Pes etmeyen 100 yürekli işçi
Yalova Elyaf Fabrikası’nın 2001 krizi sırasında iflas etmesinin ardından, alacaklarını alamayan bin 411 işçi, yıllarca mahkemelerin kapısını aşındırdı. Aradan geçen 17 yıllık sürede, 20 işçi yaşımını yitirdi, bazıları mücadeleyi bıraktı. Davaların takiçisi olan 100 işçi ise pes etmeden, haklarını alacakları günü bekliyor.
Eren Can Keman
43 milyona satış
Yalova Elyaf Fabrikası, Remzi Pensoy tarafından 1974 yılında kuruldu. Tekstil sektöründe hatrı sayılır bir yer edinmişti. 2001 yılındaki krize yenik düşen fabrika, işçilerine maaş ödemekte zorlanmaya başladı. Fabrika, 2006 yılına kadar kiralama modeli ile birden fazla kez el değiştirdi. İki kez iflas erteleme talebinde bulunsa da sonunda iflasını açıklamak zorunda kaldı. Fabrika, 28 Mayıs 2007’de 43.8 milyon liraya satıldı. Fabrikada çalışan ve iflas masasına kayıtlı bin 411 işçisi ise alacaklarını alamadı. İşçilerin iddiasına göre, tapu müdürlüğünde yapılan usulsüz işlemlerle, bu paranın 28.8 milyonu, Dünya Bankası ipoteği gerekçe gösterilerek İngiliz Virgin Adaları Menşeili ve adı Panama Belgeleri’nde geçen Yukon İncesment Management Corporation adlı şirkete aktarıldı. İflas sonrası Remzi Pensoy’un Yeşilköy’deki yalısı da 8 milyon TL’ye satıldı. Ancak, işçiler adına vekalet alan 6 kişi, bu parayı kendi hesaplarına aktardı. Pensoy’un yalısının satışına ilişkin dava 2013 yılında açıldı. İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki dosyada, beş yıldır bilirkişi raporu bekleniyor. Raporu hazırlamayan üç bilirkişi hakkında Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.
Tazminat davası
İşçiler, son olarak, 2016 yılında, Çiftlikköy Mal Müdürlüğü aleyhine tazminat davası açtılar. Yalova Asliye Hukuk mahkemelerinde görülen dosyalarda, 104 işçi davacı olarak yer alıyor. İşçiler, fabrikanın yer aldığı arsaya ilişkin geçmiş yıllarda yapılan usulsüz işlemler nedeniyle zarara uğradıklarını öne sürüyorlar. İşçilerden Melahat Altuntaş, mahkemeye verdiği dilekçede, “İflas dosyasında kesinleşmiş 73.500 TL alacağım var. Alacağımı tahsil edebilmiş olsaydım, çocuklarımı daha iyi şartlarda okutacak, kredi kartı borcu yüzünden icra takibine uğramayacak, 1999 Marmara depremini yaşamış biri olarak, üst üste gelen yıkımı bu seviyelerde hissetmeyecektim. Tapu Müdürlüğü’nün, 1995, 1996 tarihlerinde gerçekleştirdiği ipotek işlemleri sonucu, müflis tüzel kişilik nezdindeki alacak haklarıma zarar verildi ” dedi. Davacı işçilerden Turan Melekis ise “Bütün arkadaşlarımız ümidi kesti. 104 kişi kaldık. 15 Temmuz sonrası davaların seyri değişebilir diye düşünmüştük fakat hakimlere baskılar hala devam ediyor. Biz davaya belge eklemek istediğimizi söylediğimizde hakim bizi resmen azarlıyor” diye konuştu.
“Avukatlarımız ilgilenmedi”
İşçilerin avukatlığını, şimdi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olan Mehmet Uçum ile eşi Hatice Uçum, kardeşleri Veysel Uçum ve Ensar Uçum yapıyor. Bazı işçiler, avukatların bir süre sonra davayla ilgilenmediklerini ileri sürüyor. Akrabaları adına davayı takip eden Ahmet Önder, “Fabrika satışıyla ilgili 28.8 milyon TL’mizin kara para aklama operasyonlarıyla buharlaştırılmasıyla ilgili olarak kendilerine çok kez ihtarname gönderdiğimiz halde bu konuda hiçbir işlem yapmadılar. Mehmet Uçum, ‘2006 sonrası beni ilgilendirmez’ diyor” dedi.
