Politikacının seks bağımlısı

Yönetmen Ferrara’nın süreyi biraz uzun tuttuğu ve Strauss-Kahn tarafından dava edilmesine yol açan bu 2 saatlik “New York’a Hoş Geldiniz”i yılların Depardieu-Bisset ikilisi sürüklüyor baştan sona.

Kültür Sanat Servisi


IMF başkanı ve müstakbel Fransa cumhurbaşkanı adayıyken 2011’de, büyük olasılıkla siyasi rakibi Sarkozy’nin de parmağının karıştığı ileri sürülen, sansasyonel bir taciz rezaletine kurban giden, âlemci politikacı Dominique Strauss-Kahn olayını sinemaya aktarmaya kim soyunur? Tabii ki yılların bağımsız, hınzır yönetmeni New York’lu Abel Ferrara.

1979’da “The Driller Killer”le başlayan, yaklaşık 40 yıllık kariyerinde, özellikle 1990’lardaki “New York Kralı” ve “Kötü Polis”iyle ünlenmiş, kara film, gerilim, bilimkurgu, vb. gibi çeşitli türlerde filmler çekmiş, İtalyan kökenli sıra dışı sinemacı Ferrara en son, 1975’te korkunç bir şekilde öldürülmüş,s namlı İtalyan yazar-yönetmen Pier Paolo Pasolini’ye saygı duruşu niteliğindeki “Pasolini”yle adından söz ettirmişti son Venedik festivalinde.

Gözde oyuncusu Willem Dafoe’nun canlandırdığı Pasolini’nin son gününü anlattığı bu filmden önce yaptığı ama bu yılın Cannes programına alınmayan, bugün bizde gösterime giren, yeni filmi “Welcome to New York-New York’a Hoş Geldiniz”i, Abel Ferrara’nın oldukça tartışmalı eserlerinden biri.

“New York’a Hoş Geldiniz”in Strauss- Kahn’den esinlenme kahramanı, New York gezisine çıkmış, sevişme bağımlısı, uçkuru düşük, hedonist politikacı Devereaux’yu, Fransız sinemasının Marlon Brando gibi yaşlandıkça patates çuvalına dönen, Cyrano burunlu, büyük aktörü Gerard Depardieu canlandırıyor görkemli performansıyla.

Birbirinden çekici dilber hayat kadınlarından, seks partileri ve orji âlemlerinden geçilmeyen, resmen hard porno düzeyinde seyreden ilk 25 dakikanın ardından odasını temizlemeye gelen, siyahi kadın hizmetçiye de tecavüz etmeye girişiyor, duştan yeni çıkmış, çıplak Devereaux. Şoka girmiş temizlikçi kadının polise şikâyet etmesi üzerine Devereaux’nun parlak siyasi geleceğinin karardığı, varlıklı karısıyla (yıllara meydan okuyan Jacqueline Bisset’yi unutmuştuk nicedir) ilişkisinin ve ailevi durumunun bozulduğu, kısacası bütün hayatının altüst edecek, büyük bir skandal patlak veriyor.

Senaryoyu 3-4 yıl öncesi gerçeklere bağlı kalarak Christ Zois’le birlikte yazan yönetmen Ferrara’nın süreyi biraz uzun tuttuğu ve Strauss-Kahn tarafından dava edilmesine yol açan bu 2 saatlik “New York’a Hoş Geldiniz”i yılların Depardieu-Bisset ikilisi sürüklüyor baştan zsona.