Polisin ateş açtığı araçta yaralanan Altürk'ün babası: Gazi’nin üstü örtülüyor
Sultangazi’de polisin ateş açtığı araçta yaralanan Ramazan Altürk felç olma riski taşıyor. Baba Sadık Altürk, “Oğlum bu haldeyken bunun sorumluları hâlâ dışarda geziyor” diyor.
Zehra Özdilekİstanbul Sultangazi’de polisin ateş açtığı araçta ağır yaralanan ve felç olma riski hâlâ devam eden Ramazan Altürk’ün babası Sadık Altürk, “Çocuğumun sağlık durumu ne olacak bilmiyoruz. Omuriliğinde kurşun hâlâ duruyor. Okuluna gidemiyor. Benim oğlum bu haldeyken bunun sorumluları hâlâ dışarda geziyor. Olayın üstü kapatılıyor” dedi. Avukat Meral Hanbayat ise gizlilik kararının kaldırılıp davanın bir an önce açılmasını talep ederek, “Olağanüstü hal kanunuyla polislerin hâlâ tutuklanmaması, görevlerinin başında olması ‘soruşturmaya etki ediyorlar mı’ diye kaygılandırıyor. Böylesi bir süreci kabul etmek mümkün değil” diye konuştu.
Sultangazi, Gazi Kent Ormanı’nda 14 Nisan gecesi polisin ‘dur’ ihtarına uymadığı iddiasıyla 5 gencin içinde bulunduğu araç polislerce taranmıştı. Gençlerden ikisi yaşamını yitirirken, biri ağır olmak üzere ikisi yaralanmıştı. Olayın üzerinde 52 gün geçmesine rağmen dosyaya gizlilik kararı olduğu için avukatların soruşturmaya dair bilgisi yok. Taranan araçta bulunan ve ağır yaralanan Ramazan Altürk’ün babası Sadık Altürk oğlunun felç olma riskinin hâlâ sürdüğünü belirterek omuriliğinde bir kurşunun olduğunu söyledi.
‘O anı unutamıyor’
Geçen hafta tomografinin çekildiğini anımsatan baba Altürk, “Ramazan’ın vücudunda iki kurşun vardı. Birisi ayağındaydı, o iyileşti artık yavaş yavaş ayağının üstüne basabiliyor fakat boynunu çeviremiyor. Olayın üstü kapatılıyor. O insanlar hâlâ dışarda geziyorlar. Bu insanlar bizim can güvenliğimizi koruyacağına, canlarımızı alıyorlar. Böyle durup dururken çocuklarımızın katlediliyor. Bunların adalet önünde hesap vermelerini istiyoruz. Kamera kayıtları, çocukların ifadesi ellerinde olduğu halde neyi beklediklerini anlayamıyorum” diye konuştu.
Altürk, oğlunun ölen diğer iki arkadaşı ile aynı sınıfta okuduklarını kaydederek, “Oğlum lise son sınıfa gidiyor. Okulda öğretmenler yardımcı olmaya çalışıyor. Rapor aldık. Sınavları olduğu zaman götürüyoruz, kendisi söylüyor öğretmenleri yazıyor. Psikolojisi de iyi değil. Psikolojik tedavi görmeyi reddediyor. Tek kaldığında aynı araçta hayatını kaybeden Barış ve Oğuzhan’ın fotoğraflarına bakıyor, videolarını izliyor. O anı unutamıyor” ifadelerini kullandı.
‘Dava açılsın’
Ailenin avukatlarından biri olan Meral Hanbayat ise soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmesinin en büyük talepleri olduğunu dile getirerek, “Gizlilik kararı ile soruşturmanın dışına itilmiş durumdayız. Bu zaten hukuki bir problem. Normalda maddi gerçeğin açığa çıkartılması için özellikle müştekilerin ve olayın aynı zamanda tanığı olan mağdurların aktif bir şekilde sürece dahil olmaları gerekirdi. Bunu kabul etmek mümkün değil, buna karşı itirazımızı yaptık, henüz bir sonuç alınmış değil” dedi. Soruşturmayı takip edemedikleri için ailelerin kaygılı olduğunu dile getiren Hanbayat şöyle devam etti: “Savcılık makamıyla en son görüştüğümüzde çok az evrak kaldığını onlar da gelir gelmez davayı açmak istediğini beyan etmişti. Ben o kadar karamsar değilim. Bu tarz geçmiş soruşturmaları düşünürsek haklı bir kaygı olduğu ortada. Talebimiz gizlilik kararının kaldırılması, ikincisi de zaman kaybedilmeden davanın açılmasını talep ediyoruz. Basın emekçileri başta olmak üzere tüm duyarlı insanların ve kitle örgütlerinin bu davanın takipçisi olması gerekiyor.”