Pastacının hası Hemşinli olur
Doğu Karadeniz’in en yüksek dağı Kaçkarlar’ı mesken tutmuş Hemşinliler yüzyıl başında Rusya, Polonya, İran gibi ülkelere giderek pastacılık, fırıncılık, lokantacılık öğrendi. Şimdi ise memleketleri Çamlıhemşin’de 21–22 Mayıs'ta ilki yapılacak Pastacılar Festivali'nde buluşmaya hazırlanıyorlar.
Uğur Biryoloğu Karadeniz’de yüksek dağların derin vadileri kestiği bir coğrafya olan Çamlıhemşin, Kaçkar Dağları eteklerinde, tarihi Tebriz-Trabzon İpek Yolu’nun önemli bir geçit noktasında kurulan ve son yıllarda da adını dağ ve yayla turizmi ile duyuran bir bölge. Hemşinlilerin çoğu kışlarını gurbette geçirse de yazları mutlaka memleketlerine uğruyorlar.
Gurbetçi Hemşinlileri Doğu Karadeniz’de yaşayanlardan ayıran en önemli özellikleri, kimlikleri haline gelen pastacılık ve fırıncılıkları. 19’uncu yüzyılın başlarında Rusya, Polonya ve Avrupa’nın bazı kentlerine giderek bu mesleği öğrendiler. En çok gittikleri Rusya şehirlerinin başında yakın olması sebebiyle Batum geliyor. Varşova, Petrograt, Tallin, Moskova, Mugilov, Berdiçev, Odessa, Sivastopol, Yalta, Kefe, Ryazan, Kazan, Tiflis, Gence, Rostov, Soçi, Poti gibi kentler de göç edilen yerlerden.
Hemşinlileri gurbet yollarına döken esas sebep, ekonomik. Hacettepe Üniversitesi Antropoloji bölümünden Erhan Gürsel Ersoy, Sosyo-Kültürel Değişim Sürecinde Hemşin'de Yaylacılık konulu doktora tezinde, yörede tarıma elverişli arazi darlığı ve ekilen arazilerin dağınıklığının başlıca sorun olduğu tespitini yapmıştı.
İşte Hemşinlilerin ekonomik sebeplerle başlayan zorunlu gurbeti, onlara hem bir kimlik hem de zenginlik kattı. Büyük ve yüksek dağların hayatı her anlamıyla dışarıya kapadığı bir coğrafyadan, ekmek parası uğruna yapmaya kalkıştıkları yolculuk onları bugünün en bilinen mekânlarının sahibi yaptı. Ama bu o kadar kolay değildi, her şeyin bir bedeli vardı. Gittiler, karınlarını doyuracakları, yatabilecekleri ve para kazanabilecekleri en iyi yer olan fırınlara kendilerini teslim ettiler. Anaları yaşlı gözlerle arkalarından bakarken "Oğul, aman aç kalma oralarda, kendine karnını doyuracak bir iş bul" diye telkin etmişti. Bir taraftan henüz doğmamış çocuğunu taşıyan karnı burnundaki eşini, diğer taraftan anasını, babasını bırakarak yollara düşmüştü. Kimi hasretle memleketine döndü, kimi de bir daha göremedi geride bıraktıklarını.
Anadolu’ya transfer
Çamlıhemşin’in Konaklar (eski adıyla Makrevis) köyünden Yunus Tarakçı, pastacılık mesleğine daha önce Rusya’da işi öğrenip Samsun’a yerleşen amcası Mehmet Ali Tarakçı’nın yanında başlamış. Türkiye’ye pastacılığın iki koldan yayıldığını anlatıyor: “Biri gayrimüslimler sayesinde İstanbul’a, diğeri Hemşinliler sayesinde Anadolu’ya. Hemşinliler öğrendikleri pasta türlerini Ruslar'dan bile güzel yapmaya başlamışlar. Öyle ki Rusların ilgisini çekerek iş sahibi oldular, hatta işveren oldular. Mehmet Ali Tarakçı ve Tevfik Tarakçı pasta ustasıydı, Rusya’da yetişmişlerdi. Biskot, Napolyon Pastası, Yabloşki (elmalı pay), Biçeyni (kuru pasta), izdobni (mayalı mamuller), turubuçka (milföy hamuru) artık yapılmadığı gibi yavaş yavaş bu tatların yerini fabrika işi ürünler almaya başladı. Bu işler maharet ister, şimdi o tadı tutturamazlar. Rusya gurbetine çıkanlar elinde değer ihtiva eden bir şeyleri satıp gurbete gitmişlerdi. Kimi zaman pasaportsuz şekilde gemiyle, kimi zaman da yaya. 24 saat çalışmayı göze aldılar. Çalıştıkları fırınların mamulleri iyi olsun diye uyumadılar. İşte bu nedenden Hemşinlilerle rekabet edemeyen bazı Rus fırıncılar iflas etti. Rusya’da aristokrat hayatı yaşanıyordu. O zaman Rusya’da üç sınıf vardı: Köylüler, orta sınıf ve burjuva sınıfı. Hemşinliler daha ziyade burjuva sınıfıyla ilişki kurmuşlar. Önce Rusça öğrenmeye çalışmışlar. Bunun için gazete okumaya dikkat etmişler. Yurt dışındaki gelişmeleri ve Avrupa’yı da, Rusya’da çalışırken öğrenmişler. Birçokları resmi görev de almış, memurluk, kooperatifçilik yapmış.”
Hemşinlilerin pastacılıkla tanışma hikâyeleri kısaca böyle. Çok zorlu bir yolculuğun ve meşakkatin ardından varılan yerlerde yaşanan dram, çile ve sıkıntılar, nihayetinde onları kendileriyle özdeşleşecek meslekleriyle tanıştırdı. Ve ekmeğin bile zor bulunduğu Anadolu’da ekmeği de, pastayı da insanlara taşımayı başardılar.
Bugün büyük kentlerdeki pastanelere bakın, büyük bir bölümü Hemşinlidir. Anadolu’nun damak tadını Hemşinlilerin Rusya seferinden sonra bulduğu kesin desek abartmış olmayız sanırım.
Fırtına vadisi'nde tatlı buluşma
Yukarıda kısa bir özetini vermeye çalıştığım bu serüven; yüzyıllık bir aradan sonra pastacıların memleketlerinde buluşmasını sağlayacak bir festival fikrine dönüştü. Çamlıhemşin Derneği’nin öncülüğünde; Ankara’da yaşayan Çamlıhemşinliler Metin Gültan, Güngör Oflu ve Ali Akgün’ün çabalarıyla düzenlenen festivalde pastacılığı tanıtan ustaların, mesleği Türkiye’de nasıl geliştirdiği anlatılacak. Festivalin hem bölge ekonomisine katkı sağlaması hem de bölgeyi farklı bir yönüyle tanıtması amaçlanıyor. 21-22 Mayıs’ta yapılacak etkinliğin, memleketinde ağırlayacağı önemli bir misafiri de var. Dedelerinin toprağı Çamlıhemşin’e söyleşiye gelecek olan yazar Hakan Günday. Festivalle ilgili detaylı program için www.pastacilarfestivali.com