‘Para, para, para’

Bu, tek kelimeye Napolyon bir dünyayı sığdırmış: Savaşları para kazandırır. Nasrettin Hoca çocukların anlayacağı dilden anlatmış: Parayı veren düdüğü çalar. Abba şarkısını yapmış: Para, zengin için komik derecede sıradan, fatura ödemek için koşturanlara hüsran. 1970’lerin Türkiyesi, Rüçhan Çamay’ın nameleriyle paraya felsefi yaklaşmış: “Varlığı bir dert, yokluğu yara..”

Aslıhan Dağıstanlı Aysev(Cenevre)

Geçen hafta dünya manşetlerine “geçim derdiyle” oturan dünyanın en zengin 10. şehri Cenevre’yi düşündüğümüzde başka şarkı sözleri geliyor insanın aklına: “Para para para...varlığın çok olduğu yerde yokluğun ayrı bela.” 26 Eylül’de Cenevrelilerin yaklaşık üçte ikisi, dünyanın en yüksek asgari ücretinin getirilmesi yönünde oy kullandı. Yeni yasaya göre, artık haftada 40 saat çalışan biri aylık asgari ücret olarak 4 bin 100 İsviçre frangı, yani yaklaşık 34 bin TL maaş alacak. Cenevre’nin yeni asgari ücreti, ABD’dekinin üç katından, İngiltere’nin iki katından çok. Türkiye için öyle uzak ki hesaba gerek yok. Türk Lirası’nın paraşütsüz düşmekte olduğu bugünlerde böyle bir rakam bizim algımızı zorlayacak nitelikte.

Daha önce de iki kez halkoylamasına sunulup reddedilmiş olan bu tasarı peki şimdi neden onaylandı? Ana sebep: Her şeye bakışımızı değiştiren yeni tip koronavirüs (Covid-19). Türkiye’de yoksulluk ayan beyan ortada. Gazetelerde ilk sayfada. Lüksün kapitalindeyse bir sis perdesi ardında. Metrekaresine en çok milyarder düşen bir şehirde yoksulluk, astardaki sökük gibi, hep gizli kalmış bir sorundu çünkü. 

Oysa Covid-19 gösterdi ki tuvalet kâğıdını hariç tutarsak, insanlar iki tip kuyruğa giriyor Cenevre’de. Birinci kuyruk, pandemi ertesi mağazaların açıldığı ilk gün lüks markaların 5 bin franklık çantalarını almak için sıraya girenler. Diğeri ise bedava yemek ve ihtiyaç malzemesi dağıtılan kurumların önünde kilometrelik kuyruklarda sadaka bekleyenler. Sol eğilimli tüm partilerin desteğini alan referandum, koronavirüs krizinin başlamasından bu yana zengin şehirde giderek daha görünür hale gelen yoksulluk ve istikrarsızlığa karşı bir çare olma yolunda. Cenevre’de tipik iki yatak odalı bir dairenin kira bedeli en az 3 bin frank. Bir kahve dört veya beş frank tutuyor. Böyle bakıldığında İsviçre nüfusunun belirli bir kesiminin Cenevre’de yaşamını idare ettirebilmesi mümkün değil. Bu karar aynı zamanda yaşam şartları daha ucuz olan Fransa’da yaşayıp İsviçre’de çalışan işgücü yerine, yerel çalışan sayısını da artıracak nitelikte. Yani Türkiye’de de dünyanın en zengin ülkelerinde de hep sorun da konuşulan konu da para. GOBankingRates Amerika raporuna göre, her dört insandan biri gün içinde en çok para düşünüyor. Yani hangi ülkede olursak olalım, durum değişmiyor.

Francis Bacon’ın dediği gibi. Para gübre gibidir, dağıtılmadıkça bir işe yaramaz.

asliaysev1@gmail.com