Polis müdahalesine tepki dinmiyor

Eskişehir Bağımsız Milletvekili Tayfun İçli, TEKEL işçilerine ve onlara destek veren bir grup milletvekiline, su ve biber gazıyla yapılan müdahaleden sorumlu olanları istifaya çağırarak, ''İstifalar gerçekleşmezse öncelikle İçişleri Bakanı derhal görevden alınmalıdır'' dedi.

cumhuriyet.com.tr

İçli, düzenlediği basın toplantısında, polisin müdahalesi nedeniyle biber gazına maruz kalan CHP İstanbul Milletvekili Çetin Sosyal ve TEKEL işçilerine geçmiş olsun dileklerini iletti.
''Hükümetlerin istifasını gerektirecek bir durum ortadayken, Başbakan yine yok, kayıplarda'' diyen İçli, ''Kandil'den gelen teröristleri kahraman gibi karşılayan Hükümetin, işçi, memur ve milletvekillerini terörist yerine koyduğunu, Hükümetin emekçi dostu olmadığını'' kaydetti.

Sadece TEKEL işçilerinin değil, milletvekillerinin de Meclisteki faaliyetlerinden, iktidara yönelik konuşmalardan dolayı ''aşağılanmak ve cezalandırılmak'' istendiğini öne süren İçli, teröristlere gösterilen anlamsız hoşgörünün, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarını kullanan memur ve işçiden esirgendiğini söyledi.

İçli, işçilerle birlikte olan milletvekillerine biber gazı sıkılarak, milletvekilleri coplanarak TBMM'ye çok büyük saygısızlık yapıldığını, bu saygısız davranışlarla milletvekillerine dolayısıyla Türk halkına gözdağı verilmek istendiğini belirtti.

Hukuk devleti ilkesini çok ağır biçimde zedeleyen, yasama organına karşı yapılan bu ve bunun gibi davranışların affedilemez olduğunu dile getiren İçli, sözlerine şöyle devam etti:
''Herkesin gözü önünde meydana gelen toplu linç ve işkence görüntüleri, iç savaş halindeki ya da faşist bir ülkede olmamıştır. Bu saldırılar, cumhuriyetimizin başkenti Ankara'da, Hükümetin emriyle gerçekleşmiştir.

Milletvekillerimize, işçilerimize bilinçli olarak biber gazı ve çamurlu su sıkanlar ve yaptıkları hukuk dışı eylemlerden keyif alanlar, bilim kurgu filmlerinden fırlamış karakterler olmayıp, Türk polisinin içine sızdırılmış kişilerdir. Bu utanç verici, demokrasi dışı olaylardan dolayı Hükümeti sorumlu davranmaya davet ediyorum. Bu işten sorumlu olanlardan beklenen onurlu davranış, görevlerinden derhal istifa etmektir. Kamuoyunun beklediği istifalar gerçekleşmediği takdirde öncelikle İçişleri Bakanı derhal görevden alınmalı, sorumlular hakkında da idari ve yasal işlemler başlatılmalıdır.''

 

CHP'den soru önergesi

CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, TEKEL işçilerine yönelik polis müdahalesinde, sorumlu emniyet mensupları hakkında hukuki işlem yapılıp yapılmayacağını sordu.
Köse, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde, ''Demokratik haklarını kullanan işçilere bu denli sert müdahalede bulunulmasının nedeni nedir?'' sorusunu yöneltti.

Sorumlu emniyet mensupları hakkında hukuki işlem yapılıp yapılmayacağını öğrenmek isteyen Köse, önergesinde şu sorulara yer verdi:
''İşçilere müdahale emrini kim verdi? Bu müdahaleyi, demokratik açılımı yürüten bakan olarak, doğru buluyor musunuz? Milletvekillerinin de olduğu bir anda böyle bir müdahalenin yapılmasının nedenleri arasında, milletvekillerinin muhalefet partisine mensup olması gösterilebilir mi? Benzeri görüntülerin yaşanmaması için bakanlığınız bünyesinde ne gibi önlemler aldınız?''

 

SHP: Kınıyoruz

SHP Genel Başkan Yardımcısı Berat Sancar Yücel yaptığı yazılı açıklamada, Ankara Valisi'nden hesap sorulması gerektiğini savunarak, şöyle devam etti:
"Konya'da yapılan Mevlana'yı anma töreninde dile getirilen hoşgörü ne yazık ki Ankara'ya yansımamıştır. Kazanılmış hakların gasp edilmesine dikkat çekmek için yapılan masum bir hak arama eylemine karşı şiddet içeren bir müdahaleyi Sosyaldemokrat Halk Partisi olarak kınıyoruz."

