Pierre Bourdieu ile amfilerden sayfalara!

Zuhal Emirosmanoğlu’nun çevirisiyle İletişim Yayınları’nın Politika Dizisi’nden çıkan Genel Sosyoloji - Collège de France Dersleri (1981-1983), tanınmış sosyal bilimci Pierre Bourdieu’nün Collège de France’ta verdiği derslerinin ilk yıllarını kapsıyor. Bourdieu’nün sosyolojisinin sistematik bir sunumuyla, sosyal bilimlerin çalışma yöntemlerini, birey ve toplum olmayı, iktidar ilişkilerini, yaşamın içindeki sanatı-bilimi ve o çok bahsettiği kelimelerin gücünü yine kelimelerinin gücüyle ortaya koyuyor.

Buse Özlem Bay

1981 yılında, Roland Barthes, Henri Bergson, Michel Foucault ve Claude Lévi-Strauss gibi birçok düşünürün de yolunun geçtiği Collège de France’ta, tanınmış Fransız sosyal bilimci Pierre Bourdieu, “Genel Sosyoloji” konulu derslerini, farklı çevrelerden gelen büyük bir dinleyici kitlesiyle paylaşmak için kürsüye geçer.

Tüm bu öğrenciler, sosyal bilimlerin önemli isimlerinin izlerini bulabilecekleri duvarlar arasında müthiş bir deneyimin parçası olurlar.

“Genel Sosyoloji Dersi” olarak adlandırılan bu derslerde Bourdieu, beş yıl boyunca sosyolojinin temel kavramları üzerine yoğunlaşır. Genel Sosyoloji - Collège de France Dersleri (1981-1983), düşünürün kürsüdeki ilk iki yılında verdiği konferanslardan oluşuyor. 1981-1982 ve 1982-1983 olmak üzere iki dönemi kapsayan derslerde, Bourdieu’nün yoğunlaştığı konular da zamanla değişiyor.

DÜŞÜNME VE ARAŞTIRMANIN TEMEL İLKELERİ

Pierre Bourdieu, ilk dönemde verdiği sekiz derste sosyolojik yaklaşım / düşünme ve araştırmanın temel ilkeleri gibi konularla ders sürecini başlatıyor.

İlerleyen haftalarda sınıflama, atama/adlandırma ve hakaret gibi konuları irdelerken bunların iktidar araçları olarak nasıl işlediğine de sıklıkla değiniyor.

“Gündelik hayatta sınıflamaların toplumsal işlevleri vardır. Bu nedenle, sınıflama ilkeleri artık eleştirel [critique] ölçütler değildir; crisis, diacrisis, bölümleme, ayırma araçları değil, iktidar araçlarıdır…” (75) diyen Bourdieu, konuyu irdelerken özellikle etimolojiden de bolca faydalanıyor.

“Kategori”, “kutsal”, “teori”, “bölge” ve “vekâlet” gibi kelimelerin kökenlerinin peşlerine düşerken sözcüklerin güçle ve iktidarla olan bağlantılarını vurguluyor.

DİSİPLİNLERARASI DÜŞÜNCE YAPISI

Oldukça soyut kavramların hüküm sürdüğü bu derslerde, dönemin dinleyicilerinin ve nihayetinde bizim yolumuzu aydınlatan en büyük meşalelerden biri, Bourdieu'nün teorilerini beslediği disiplinlerarası düşünce yapısı.

Etimolojinin yanında tarih, dilbilim, felsefe ve edebiyat gibi birçok farklı disiplin, Bourdieu’nün düşüncelerine kimi zaman kaynak kimi zaman da örnek oluşturuyor.

Böylece ders akışının çevresi -bütünlüğü bozmadan- takip etmeyi kolaylaştıran çizgilerle çizilmiş oluyor. Buna ek olarak, konferanslara uygulamalar, örnekler, anket sonuçları ve şemalar da eşlik ediyor.

HOMO ACADEMICUS’UN TEMELLERİ...

Bourdieu’nün ilerleyen yıllarda yayımlayacağı çalışmaların (Homo Academicus gibi) temellerini oluşturan bu araştırmaların izini sürmek de Bourdieu okurları için ayrı bir keyif.

On üç dersten oluşan ikinci dönemde ise Bourdieu sosyolojisinin temel kavramlarına eğilmeye başlıyoruz. “Habitus” ve “sermaye” kavramlarına ve bunların “nesne”yle ilişkisine yoğunlaşan Bourdieu, bu dönemki dersinde teorisinin bir diğer ayağı “alan” kavramına ise çokça değinmiyor ve bu incelemeyi bir sonraki yıla bırakıyor.

Marx, Weber ve Durkheim gibi birçok sosyal bilimcinin teorilerinde gördüğü eksik yanlar ya da katıldığı noktalar ve bunların etrafında yarattığı kendi sosyolojisi üzerine hazırladığı derslerde, bir sosyoloğun düşünme ve fikir üretme aşamasına da tanık oluyoruz.

DÜŞÜN VE ÜRETİM SÜRECİNE TANIKLIK

Bourdieu’nun önemli eserlerden biri olmasının yanında, Genel Sosyoloji’yi sosyal bilimlerle ilgilenen herkes için ilginç bir çalışma hâline getiren en önemli nokta da bu aslında.

Bir araştırmacının nasıl düşündüğüne, yaşadığına ve ürettiğine tanık olmak, kitaplarını okumanın yanında farklı bir esin kaynağı olabilir de.

Genel Sosyoloji - Collège de France Dersleri (1981-1983), Pierre Bourdieu’nün sosyolojisinin sistematik bir sunumunu yanı sıra okura sosyal bilimlerin çalışma yöntemlerini, birey ve toplum olmayı, iktidar ilişkilerini, yaşamın içindeki sanatı-bilimi ve o çok bahsettiği kelimelerin gücünü yine kelimelerinin gücüyle ortaya koyuyor.