"PKK kimin taşeronu açıkla"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "PKK'nın bir taşeron örgüt" olduğuna yönelik açıklamalarına DSP Genel Başkanı Masum Türker, "Başbakan kamuoyuna açıklasın" diye tepki gösterdi.
cumhuriyet.com.trTBMM'de basın toplantısı düzenleyen DSP Genel Başkanı Masum Türker, Hakkari'de 11 askerin şehit olmasını şiddetle kınadığını söyledi. Ciddi bir belirsizliğin yaşandığına dikkat çeken Türker, Başbakan'ın taşeron açıklamalarına da, "Medyada savaş naraları atan da var, suçlu arayan da var; ama en kötüsü Başbakan'ın bu terör olayı dolayısıyla, PKK'yı taşeron ilan etmesidir. Eğer PKK taşeronsa, o takdirde kimin taşeronudur, hangi güçlerin taşeronudur, bunu da açıklaması gerekir. Başbakan'ın kamuoyuna açıklaması gerekir" dedi.
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in açıklamasını da doğru bulmadığını ifade eden DSP Genel Başkanı, "Diğer taraftan bu konuyla ilgili TBMM Başkanı Sayın Şahin'in, adeta suçlayıcı bir şekilde 'Genelkurmay Başkanı açıklama yapsın' şeklindeki söylemini de doğru bulmadığımızı sizlerle paylaşmak istiyoruz" diye konuştu.
"Sıfır terörle teslim ettik"
57. Hükümet zamanında sıfır teröre ulaşıldığına dikkat çeken DSP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Terörün varlığını hepimiz biliyoruz. Terörün sona erdirilmesi olanaklarının da olabildiğini 57. Hükümet döneminde, 21. Dönem TBMM'nin görev yaptığı sürede sıfır teröre ulaşmıştık ve bugün AKP iktidarı 2002 yılında sıfır terörü 57. Hükümet'ten devralmıştı. Terörün tekrar hortlamasının temelinde, hükümetin yaptıklarının, söylemlerinin ve onların bu yaptıklarını ve söylediklerini destekleyen kimi çevrelerin çok büyük etkisi vardır. Özellikle orduya yönelik son 3 yılda yaşananlar, suçlamalar, hele terörün bulunduğu bölgedeki 3. Ordu Komutanı'nı bir örgütlenmeyle suçlar hale getiren bu olguyu, terörün tekrar hortlamasının önemli nedenlerinden biri olarak görmek gerekir."
"Başbakan açıklasın"
Hükümetin izlediği dış politikayı da eleştiren Türker, "Bu dönem hükümetin yönünü Doğu'ya çeviriyoruz savını öne çıkartarak ve bölgede kimi ülkelerle çok yakınlaşırken, kimi ülkelerle hasımane tavırlar takınması, aslında bu çok yönlü politikayı tamamen tersine çeviren, bir karmaşa yaratan dış politika olarak değerlendiriyoruz. Eğer bu politikadan kaynaklanan bir taşeronluk meselesi varsa, o zaman bunu Başbakan'ın kamuoyuna açıklaması gerekir" dedi.
"Yerel istihbarat kaynakları işletildi mi?"
Türkiye'nin istihbaratta dışa bağımlığı hale geldiğini belirten Türker, şöyle dedi:
"Esasen son 3-4 yıl içinde hükümetin istihbaratını yalnız ABD'ye ya da İsrail'e bağlı olarak yürüttüğünü belirten açıklamalar ve yorumlar, Türkiye'nin dışarıdan gelecek, hatta içeride terörle ilgili sınır boylarında ortaya çıkacak olaylar hakkında artık dışa bağımlı hale geldiğini gösteriyor. Bu konuda, bu son terör olayında sorgulanması gereken husus; yerel istihbarat kanalları işledi mi, işlemedi mi? İşbirliği içinde olunduğu söylenen ABD'nin gerekli istihbaratı verip vermediği yönünde olmalıdır ve bu sorunun yanıtı ne olursa olsun, öteden beri DSP'nin ileri sürdüğü bir sınır güvenliği kuşağının artık oluşturulması gereği ortaya çıkmıştır."
"Sınır güvenliği kuşağı oluşturulmalı"
Sınır güvenliği kuşağının oluşturulmasını öneren DSP Genel Başkanı Türker, "Eğer bir sınır güvenliği kuşağı oluşturulmazsa ve terörün finans kaynakları kesilmezse, bu olaylar tekrar yaşanacaktır" dedi.
Türker, Türkiye'de daha siyasal dengeler oturmadığı süreçte, Genelkurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığı'na bağlanmasını istemenin bile terör olayının ateşlenmesinde önemli etkisi olduğunu söyledi.
Sınır ötesi haklarını çekinmeden kullanmalı
DSP Genel Başkanı, "Türkiye'nin BM'de alınan kararlardan kaynaklanan sınır ötesi haklarını çekinmeden kullanması, bu konudaki kararlılığını göstermesi gerekir" ifadesini kullandı.
"Yeni terör politikası oluşturulmalı"
Yeni bir terörle mücadele politikasının oluşturulmasını isteyen Türker, "Sonuç olarak Türkiye'de bir taraftan uzlaşmaz bir tutum, diğer taraftan güvenlik güçlerinin hedef gösterildiği ve yargı bağımsızlığının zedelendiği bu ortamda yeni bir terörle mücadele politikasının oluşturulması gereği açıktır. Bu politika yalnız iktidarın tek başına değil, muhalefetle işbirliği yaparak ve uzlaşarak ortaya bir ortak ulusal politikanın konması gerekir" dedi.