 

Sendikalar hükümeti uyardı

Aralarında, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Tek Gıda-İş Sendikası ve Petrol-İş Sendikası'nın da bulunduğu bazı işçi sendikaları, Tekel işçilerinin sürdürdükleri eyleme ilişkin, "AKP hükümetinin emek karşıtı uygulamaları son günlerde tırmanışa geçti. Hak arayan işçilere, çalışanlara karşı uygulanan şiddet ve bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın sendikalara yönelik kabul edilemez beyanları bu emek karşıtı tutumun yeni örnekleridir" değerlendirmelerinde bulundular.

Petrol-İş Sendikası, Toleyis Sendikası, Kristal-İş Sendikası, Hava-İş Sendikası, Tümtis Sendikası, Türkiye Deri-İş Sendikası, Tek Gıda-İş Sendikası, Basisen Sendikası ve Türkiye Gazeteciler Sendikası, Tekel eylemene ilişkin ortak bir açıklama yaptı. Hükümetin, Tekel işçilerine yönelik, "yan gelip yatma" söylemini ve yaşanan arbedeyi "polis devletini çağrıştıran uygulamalar" olarak nitelendirilen açıklamada, "Polisin, Ankara'da Tekel işçilerine sert bir şekilde müdahale etmesini ve içerisinde Tek Gıda-İş Sendikası yöneticilerinin de olduğu bir grup işçinin göz altına alınmasınının" da şiddetle kınandığı belirtildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Tek Gıda-İş Sendikası üyesi 12 bin Tekel işçisi hak mücadelesi için günlerdir Ankara sokaklarında direniyor. Hükümet Tekel işçilerini 657 sayılı Devlet Memurları Yasasının 4-C maddesi kapsamına almak istiyor. 4-C statüsü yılda 10 ay çalıştırmayı öngören, düzensiz, örgütsüz, güvencesiz ve düşük ücretli bir çalışma statüsüdür. Tekel işçileri bu eğreti istihdam biçimini kabul etmiyor, güvenceli, kadrolu ve örgütlü çalışmak istiyor. Tekel işçilerinin sesine kulak verilmeli ve 4-C ısrarından vazgeçilmelidir. Dahası halen özelleştirme mağduru olarak 4-C statüsünde çalışan on binlerce işçi çalıştıkları kurumlarda kadroya alınmalı ve mağduriyetlerine son verilmelidir.

Özelleştirmenin ve kamunun tasfiyesinin acı ve yıkıcı sonuçları ortadayken, demokratik açılım projelerinin tartışıldığı şu günlerde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da işsizliği daha da artıracak yeni özelleştirme girişimlerini, binlerce işçinin mağdur edilme hazırlıklarını ciddi bir toplumsal yıkım hazırlığı olarak görüyoruz. Hükümeti, gündemdeki şeker ve enerji sektöründeki özelleştirme girişimlerinden vazgeçmeye çağırıyoruz. Hak arayan itfaiye işçilerine, sendikal hakları için mücadele eden demiryolu emekçilerine reva görülen uygulamaları demokratik sosyal hukuk devleti ile bağdaştıramıyoruz. Emekçilere ve sendikalara yönelik bu saldırgan ve hiçe sayan tutumun toplumsal barışı zedelediğine ve gerilimi tırmandırdığına inanıyoruz. Hükümet bu yoldan vazgeçmeli işçinin sesine kulak vermeli ve gereğini yapmalıdır. Türk-İş Yönetim Kurulumuzu bütün üye sendikaların ortak davranışını sağlayacak, bir kolektif mücadele hattı, politikası ve stratejisi oluşturmaya ve acilen yaşama geçirmeye çağırıyoruz."

 

"Polis zorbalığı olmuştur"

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, TEKEL işçilerine yönelik polis müdahalesine tepki gösterdi.

AKP iktidarının haklarını arayan işçilere reva gördüğü uygulamanın, polis copu, tazyikli su, gaz ve dayak olduğunu ifade eden Adıbelli, polisin işçilerin yanı sıra muhalefet milletvekillerini de hedef aldığını belirtti.

Adıbelli, "Bu davranış, iktidar politikalarına tepki gösteren her örgütlenmeye, eyleme geçen her sendikaya, 'seni ezerim' mesajı içermektedir ve Meclis içi muhalefete uzanan bir tehdittir" dedi.

