"Paranoyak laikler haklı çıkıyor"

ABD merkezli Bloomberg haber ajansı Türkiye temsilcisi Marc Champion, Başbakan Erdoğan'ı eleştiren zehir zemberek bir yazı yazdı. Champion, "Bunu kabul etmekten nefret ediyorum ama 10 yıldır Erdoğan'ın gizli bir planı olduğunu söyleyen paranoyak laikler haklı çıkıyor" yorumunda bulundu.

cumhuriyet.com.tr

Champion, “Türkiye'deki dekolte baskısı üniversitelere yayıldı” başlıklı yazıda, "Erdoğan'ın Türkiye'yi İran'a ya da bir Körfez ülkesine dönüştürdüğünü düşünen laik Türklere katılmıyorum. Ancak Türkiye'nin yönünü değiştirebilir" diyen Champion, yazısına özetle şöyle devam etti:

"Bunu kabul etmekten nefret ediyorum ama 10 yıldır Başbakan Erdoğan'ın gizli bir planı olduğunu söyleyen paranoyak laikler haklı çıkıyor.
Yıllar boyunca nazik bir dille paranoyak laiklere Erdoğan'ın zaten uzun süredir iktidarda olduğunu ve açıkça ifade ettiği muhafazakâr ajandasının aksine gerçekten sakladığı İslamcı bir büyük planı varsa çok iyi bir iş becerdiğini söylüyordum. Önceden, Erdoğan'ın çoğunlukçu bir demokrasi anlayışı olduğunu, rakiplerinin haklarını hiçbir şekilde gözetmediğini ancak kendisine güç sağlayan eski İslamcı muhafazakârlar, milliyetçiler ve liberaller koalisyonunu dağıtmak için fazla zeki olduğunu söylüyordum. 

Türkiye'de işler değişti. Bence bunun nedeni Erdoğan'ın bir anda içindeki İslamcı'yı dayatma özgürlüğünü hissetmiş olması değil, gerçi biraz bu da var. Bence asıl konu Erdoğan'ın önümüzdeki yıl yapılacak ilk doğrudan başkanlık seçimlerinde oyunu artırmak için en iyi yol olarak seçmeni kutuplaştırmayı görmüş olması. Türkleri iki seçenek arasında seçim yapmaya zorluyor: Ya Erdoğan'lasınız ya da ona karşısınız. Eğer ona karşıysanız yaşlı, tahta kafalı, ordu destekli laik sistemin ve onun yozlaşmış evlatlarının yanındasınız.

Bu megalomanyak yaklaşım Erdoğan'ın 2011 seçimlerindeki ezici zaferinden sonra başladı. Otokratik politikaları Gezi Parkı protestolarına neden olunca daha da tavizsiz ve agresif bir insana dönüştü.

Erdoğan'ın faydalandığı ayrıştırıcı girişimlerin son örneği üniversitelerde kadınlar ve erkeklerin birlikte barınmasının yasaklanması. Bu durum kulağa sosyal muhafazakârlık gibi gelebilir ancak bundan fazlası var. Erdoğan Anayasanın "Gençliği koruma" maddesinin gereklerini yerine getirdiğini belirtiyor. Ancak, kişinin ev içindeki mahremiyetini koruyan anayasayı yok sayıp İslam'ın talep ettiğini düşündüğü davranış biçimini dayatmak istiyor. Bu İslamcılığın güzel bir tanımı ve birçok insanı kızdırdı ki amaç da buydu zaten.

Erdoğan'ın AK Parti'deki yardımcıları o günden beri bu adımı yasal olarak meşrulaştırmanın yollarını arıyor. Sonuç olarak İçişleri Bakanı Muammer Güler, "terörist örgütlerin üniversite gençliği içindeki erkekler ve kızlar arasındaki ilişkileri kötüye kullanmaya başladığını, örgüte adam çekmek için zemin olarak kullandığını" söyledi.

Parti sözcüsü Hüseyin Çelik de öğrenci yurtlarının fuhuş için kullanıldığı yönündeki endişeleri dile getirdi. Aynı zamanda partisinin geniş ve farklı bir kitleye sahip olduğunu ancak kendisinin şahsen Hristiyanlığı ya da Yahudiliği onaylamadığını da söyledi. Birkaç hafta önce de Çelik TV'de yayınlanan bir yetenek yarışmasının sunucusunu çok fazla dekolte giydiğini söyleyerek kovdurmuştu.

Erdoğan laik öğrenciler ve TV'de provokatif şeyler giyen kadınları düşman olarak görüyor. Gezi Parkı protestocularını terörist olarak yaftaladığı gibi, o ve destekçileri Erdoğan'ın aldığı desteği artırmak ve güçlendirmek için rakipleri canavarlaştırıyor. Bundan önümüzdeki yıl yapılacak seçimlerde ve sonrasında Erdoğan'a rakip olacak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi parti içindeki ılımlılar da nasibini alıyor.

Erdoğan koalisyonunun içindeki liberalleri çoktan kaybetti. İslam ve liberalizmin birlikte yürüyebileceğine inanan ve Erdoğan'ın ihlalleriyle katkılarını kıyaslamak için varını yoğunu ortaya koyan köşe yazarı Mustafa Akyol gibi destekçileri bile artık Erdoğan'dan vazgeçiyor. Ancak çoğunluğu muhafazakâr olan Türkiye'de Erdoğan liberalleri kaybettiğine üzülür gibi görünmüyor. Umudu geri kalanı kapabilmek.

Ben hâlâ Erdoğan'ın Türkiye'yi İran'a ya da bir Körfez ülkesine dönüştürdüğünü düşünen laik Türklere katılmıyorum. Erdoğan Türkiye'yi yeni bir yere taşıma ya da 100 yıllık tarihi silme kapasitesine sahip değil. Ancak Erdoğan Türkiye'nin yönünü değiştirebilir. 10 yıllık iktidarın ardından, Erdoğan şüphesiz Türkiye'ye fayda sağlamaktan çok zarar veriyor."