Pera'da Hilal ve Güneş İstanbul'da Üç Japon sergisi
“Hilal ve Güneş / İstanbul’da Üç Japon; Yamada Torajiro, Ito Chuta, Otani Kozui” sergisi dün açıldı.
cumhuriyet.com.trSuna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde 120 yıldır süren Türkiye-Japonya dostluğunun başlangıç yıllarına ve bu dostluğun inşa edilmesinde önemli rolleri olan, 1900'lü yıllarda kaybettiğimiz üç sıradışı Japon’un İstanbul’daki yaşantılarına tanıklık eden; “Hilal ve Güneş / İstanbul’da Üç Japon; Yamada Torajiro, Ito Chuta, Otani Kozui” sergisi dün açıldı.
Mitsubishi Corporation ve Japan Foundation ana sponsorluğunda gerçekleşen serginin küratörlüğünü Ekrem Işın, Proje yöneteciliğini Prof. Dr. Selçuk Esenbel, bilimsel danışmanlıklarını da Dr. Miyuki Aoki Girardelli ve Erdal Küçükyalçın yaparken, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü kültürel, sanatsal ve bilimsel etkinliklerin, ülkeler arası ilişkilerin güçlendirilmesindeki etkin rolünü Japonya’da kendi alanlarında iz bırakmış, 19. yüzyıl sonu - 20. yüzyıl başında, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’ne merak sararak İstanbul’a gelmiş bu üç önemli kişilik ve bıraktıkları üzerinden sergiliyor. İşadamı ve Çay Merasimi üstadı Yamada Torajirō Toruko Gakan / Türkiye Resimli Bir Bakış” adlı İstanbulu çağdaş bir Japon’un gözünden okuyan bir kitap yazdı. Mimar, profesör ve ilk Japon mimarlık tarihçisi Itō Chūta Osmanlı topraklarını kapsayan ayrıntılı bir seyahatname, mimari eserlerle ilgili çizimler, fotoğraflar ve konferans kayıtları bıraktı. Budist din adamı, araştırmacı Ōtani Kōzui ise Cumhuriyet`in ilk yıllarında önce Atatürk ile Ankara Sanayii Zıraiye şirketini sonra da, Bursa’da Mehmet Memduh Bey (Gökçen) ve Kavalalı Hüseyin Bey ile birlikte, şehirde ipek kumaş üretimini canlandırmaya yönelik, ipek dokumacılığı üzerine bir fabrika kurdu.
16 Ekim 2010 - 20 Şubat 2011 tarihleri arasında ziyarete açık kalacak olan, 2010 Türkiye’de Japonya Yılı’nda iki dost ülke ilişkisinin başlangıç ve şekillenme sürecine bilimsel araştırmayla yeni ışıklar tutuyor. Serginin açılışında, Japonya`nın 400 yıllık So-henryu- Çay Töreni Okulu’nun ustası Yamada Torajirô’nun torunu olan ve günümüz ustası Lemoto Yamada So-hen’in, -tıpkı Yıldız Sarayı’nda II. Abdülhamid’e çay merasimi yapan dedesi gibi- Çay Töreni gerçekleştirdi. Bu tören için Japonya’dan gelen 45 kişilik özel bir ekip, geleneksel kıyafetleriyle kültür alışverişine katkıda bulundular. Açılışta İstanbul Japonya Başkonsolosu, Mitsubishi Corporation Türkiye Genel Müdürü ve 1972 yılında Türkiye’ye gelen İstanbul Üniversitesi’nde üç yıl tarihi araştırmalar yapan Tokyo Üniversitesi’nden Prof.Susuki Tadashi bilimsel danışmanlar rehberliğinde sergiyi dikkat ve hayranlıkla incelediler.
Yamada Torajiro (1866-1957)
1866 yılında dünyaya gelen Yamada Torajirō, ilk kez 1891 tarihinde, Ertuğrul firkateyni felaketi için şehit ailelerine yardım getirmek üzere İstanbul’a geldi ve hiç tanımadığı bir dünyaya girerek bu kente yerleşti. Maceraperest ve kendine güvenliydi. Japonya-Türkiye arasında ticareti başlatan başarılı bir tüccardı. Uzun yıllar İstanbul`da Pera caddesinde Nakamura Shoten adlı Japon Mağazası’nı yönetti.
Japonya`nın, Osmanlı ile gayri resmi ilişkilerinin de öncüsü oldu. Pera`daki Nakamura Shoten`nin müşterisi olan Sultan Abdulhamid ve hükümet üyeleriyle zaman zaman görüsürdü Japon-Türk ilişkilerine hakim olan “alacakaranlık diplomasisi”nin önemli bir aktörüydü. Kozmopolit. Osmanlı’nın, modern Batı`ya ayak uydurma cabalarının ve siyasal dönüşümlerinin uzun süre tanığı oldu. İstanbul’u benimsemişti.
Meiji dönemi ıslahatçılarının ve siyasal iktidarın bir parçası olmamakla birlikte, girişimciliği ve dünyaya açık olmasıyla tipik bir Meiji genci, eski aristokrat samuray kültürünün bir bir parçasıydı.