İşçilere verilmek istenen kumanyaların da engellendiğini kaydeden Adıbelli şunları dedi:
"İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın sözde demokratik açılımla daha fazla özgürlük ve adalet vaat ettiği dakikalardan birkaç saat sonra yaşanan vahim gelişmeler, hükümet için bir tür samimiyet testi olmuştur. İçeriği halen netleşmeyen bir paket için kapı kapı muhatap arayan hükümetin en temel hakları için zor şartlarda mücadele eden emekçilere gösterdiği muhatap polis zorbalığı olmuştur. Kandil'den elçi olarak geldiğini söyleyen teröristler için İçişleri Müsteşarı'nı sınıra kadar gönderen Bakan, anlaşılan açılım projesinin peşinde koşmaktan, vergi veren, katma değer üreten emekçilerin çaresizliğiyle ilgilenmeye fırsat bulamamıştır.

Habur'da terör örgütü yandaşlarına gösterilen şefkatin binde biri emekçilere gösterilmemiştir. Abdi İpekçi Parkı'nda yaşananlar örgütlü kesimlere dönük genel bir sindirme operasyonunun parçasıdır. Demiryolunda işten çıkarılan arkadaşlarına destek veren 30 emekçinin daha açığa alınması da bu çelişkinin bir yansımasıdır. Öyle anlaşılıyor ki emekçilere, hak arayanlara, hukuk isteyenlere dönük baskılar önümüzdeki dönemde artarak devam edecektir. Eğitim-İş olarak son dönemde görülmemiş baskılarla karşılaşan emekçilerin yanındayız. İktidarın eliyle işçilere ve muhalefet milletvekillerine uygulanan akla ve vicdana sığmayan müdahaleyi de şiddetle kınıyor, sorumlularının bir an önce cezalandırılmasını istiyoruz."


KESK: Saldırganlığı geri püskürteceğiz

KESK Genel Başkanı Sami Evren de, siyasi iktidarın toplumsal talepleri baskı ve şiddetle bastırmaya çalıştığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"AKP bilmelidir ki emekçilerin taleplerini dışlayan, onları bastırmayı tercih eden, devlet terörünü alışkanlık haline getiren hiçbir siyasi iktidar uzun ömürlü olmamıştır. Türkiye emekçileri olarak bu saldırganlığı mutlaka geri püskürteceğiz. AKP'nin Türkiye'yi sermaye için dikensiz gül bahçesine çevirmesine izin vermeyeceğiz."


Birleşik Kamu-İş: AKP anlayışı gaz bombasının hesabını verecek

Birleşik Kamu-İş Sendikası Genel Başkanı Hasan Kütük ise, AKP'nin uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalarla vatandaşın büyük bölümünü sefalete sürüklediğini iddia ederek, "Kendilerinin ve yandaşlarının ceplerini devlet gücüyle haksız kazançla dolduran AKP anlayışı alın terine attığı gaz bombasının hesabını elbet verecek. O günü sabırla bekliyoruz" dedi.


EMO: Sorumlular istifa etsin

Elektrik Mühendisleri Odası'ndan (EMO) yapılan yazılı açıklamada da, TEKEL işçilerine yapılan müdahele kınanarak, "Abdi İpekçi Parkı'nda dün yaşanan olayların sorumlularının istifa etmesi, TEKEL işçileri başta olmak üzere çalışanların haklı taleplerinin dikkate alınmasını talep ediyoruz" denildi.

 

Adana'da protesto

Türk-İş 4. Bölge Temsilcisi Edip Gülnar, Ankara'da Abdi İpekçi Parkı'nda eylem yapan TEKEL işçilerine yapılan müdahaleyi kınadı. Gülnar, sendika binası önünde düzenlediği toplantıda, haklarını aramaktan başka bir amaçları olmadığını belirttiği, TEKEL işçilerine yapılan müdahalenin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Müdahale sırasında Tek-Gıda-İş Genel Başkanı ve Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel'in de gözaltına alındığını anımsatan Gülnar, ''TEKEL işçisi arkadaşlarımızı bu haklı davasında bizlerde destekliyoruz. Sorumluluklarını ve verdikleri sözleri yerine getirmeyenleri, bu da yetmiyormuş gibi teröristlere yapılmayan muamelenin işçilere yapılmasını kınıyor, Hükümeti ve Sayın Başbakanı göreve davet ediyoruz'' dedi.

Hükümetin TEKEL işçilerinin haklı taleplerine bir an önce cevap vermesi gerektiğini savunan Gülnar, aksi takdirde işçilerin direnişlerinin sonuna kadar süreceğini de bildirdi. TEKEL işçileri ile çeşitli sendikaların da destek verdiği toplantı, açıklamanın ardından olaysız şekilde son buldu.

 

EYLEME DEVAM