200 milyonluk yerdi
Avukat Veysel Uçum ise fabrikanın satışını şöyle anlattı: “Fabrika ipotekliydi ve İstanbul Elyaf’a kiraya vermişlerdi. Satış sürecini engellemek için elimizden geleni yaptık. Satışta, o dönemin başsavcısı, jandarma ve polisi adliyenin etrafına yığdı. İşçilerden biri bile içeri alınmadı. Global Menkul Değerler A.Ş. tarafından dört gün önce kurulan bir şirket satışa girdi. İki koruma ve bir avukatla gelip, rakamı yazıp, müdür yardımcısının önüne koyarak orayı resmen gasp ettiler. 200 milyon liralık yeri 47 milyon liraya aldılar.” Ahmet Önder’in kendileriyle ilgili iddiasının gerçek dışı olduğunu belirten Uçum, “Ben bu yüzde 10’u bile (5 milyon lira) devletle boğuşarak aldım. Bu para işçilere ödeniyor. 15 sene bu dava ile uğraştık. 8 milyon liralık yalı davası sürüyor. Rahmetli Remzi Pensoy, yalıyı, 6 kişiye (temlik) devretmişti. 6 kişi de Eren Kapıcılıoğlu’na temlik etti. Biz de Eren Kapıcıoğlu ve 6 kişiye dava açtık. Ben ahlaken ve vicdanen rahatım. Elimden gelen her şeyi yaptım” diye konuştu.
Patronları mağdur etti
Uçum, Yukon Invesment Management Corporation adlı firmaya para aktarılmasıyla ilgili de şunları söyledi: “Pensoylar, Dünya Bankası’na bağlı bir kuruluştan borç almışlar ve fabrikayı Yukon’a ipotekletmişler. Geçmişte hukuka uygun şekilde yapılmış. Para Yukon’a kesinleşmiş alacak olarak gitti. Biz davayı aldığımızda ipotek takipleri kesinleşmişti. İşçiler Yukon’u defalarca savcılığa verdiler. Hatta bizi de savcılığa verdiler. Ama Yukon’un kesinleşmiş alacağı vardı. Devletin bütün kurumlarından geçmiş bir vekaletten bahsediyoruz. İşçiler, işin başında patronları tarafından mağdur edildiler. Ben neden 60 milyon lira tahsil etmek istemeyeyim? İşçilerin büyük bölümü son 20 aylık süreçte SGK kıdemleri ödenmediği için çalışmış görünmüyordu. Hizmet tespit davası açtık, kazandık. İşçilerin bir çoğu bu şekilde emekli oldu...”
200 TL alabildik
Avukat Uçum, 16 Temmuz’da işçilere ödeme yapılacağını şöyle duyurmuştu: “İstanbul Anadolu 3. İcra İflas Müdürlüğü’nün 2006/13 iflas numaralı dosyasından 21 Mayıs 2018 tarihli dağıtım cetveline göre ödemeler yapılıyor. Müvekkillerin Yalova Elyaf Derneği ile irtibata geçmelerini rica ediyoruz.” Ödeme alan işçilerden birinin yakını ise 6 Eylül’de Ekşi Sözlük’te şu mesajı paylaştı: “Annem bu 1400 kişiden biri maalesef. Geçen ay sanırım 200 TL’mi ne vermişler tazminat diye aldıkları para bu. Ayrıca o zaman mahkemeye gitti bu olay. İşçiler toplanıp bir avukat tuttu. O avukat şuan birilerinin baş avukatlarından biri. İlkte işte ‘şöyle alıcaz paranızı böyle alıcaz merak etmeyin’ derken birden fabrika sahibi ile görüşmeler sonucunda ne olduysa artık, ‘olmuyor yapamıyoruz anlaşmamız lazım’ gibi söylemlere başlamıştı.”