Hem Batılı hem Doğulu’ydu. Osmanlı topraklarını anlattığı Toruko Gakan kitabıyla, benimsediği bu toplumun yaşamını, modern bir Japon gözüyle aktaran ve İstanbul Türkçesi’ni bilen ilk Japon’du. 19. yüzyıl sonunun eğitimli, muhafazakar ve vatansever değerlerini yansıtıyordu. Japonya`nın küresel ilişki ağının bir parçasıydı. Osmanlıyla olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyet`iyle de yakın ilişkilerini sürdürdü. İstanbul, Yamada için modern dünyaya girişi sağlayan Bab-ı Cihan`dı.
İtō Chūta (1867-1954)
Asya’nın Mirasını Yeniden Ortaya Çıkaran Mimar İto Chuta, Batı sisteminde yetişmiş bir mimar ve ilk Japon mimari tarihçisiydi. Bütün Japon entelektüelleri Batı’ya hayranken Chuta, Asya’daki mimari mirasa yaklaşımda ve bunun Japonya’yla bağlantısı konusunda öncülük yaptı.
8 Mayıs 1904’te İstanbul’a gelen İto Chuta, üç yıl üç ay süren bir dünya turuna çıkmıştı. Bu kozmopolitan başkentte kaldığı süre boyunca Galata’da bir oda kiraladı ve araştırmaları için her gün tarihi yarımadaya gitti. Chuta’nın çok yakın arkadaşı olan Torajiro onun gündelik gereksinimlerini karşıladı ve ziyareti boyunca ülkenin iç kesimlerine gitmesi konusunda telkinde bulundu. Chuta Japonya’ya döndükten sonra Kont Otani’yle tanıştı ve Kont, mimarın hamiliğini cömertçe üstlendi.
Otani Kozui (1876-1948)
Japonya’nın en büyük Budist kurumlarından Batı Honganji Tapınağı’nın 22. Başrahibi Otani Kozui, 27 Aralık 1876’da Kyoto’da dünyaya geldi. 1898 yılında Kujō Kazuko (imparatoriçe Sadako’nun ablası) ile evlendi. Bir yıl sonra Londra’ya gitti. Burada, Orta Asya’ya yapılan keşif gezilerinden haberdar olan Otani, Budizmin Japonya’ya ulaştığı rotayı tanımak üzere 1902 yılı başında, Otani Araştırma Gezilerinin ilkini başlattı. Aynı yılın sonunda babasının vefatı üzerine başrahiplik makamına geçti. 1908 yılında bu gezilerden elde edilen buluntuların değerlendirilebilmesi için Ashiya şehrinde “Nirakusō” isimli bir eğitim kompleksi kurdu.
1914 yılında makamını ardında bırakarak Şanghay’a yerleşen Otani kendisini araştırmalarına adadı. Budizm, felsefe, coğrafya, botanik, siyaset ve ekonomi dallarında kitaplar yayınlayan ve düşünce üreten Otani, insanoğlunun geleceğinin tarımda olduğu sonucuna varmış ve kendisini “Ziraatçi” olarak tanımlamıştı. Örnek oluşturmak ve yerel kalkınmada tarıma dayalı sanayilerin önemini göstermek üzere Endonezya, Java ve Tayvan’da yatırımlar yaptı. Birçok alanda görüşüne başvurulan bir bilge ve saygın bir kamuoyu önderi olan ve 1940’ta bir süre başbakan danışmanlığı da yapan Kont Otani Kozui, 5 Ekim, 1948’de Beppu şehrinde hayatını kaybetti.
Genç Otani Kozui Türkiye’ye ilk kez 1901 yılında henüz İstanbul payitahtken gelmişti. 1926 yılında ikinci kez geldiğinde ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yerinde yeni Türkiye Cumhuriyeti vardı. 1924’te Tokyo’da iş dünyasına verdiği bir konferansta Türkiye’yi “Japonların odaklanması gereken ülke” ilan ederek herkesi şaşırtmıştı.
1925’te Osaka’da iki ülke arasındaki ilk dostluk derneği olan “Japon-Türk Dış Ticaret Derneği”nin kuruluşuna önayak oldu ve yatırım yapmak üzere Anadolu’yu gezdi. Üçüncü kez geldiğinde Gazi Çiftliği projesinde Atatürk ile ortak olarak, 20 Nisan 1927’de “Ankara Sanayii Zıraiye Limitet Şirketi”ni kurdu. Bu yatırım Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan ilk doğrudan yabancı sermaye yatırımıdır.
1929 yılında bu kez de, Bursa’da Mehmed Memduh (Gökçen) ile “Bursa Türk-Japon İpek Dokuma Fabrikası”nı kurdu. Ayrıca, 1926’da Japon-Türk Derneği’nin ve 1929’da da “İstanbul Japon Malları Mağazası”nın kuruluşlarında da rol almış, Japonları Türkiye’ye yatırım yapmaya teşvik etmiş, gücünü iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesi için kullanmıştır. Kuşimoto Ertuğrul şehitleri anıtındaki “Kozui Kitabesi” Kont Otani Kozui’nin Türkiye’ye yönelik sevgisinin bir nişanesidir.