"PKK çözüm sürecine dahil edilmeli"

BDP Grup Başkanı Nuri Yaman, Türkiye Barış Meclisi'nin hafta sonu Ankara'da yaptığı toplantıda aldığı "PKK'nın çözüm sürecine dahil edilmesi, anayasa değişikliği, devletin teklik dilini terk etmesi, anadil hakkının tanınması ve siyasi katılımın önündeki engellerin kaldırılması" önerilerine destek verdiklerini ve önemsediklerini bildirdi.

cumhuriyet.com.tr

BDP Grup Başkanı Nuri Yaman, partisinin Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Toplantıya eylemdeki TEKEL işçileri de katılırken, BDP milletvekilleri grup toplantısında işçilere "TEKEL işçilerinin onurlu direnişini selamlıyoruz" ve "TEKEL işçileri ölüyor haberin var mı Başbakan" yazılı dövizlerle destek verdiler.

Yaman konuşmasına TEKEL işçilerini selamlayarak başlarken, işçiler ayakta alkışlandı. TEKEL işçilerine dayatılanın 'kölelik' olduğunu ve bu köleliği kabul etmeyen işçilerin 36 gündür eylemde olduğunu ifade eden Yaman, "Bugünden itibaren, açlık grevine başlayarak, eylemlerini bir üst aşamaya taşıyacaklar. Hükümet ne yapıyor? Hiç vicdanları bile sızlamıyor. İşçilerin bu haykırışlarını görmezden gelmekte, Kızılay meydanından yükselen seslere kulağını tıkamaktadır" dedi.


"Başbakan namus borcunu ne zaman ödeyeceksin?"

Yaman, gazeteci Hrant Dink'in bugün katledilişinin 3'ncü yıldönümü olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
"Hrant Dink'in öldürülmesine giden yoldaki taşlar, Dink'i açık hedef konumuna getirenler ile cinayeti önlemekle görevli güvenlik güçleri tarafından birer birer döşenmiş ve tetikçi sanıklar da bu yolda ilerlemek suretiyle cinayeti işlemişlerdir. Resmi bütün kurum ve aktörlerin, hem cinayetin işlenmesinde, hem önlenememesinde, hem de faillerin ortaya çıkarılmamasında ortak sorumlulukları vardır. Bu gerçekler ışığında olayın tüm yönleriyle aydınlatılması ve sorumluların yargı önüne çıkartılması gerekir. Türkiye demokratik bir hukuk devleti olacaksa, Dink cinayetini aydınlatmak zorundadır. Sayın Başbakan demişti ki; 'Bu bizim için namus davasıdır' demişti. Bu namusu temizlemek de hükümetin boynunun borcudur. Soruyoruz Sayın Başbakan'a; Bu namus borcunu ne zaman ödeyeceksiniz?"


"Hükümet o kadar gaza bastı ki polisin elinde gaz bombası kalmadı"

Aylardan beri Türkiye'nin Kürt sorununun tartıştığını, ancak çözüm konusunda kayda değer bir gelişmenin sağlanamadığını ifade eden Yaman, İçişleri Bakanı'nın açıklamaları ile 'hükümetin açılım için yeniden gaza bastığı' yorumlarının olduğunu hatırlattı ve "Başından beri hükümetin bir ayağı gazdaydı, ama açılım için değil. Demokratik hak taleplerinin bastırılması için gaza basıldı ve halen devam etmektedir. Kürtler başta olmak üzere toplumun örgütlü kesimlerine saldırılar için gaza basıldı. Polisin elindeki gaz stoku bitti diye bir haber vardı. Demek ki, Hükümet gaza o kadar çok basmış ki, Emniyetin elinde gaz bombası kalmamış." İşte, bu tablo hükümetin hangi alanlarda gaza bastığının somut göstergesidir" diye konuştu. Yaman'ın konuşmasında 'yaz ayları' yerine yanlışlıkla 'gaz ayları' demesi de salonda gülüşmelere yol açtı.

"AKP'nin kadrolaşma adresi güvenlik müsteşarlığı olacak"

Hükümetin 'çözüm' adı altında planladığı şeyin 'Kürt sorununu çözüyormuş' gibi yapıp, zamana yaymak ve kendi kontrolüne alarak seçimlere gitmek olduğunu savunan Yaman, İçişleri Bakanı açılımla ilgili konuşurken, BDP'lilere yönelik operasyonların devam ettiğini söyledi. Endişeli ve kaygılı olduklarını söyleyen Nuri Yaman, hükümete "Herşeyden önce o kelepçeler orada asılı dururken sizin hangi açılımınıza güveneceğiz? Kürtler size nasıl inanacak?" diye seslendi. Hükümetin 'kandırma ve oyalama' konusunda geçmiş iktidarlar içerisinde en başarılı hükümet olduğunu da kaydeden Yaman, Meclis gündeminde bulunan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin tasarıyı eleştirdi. Yaman, "Güvenlik Müsteşarlığı adı altında yeni bir yapılanmaya gidiliyor. Adı üzerinde: Güvenlik. Yani, Kürt sorunu gibi köklü bir sorun, halen asayiş mantığıyla ele alınmaya çalışılıyor. Yeni müsteşarlık, terörle mücadeleye yönelik ve Kürt sorununu 'terör' sorunu olarak gören zihniyetin bir kurumlaşması olarak ortaya çıkmaktadır. Ne diyor tasarının gerekçesindeki temel amaç? 'Teröristle vatandaş birbirinden ayrıştırılacak' Terörist olarak gördüğünüz insanlar, bu ülkenin öz vatandaşları değil midir? Yoksa 'sözde vatandaş' tanımını devam mı ettirmek istiyorsunuz? Muhtemelen AKP'ye yol gösteren, Kürtlere karşı operasyonel süreçlerin planını hazırlayan birçok akademisyeni, stratejisti, cemaat üyesini bu müsteşarlıkta yuvalandıracaksınız. Bir anlamda AKP'nin yeni kadrolaşma adresi burası olacaktır.

Eğer bu kurum, Kürt sorununun çözümü konusunda doğru politikalar ve projeler üretecek, strateji geliştirecek bir kurum olmaz da, bir psikolojik savaş merkezine dönüşürse, bu müsteşarlık şimdiden ölü doğmuştur. Başarısız kalmaya mahkûmdur. Hükümet bu haliyle, işe yaramayan ve tamamen ranttan beslenen kurumlar çöplüğüne bir yenisini daha eklemiş olacaktır " diye konuştu.



"Bir elde kelepçe diğer elde açılım olmaz"


Bahar aylarının yaklaştığını, Türkiye'nin bir an önce çatışmalı ortamdan çıkması gerektiğini söyleyen Nuri Yaman, PKK'ye karşı askeri operasyonlara son verilmesini istedi. Yaman, "Bir elde kelepçe, diğer elde açılım olmaz, olamaz da. Bu, eşyanın tabiatına aykırı bir durumdur. Siz, bir ipte iki cambaz rolü oynayabilirsiniz. Ama halk buna izin vermez. Sizi, o ipten aşağı indirmesini bilir. Bu havuç ve sopa politikasının son kullanma tarihi çoktan geçti. Bu saatten sonra ne o havuç tutar, ne de o sopa bir işe yarar. İkisi de, elinizde kalır, ayağınıza dolanır. O yüzden hükümeti tutarlı olmaya ve diyaloga çağırıyoruz" dedi.