kendisine ilişkin sıfatlandırmalara “küçük” olan tek tanımlama bu kod adıydı. Eylemiyle, düşünceleriyle, yazdıklarıyla, halkına duyduğu, elbette karşılıklı, müthiş sevgisiyle “büyüktü” gerçekten.