PKK-YPG hibrit savaşa yaklaştı

Ekonomi ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi’nin (EDAM) hazırladığı rapor, terör örgütü PKK ve Suriye kolu YPG’nin gelişmiş tanksavar füzeleri, küçük insansız hava araçları ve MANPADS’lardan oluşan silah envanteriyle düşük yoğunluklu çatışma kabiliyetinden “hibrit savaş” sürdürme seviyesine yaklaştığını ortaya koydu.

Hüseyin Hayatsever

EDAM Başkanı Sinan Ülgen, ABD’nin IŞİD’le mücadele için YPG’ye verdiği silahların geri alınacağına dair önceki dönemde verdiği sözleri anımsatarak, “Şimdi bu noktada ABD nezdinde zorlayıcı diplomasi izlenmesi, baskı unsurunun oluşturulması gerekiyor. Bunun için hem ikili hem de NATO üzerinden baskı koymak lazım” dedi.

EDAM, “Silahların Gölgesinde” başlığıyla önceki gün yayımladığı raporda açık kaynaklara yansıyan bilgilerin derlenmesi yoluyla PKK ve YPG’nin elinde bulunduğu belirlenen silahların listesini çıkardı. Suriye’nin silah envanterinin kontrolden çıkması ve ABD’nin IŞİD’le mücadele adı altında yaptığı yardımlarla YPG’nin silah envanterinin genişlediğine dikkat çekilen raporda, YPG’nin elinde gelişmiş roketler, güdümlü tanksavar silahları, (ATGM) omuzdan atılan hava savunma sistemleri, (MANPADS) küçük insansız hava araçları ve çeşitli zırhlı platformlar bulunduğu belirtildi. PKK/YPG’nin, silah kapasitesinin daha önce hiç olmayan bir boyuta ulaştığına dikkat çekilen raporda, “2020’li yılların hibrit harp çerçevesindeki terör ortamı, temel parametreleri itibarıyla 1990’lı yılların düşük yoğunluklu çatışma zemininden oldukça farklıdır. Gelinen aşamada terör örgütünün elindeki hibrit harp kapasitesi, sadece askeri ekipman değil, konsept ve harekât tasarısı alanında da yenilikleri beraberinde getirmektedir” değerlendirmesine yer verildi. Raporda, PKK/YPG’nin hibrit harp konseptlerine dayalı terör faaliyetlerinin engellenmesi için tedarik ağlarının hedef alınması ve ayrıca insansız hava aracı programının da etkisiz hale getirilmesi gerektiği belirtildi.

IŞİD’le mücadele çerçevesinde YPG’ye verilen tanksavar silahların, birçok kez Türk güvenlik güçlerine karşı kullanıldığının tespit edildiği de belirtilen raporda, “Türkiye, NATO müttefiki ABD’den geçmişte taahhüt ettikleri anti-IŞİD silahlandırma programına dair gerekli şeffaflığın sağlanmasını talep etmeli ve daha da önemlisi ilgili silah sistemlerinin geri alınmasına dair ciddi, kapsamlı bir programın hayata geçirilmesi yönünde daha zorlayıcı bir diplomasiye yönelik ciddi adım atılmalıdır” değerlendirmesine yer verildi.

‘KAPSAMLI DİPLOMATİK STRATEJİ’ ÖNERİSİ

Raporla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulunan EDAM Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ülgen, “Karşımızdaki terör örgütü eski yılların terör örgütü değil. Hamas, Hizbullah gibi Ortadoğu’da başka örneklerini gördüğümüz hibrit harp kapasitesine sahip olmaya çok yakın bir örgüt” dedi. PKK/YPG’nin elindeki silahların Türkiye’ye yönelik oluşturduğu tehdit ve tehlikenin önlenmesinin, kapsamlı siyasal ve diplomatik strateji içine oturması gerektiğini vurgulayan Ülgen, “Hem ABD başta olmak üzere örgüte destek veren ülkeler nezdinde hem de terörle mücadelenin ön plana çıktığı NATO içinde baskı kanallarının oluşturulması gerekiyor” diye konuştu.

ABD’nin YPG’ye verdiği silah desteği konusunda çeşitli bilgiler dolaştığını, EDAM’ın raporunun, gerçekçi verileri ortaya koymayı amaçladığını belirten Ülgen, “40 bin TIR gibi gerçekçi olmayan veriler var. Bu envanter çalışmasını yayımlayarak, daha geniş bir çevrenin dikkatine sunmayı amaçladık. Böylelikle ABD yönetimi üzerinde farklı kanallar üzerinden de bir baskı oluşabilir” ifadelerini kullandı. ABD’nin, YPG’nin PKK ile yakın bağını bilmesine karşın IŞİD’le mücadele için vekil kuvvet olarak kullandığını, Türkiye’nin 2015’e kadar PYD’yi muhatap almasının da ABD’nin o dönem elini rahatlattığını kaydeden Ülgen, “ABD’nin o dönem şöyle yanlış bir değerlendirmesi oldu. IŞİD’le mücadele için YPG’ye verdiği desteğin, Türkiye’yle ilişkileri çok kötü etkilemeyeceğini, durumu idare edebileceklerini düşündüler. Fakat ABD-YPG ilişkisi, Türk-Amerikan ilişkilerinin iki taraf için güven bunalımı yaratan bir noktaya gelmesinde en büyük sebeplerinden biri” dedi.

ABD’nin IŞİD’le mücadele için YPG’ye verilen silahların geri alınacağına dair taahhütlerinin olduğunu anımsatan Ülgen, “ABD’yi YPG konusunda tutum değişikliğine itebilmek, Türk-Amerikan ilişkilerinin dinamiklerine bağlı olacak. Yeniden ikili güven tesis edilmesi için ABD’nin YPG’ye sağladığı silahlara dair bir şeffaflık ve geri alım programının başlatılması çok önemli. Bunun için hem ikili hem de NATO üzerinden baskı koymak lazım” diye konuştu.